“Ekonomi haberciliğine, durmak bilmeyen bir isyan duygusu diyebiliriz”

Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Basın Evi’nde yapılan söyleşinin konuğu, ekonomi muhabiri Çiğdem Toker oldu. Toker, Türkiye’de ekonomi gazeteciliğini anlattı

SULTAN YAVUZ -  Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülerek, Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi” programı (M4D) çerçevesinde düzenlenen söyleşide, ekonomi muhabiri Çiğdem Toker sunum yaptı. Ankara’daki Basın Evi’nde düzenlenen etkinlikte Toker, Türkiye’de ekonomi haberciliğinin dününü ve bugününü anlattı. [caption id="attachment_167406" align="alignleft" width="327"] Söyleşinin açılış konuşmasını
M4D Program Direktör Yardımcısı
Seva Ülman yaptı[/caption] Söyleşinin açılış konuşmasını yapan M4D Program Direktör Yardımcısı Seva Ülman, Toker hakkında bilgi vererek, Toker’in Türkiye’nin en yetkin ekonomi muhabirlerinden olduğunu belirtti. Toker’in, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmesinin ardından gazeteciliğe 1986 yılında Anka Ajansı’nda kültür sanat muhabiri olarak başladığını ifade eden Ülman, Toker’in daha önce “Günaydın, Nokta dergisi ve Anadolu Ajansı’nda görev yaptığını söyledi. 1993 yılından itibaren bir süre Hürriyet gazetesi Ankara bürosunda ekonomi muhabiri olarak görev yapan Toker’in, daha sonra Akşam gazetesi Ankara temsilcisi olduğunu ve daha sonra da Cumhuriyet gazetesinde mesleğini sürdürdüğünü belirten Ülman, “Cumhuriyet gazetesinde bir süre önce başlatılan yeni yapılanma çalışmaları üzerine kendisi de, burada birlikte çalıştığı meslektaşlarına katılarak gazeteden ayrıldı. Kısa bir süre sonra Toker, şu an çalışmakta olduğu Sözcü gazetesine geçerek görevine burada başladı” dedi. Açılış konuşmasının ardından sunumuna başlayan ekonomi muhabiri Çiğdem Toker, ekonomi muhabirliği yapabilmek için iktisat eğitimi almanın şart olmadığını, ancak bir ekonomi muhabirinden temel ekonomi bilgisi, rakamları okuyabilmesi ve mantık ilişkisi kurabilmesi gibi özellikler beklendiğini belirtti. Toker, ekonomi muhabirliği için, “Bir bakıma farklı bir hissediş biçimidir; hem kalpte hem de vicdanda olay ve durumların farklı hissedilmesi gerekir. Ekonomi haberciliğine, durmak bilmeyen bir isyan duygusu da diyebiliriz. Ekonomi haberciliği, bilgilerin altında saklı olan gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktır” dedi. “Ekonomi haberciliğinde, insanlar size bakarak yön çizer” Toker, ekonomi muhabirliği alanında geçerli olan kuralların diğer gazetecilik alanlarında da önem taşıdığını ancak ekonomi haberi yazmanın azami bir önem gerektirdiğini vurguladı. Toker, alana ilişkin şunları söyledi: “Ekonomi haberciliğinde insanlar size bakarak yön çizer, yatırım ve birikimlerini oluşturur, burada yapılan bir hata, o nedenle daha farklı sonuçlara yol açar. Gazeteciliğin tamamına ilişkin özellikler olan haberi taraflarca teğit etme, cevap ve düzeltme hakkına saygı, meslektaşının maruz kaldığı kötü tavırlarda onu korumak gibi özellikler ekonomi muhabirliğinde de geçerlidir. Mesleğin sağladığı verileri kendiniz ve çevreniz için kullanmamak da etik açıdan önemlidir. Bunun yanında, kamuoyunu yanıltmamak için kimi kaynakların gazeteyciymiş gibi algılanmamasını sağlamak gerekiyor. Örneğin gazetede bu alanda yazan bir bankacının gazeteci olmadığını okuyucuya belirtmesi gerekir.” Toker, bazen kamu yararını ilgilendirse de yayınlanması istenmeyen haberlerin yayınlanmayabileceğini belirterek, özellikle haber kaynakları arasında yer alan devlet memurlarının bir takım yasal sınırlamalara bağlı olduğunu söyledi. Bilginin paylaşılmasının kaçınılmaz olabildiği durumlarda ise gazetecinin kaynağını korumasının önem kazandığını vurguladı. Toker, “Bazı istisnai durumalarda eğer o haberin yayınlanması, yayınlanmamasına göre daha büyük bir kamu yararı sağlayacaksa yayınalanbiliyor” dedi. “Ekonomi muhabirliğinin