Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanı olduğu CHP’de önemli dönüşümlere imza atıyor. Huzurdan, barıştan yana bir lider. Partisini, her kuruşuna kadar hesap veren; yoksulluğa, fukaralığa meydan okuyan sosyal demokrat bir dönüşüme hazırlıyor. Emanetin ehline verileceğini vadediyor. Adam kayırma, yolsuzluk ve usulsüzlük gibi eylemlerin sonunu getireceklerini ifade ediyor. Siyasi liderlerin dürstlükleri ve halka yakınlıkları benim için “olmazsa olmaz” bir değer. Kılıçdaroğlu ve Akşener’i belki de bu vasıflarından dolayı takdire değer buluyorum. Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelerin başarılarından söz ediyor. 11 Büyükşehir Belediyesinin hizmetleri halkımız tarafından da alkışlanıyor zaten. Dostlarıyla birlikte iktidar olduklarında halka çok daha iyi hizmetler vereceklerini anlatıyor. Dürüstlüğü, dengeli ve nazik kişiliği ile göz dolduruyor ve kabul görüyor. İzmir’de Çiğli metrosunun temel atma töreninde yaptığı konuşma ile bir kere daha gönüllere dokundu. Şöyle bir mukayese yaptı: Varlık Fonu, Türkiye’nin en değerli kuruluşlarını bünyesinde toplamasına rağmen yüzde 6 ile borçlanmaya çıktı, tek kuruş alamadı. Ama İzmir Belediyesi yüzde 3 faizle 1 milyor 700 milyon uro borçlandı. Hem de dört yıl ödemesiz, 12 yıl taksitle. Bütün belediyelerinin bu kredibilitiye sahip olduğunu söyledi. Yapılan engellemelere rağmen CHP’li belediyelerin hizmetten şaşmayacaklarını, bu hizmetleri katlanarak büyüteceklerini söyledi. İzmir Belediye başkanı Tunç Soyer da yaptığı konuşmada, Ege’nin incisi İzmir’i demir ağlarla öreceğini müjdeledi. İlk kazmayı Çiğli metrosu için vurdu. Sonraki kazma Buca metrosu için vurulacak. İzmir, Türkiye’nin en güzel ve en aydınlık şehirlerinden biridir. Ömrümün yarısı bu güzel şehirde geçti diyebilirim. Her ne kadar Ankara’da oturuyorsam, İzmir, sıklıkla gidip geldiğim, yaz aylarımı Yeni Foça’da geçirdiğim bir şehir. Bu şehre ait hatıralarım var. Eşimi bu şehirde tanıdım. Nişan törenimiz Menemen Askeri gazinosunda yapıldı. Rahmetli kayınpederim Hasan Kalaycıoğlu Menemen Askerlik Şubesi başkanıydı. Halen, kızım, kayınvalidem, kayınbiraderim, baldızlarım ve bacanaklarım bu şehirde yaşıyorlar. Ben de kendimi bir bakıma İzmirli addediyorum. Tabii ki bu ilimize yapılan hizmetleri takdirle ve sevinçle takip ediyorum. Belediye başkanı Tunç Soyer’in İzmir’e kattıkları her eser, her hizmet beni de heyecanlandırıyor. Hiçbir partiyle iltisakım olmamasına, partisiz ve tarafsız olmama rağmen Millet ittifakını oluşturan CHP ve İyi Parti Liderlerini takdirle izliyorum. Kılıçdaroğlu’nun “her kuruşun hesabını vereceğiz” sözlerini önemle kaydediyorum. “Bizim iktidarımızda yoksulluk olmayacak” sözlerini de… CHP’de bir dönüşüm gerçekleşmekte olduğunu anlıyoruz. Yolları açık olsun.

Muhalefet

Doğrusunu isterseniz, rahmetli Demirel’in muhalefetini arıyoruz. O’nu İyi Parti Lideri Meral Akşener takip edebiliyor. Konuşmalarında rahmetli Demirel’i dinler gibi oluyorum. Akşener, siyasete fark getirdi. Türkiye’yi adım adım dolaşıp halkın derdini dinliyor. Grup toplantılarında kürsüyü sosyal kesimlerden bir temsilciye bırakıyor, onu konuşturuyor. Millet ittifakının büyük bileşeni de halkın arasına karıştı. Muhalefetin ana partisi CHP de bir ekonomi masası kurdu. Ekonomi masası illeri ve ilçeleri dolaşarak halkın dertlerine çözüm arıyor. Kasım ayından beri bunu yapıyor. Ağız bozmadan, karşı partiye hakaret yağdırmadan muhalefet yapmanın en güzel yolunu bulmuşlar. Kutlarız. Muhalefetin yerinde olsam; Meral hanımın ve CHP’nin yaptığı gibi kendim konuşmak yerine halkı konuştururum. Karşı partiler için ölçülü bir dil kullanırım. Sertliklerden kaçınırım. Zira, sertlik karşı tarafın saflarını sıklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çarşıya çıktığınızda gerçek muhalefeti halkta, Pazar ve market etiketlerinde görüyorsunuz zaten. Bunun üstünde bir de karşıya laf saydırmanın gereği yok. Etiketler doğruyu söylüyor. Bir vatandaşımız pazarda mandalina alabilecek parası kalmamış, onu koklayarak tatmin oluyor. Bazıları da vitrinlere bakarak… Şimdilerde hamsinin yanına da yaklaşılmıyor. Galiba 30 liraya çıkmış. Paran yetiyorsa alabilirsin. Yoksa, hamsiyi de koklaman gerekiyor. Burun kesenin yerini almış. Satın almak yerine koklayarak tatmin olmak. Ya da imrenerek bakmak. Çaresizlerin çaresi olmuş. Allah, fakir fukaranın yardımcısı olsun. İktidarın da…