CHP Kurultayını izliyoruz.

Kılıçdaroğlu, yaptığı uzun konuşmada "Bundan böyle sert muhalefet yapacağız." dedi.

Ve bir şeyi daha vurguladı: "Ölümüne demokrasi!"

Ayrıca bir itirafta da bulundu:

"Dışarıdan getirdiklerim beklediğimiz gibi çıkmadı."

Nitekim, yaptığı anahtar listeye bunlardan birisini almadı. Milli Görüş çizgisinden gelip, önceki parti meclisine kadın kontenjanından aldığı Bekâroğlu.

İstenmeyen adamdı. Ama, istenmeyen öteki adamı listesine almış oldu. Bu da Sezgin Tanrıkulu. Onun yerine konulacak iyi niyetli bir Kürt bulamamışlar anlaşılan.

1950’li 60’lı yılların siyasi atmosferini yaşayanlar, CHP’nin yaptığı o keskin muhalefeti  iyi bilirler.

Bu muhalefetten en yılgın olanı, rahmetli Menderes’ti.

Şu cümle O’na aittir:

"Vicdanları fukara olanların fitneleri zengindir."

CHP muhalefetini "vicdansızca" yapılan "fitneyi körükleyen" bir muhalefet olarak tanımlamıştı.

Sonra, Adalet Partisi dönemi.

Ecevit’in AP ve Demirel’e karşı takındığı "keskin" üslubu çok iyi hatırlarız.

"Karaoğlan" efsanesi böyle yaratıldı.

Kılıçdaroğlu’nu dinlerken "yeniden o günlere mi dönülüyor?" diye düşündüm.

Demek ki, CHP’nin AKP döneminde yaptığı muhalefet "light" muhalefetmiş, bundan vazgeçilecekmiş.

Doğru bir tercih. Sert iktidara karşı sert muhalefet!

Hep söyledik;  "bu ülkede iktidar kadar muhalefet sorunu var" diye.

MHP’nin hali belli. Partinin başında Bahçeli varken, o partiden "dişli" bir muhalefet beklemek hayal.

Bundan sonra cereyan edecek olay ve davranışları önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Bildiğimiz şu ki rahmetli Demirel’in "şanlı muhalefet" diye isimlendirdiği muhalefet sadece Meclis’te yapılmaz.

İktidar çoğunluğuna şöyle meydan okunur:

"Meclis seninse meydanlar benimdir."

Meydanlara inen muhalefet etkili olur.

Rahmetli Demirel, 7 defa gelişini meydanlardaki muhalefetine borçludur.

CHP’nin sert muhalefetini bundan böyle hem Mecliste, hem meydanlarda göreceğiz galiba.

Ha, bir de CHP’liler halkın arasına karışacaklarmış.

Ev ev dolaşıp seçmeni ikna etmeye çalışacaklarmış.

Bir tavsiye:

Dini kavramları iyi belleyerek girsinler halkın arasına.

Gürsel Tekin gibi "hutbe" ile "fetva"yı karıştırırlarsa, gittikleri ilk evde makaraya alınırlar.

"Ölümüne demokrasi!" güzel bir slogan.