ANKARA  - CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, "Partileri beğeniriz ya da beğenmeyiz ama siyasette, bütün siyasal oluşumların, aldığı oy ölçüsünde parlamentoya yansıyacağı bir seçim sistemini kurmak zorundayız. Bunun için de birinci şart, barajı terk etmek" dedi.

Türkiye Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (TÜKSEV) tarafından Türkiye Barolar Birliği Avukat Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezinde, "Parlamenter Sistemde Siyasi Partiler ve Seçim Sistemleri Sempozyumu" düzenlendi. Tezcan, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de seçim sistemleri ve siyasi partiler sistemlerinin, doğrudan doğruya demokrasi ile ilintili bir konu olduğunu, Türk demokrasisini olgunlaştırmak ve mükemmelleştirmek için seçim sistemlerinden başlanılması gerektiğini belirtti.

Türkiye'nin önemli kırılma noktalarından bir tanesinin 12 Eylül darbesi olduğunu vurgulayan Tezcan, söz konusu darbeyle bugün işleyen seçim sistemi ve siyasi partiler mevzuatının temelinin o zaman atıldığını dile getirdi. Son 5 yıl içinde ise bu durumun, daha olumsuz bir sürece doğru, tek kişi diktatörlüğüne sürüklenen bir noktaya evrildiğini ileri süren Tezcan, son 5 yılı anlama ve açıklayabilmek için bunun temelinde yatan ilk oluşumu kavramaktan geçtiğini ifade etti.

Tezcan, Türkiye'deki seçim barajı tartışmalarına da değinerek, 47 Avrupa konseyi ülkesi içinde, yüzde 10 barajla Türkiye'nin tek örnek olduğunu vurguladı. Türkiye'nin hala "baraj" meselesini çözemediğine işaret eden Tezcan, 1980 sonrası getirilen seçim sistemindeki yüzde 10 barajının Türkiye'de yönetimde istikrarı sağlamanın bir yolu olarak ileri sürüldüğünü aktardı.

Bugün içinde bulunulan tablonun sebebinin kurulan rejim olduğunu, bunu da yaşadıklarına bakarak söylediklerine değinen Tezcan, şöyle devam etti:

"Tek adam diktatörlüğünden rahatsızız. Türkiye'nin nereye sürüklendiğine bakıyoruz. Peki bu hangi tabloda gerçekleşti? 2002 yılında oluşan parlamentoda milletin yüzde 45’i temsil edilmedi. 2002 yılında bugünkü anlayışı yerleştirmeye çalışan siyasal parti yüzde 34 oyla parlamentonun 66'sını kontrol etti, 178 haksız sandalyeyi işgal etti. 2007 seçimlerinde yine AKP'nin temsil oranı yüzde 47 oy almışken, yüzde 62 temsil oranına ulaştı, 83 haksız sandalye işgal etti. 2011 seçimlerinde yüzde 49 oy aldı, yüzde 59 temsil oranına ulaştı, 57 haksız sandalye sahibiydi. 2015 seçimlerinde gelindiğinde tek başına iktidar olamayacak bir tablo ile karşı karşıya kaldı. Ondan sonra rahatsızlık başladı."

Tezcan, "Partileri beğeniriz ya da beğenmeyiz ama siyasette, bütün siyasal oluşumların, aldığı oy ölçüsünde parlamentoya yansıyacağı bir seçim sistemini kurmak zorundayız. Bunun için de birinci şart, barajı terk etmek" diyerek, bütün siyasal partilere seçmenden aldığı destek ölçüsünde parlamentoda temsil edilebilme imkanını sağlayacak bir sisteme ihtiyaç bulunduğunu ifade etti.

"Seçimler, demokrasinin olmazsa olmaz ilkeleri"

Tezcan, Türkiye'nin hızla barajı ortadan kaldıran, temsilde adaleti sağlayacak seçim sistemine yönelmesi gerektiğini kaydetti.

TÜKSEV Genel Başkanı Yusuf Dağ, Türkiye'de, seçim güvenliği, parti içi demokrasi, seçim sistemi, seçim barajı ve seçimlerde uygulanan yöntemlerin sürekli tartışıldığını, bu alanın her zaman istismara açık bir konu olarak görüldüğünden de toplumda seçim sistemine, seçim sonuçlarına ilişkin sürekli bir kuşku ve güvensizliğin varlığının dikkati çektiğini aktardı.

Seçimlerin, demokrasinin "olmazsa olmaz" ilkeleri olduğuna dikkati çeken Dağ, halkın tüm kesimini temsil eden bir seçim sisteminin, adil ve sağlıklı bir şekilde yapılan seçimlerin güçlü bir parlamenter sistemi de beraberinde getireceğini ifade etti.

Dağ, seçim sistemi ne kadar sağlıklı işlerse demokrasinin de o kadar sağlıklı yürüyeceğini belirterek, seçim süreci yaklaşırken bu konuların ele alınmasını yararlı gördüklerini kaydetti.

Barolar Birliği Genel Sekreteri Güneş Gürseler ise bugün iktidarda olanların dışında Türkiye'de erkler ayrımının fiilen işlevsiz, yasama ve yargının da fiilen yürütmenin hakimiyeti altında olduğunu savundu.

Açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçildi. Az sayıda kişinin ilgi gösterdiği sempozyuma, eski Yargıtay Başkanı Sabih Kanadoğlu da katıldı.