gelişmesinde, ‘24 Ocak Kararları’ milât olarak kabul edilir” Türkiye’de ekonomi muhabirliğinin gelişiminde “24 Ocak 1980 Ekonomik Kararları”nın milât olarak kabul edildiğini ifade eden Toker, bu kararla Türkiye’nin kapalı ekonomiden serbest ekonomiye geçtiğini ve bir dizi önemli kararların alındığını ifade etti. 5 Nisan 1994 tarihli ekonomik kararların da altını çizen Toker, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin bu iki kararın arasında, 1987 yılında kurulduğuna dikkat çekti. Toker, “24 Ocak Kararları”nın eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte anıldığını ve bu kararlarla birlikte ekonominin gündemdeki yerinin artarak, para ve döviz gibi konuların önem kazandığını, uzman görüşlerinin takip edilmeye başlandığını belirtti. Toker, söz konusu dönemleri ve kararların ardından yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: “Askeri darbe ve sıkıyönetim, hak ihlallerini beraberinde getirirken, siyaset alanını da daralttı. Gazetelerin boş beyaz köşelerle çıktığı bu dönemde, ekonomi gazeteciliği dolaylı olarak etkilendi. 24 Ocak’la, gazetelerde ekonomiye ayrılan yer arttı, televizyonda da aynı şekilde... Aslında siyaset ve ekonomi birbirine bağlıdır ama o dönemde ayrıldı. Daha önceleri işsizlik, işçi hakları gibi değinilen içerikler, büyük sermayeye hizmet eden bir gazetecilik hâlini aldı. İMKB’nin ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun kurulması, borçlanma araçları, yeni finansal bilgiler, ekonomi haberciliğine ihtiyacı arttırdı. Nezih Demirkent ve Dünya gazetesi bu anlamda ilk akla gelendir. Rapor, Barometre gibi yayınlarla birlikte de sayısal olarak arttı. 1990’ların başında dergicilik büyük işlev gördü. Panorama dergisi, Ekonomist, Nokta, Macro, Capital gibi dergiler çıktı ve elbette internetin olmadığı yıllardı. Gazeteciliği de internetten öncesi ve sonrası olarak ayırabiliriz. 1994 krizi de ekonomi basınına ilgiyi arttırdı. Ekonomi ve finans piyasalarında âni bir hareketlilik yaşandı ve ekonomi basını yön çizmeye çalıştı.” “1990 ve 2000 arasında medya, sermaye ve iktidar arasında köklü değişimler yaşandı” Toker, 1990 ve 2000 yılları arasında medya, sermaye ve iktidar arasında köklü değişimlerin olduğunu belirterek, 2008 yılında ATV’nin satılmasının bir kırılma noktası olduğunu söyledi. Toker, bu süreçte değişen gazetecilik anlayışını şu sözlerle anlattı: “Gazetecilik değişti, ondan önce de bozulma başlamıştı ama eskiden medya sahipleri iktidara yakın olmak için kamu ihalesine girerken, şimdi iktidar yakını şirketlere medya sahipliği empoze ediliyor. Gücün tek elde toplanması, otoriterleşme ve nepotizm söz konusu... İktidarı eleştirdiğinde ya da soru sorduğunda çeşitli yollarla üstünüze geliniyor ve sorgulamamnız bekleniyor. Medya, yapması gerektiği gibi iktidarı denetlemiyor artık. Onun propagandasını yapıp, onun üzerinden hedef gösteriyor. Ekonomi gazeteciliği de o yüzden artık daha da önemli hâle geldi. İran, ABD, Çin, neresi olursa olsun, iktidarlar güçlerini kullanarak dağıtma yetkisini elinde tutanlara kamu adına soru sormayı, itiraz etmeyi engelliyor.” “Gazeteciliğin özü değişmiyor” Medyanın, Türkiye’ye özgü siyasi rejim değişikliğinden etkilendiğini ancak dijital medyanın bir çıkış yolu olabileceğini belirten Çiğdem Toker, dijital medyanın yazılı, görsel, işitsel farkları birleştirdiğini ve ileten ile haberi alanı aynı süreçte eşitlediğini ifade etti. Dijital ortamdaki haberin değiştirme ve ekleme yoluyla güncellenmesinin hakikatla olan ilişkiyi de zedeleyebildiğini kaydeden Toker, “Belirsizliklerle dolu olsa da, internet gazetecilik açısından yeni imkânlar yaratıyor. Bir gücü mutlu etmek zorunda olmadan, sermaye bağımlılığı olmadan haber üretimi yapmak artık mümkün. Medyadaki kurumsallığın daralması değişir mi, eski hâline gelir mi bilmiyorum ama çıkış yolu yine olacaktır, gazeteciliğin özü değişmiyor” dedi.
Editör: TE Bilisim