Çocuk Vakfı'nın hazırladığı Çocuk Hukuku Bakışıyla Çocuğun Cinsel İstismarı-Ceza Kanunu Maddesi Raporunda, Çocuk Hakları ve Çocuk Hukuku ölçüt ve ilkelerini içeren Türkiye Çocuk Temel Yasası'nın hazırlanması gerektiği belirtildi Çocuk Vakfı, çocuğun cinsel istismarı suçu hakkında Çocuk Hukuku Bakışıyla Çocuğun Cinsel İstismarı - Ceza Kanunu Maddesi Raporu hazırladı. Raporda, Çocuk Hakları ve Çocuk Hukuku ölçüt ve ilkelerini içeren Türkiye Çocuk Temel Yasası'nın hazırlanması gerektiği belirtildi. Çocuk Vakfı'ndan yapılan açıklamada, kamuoyuna açıklanan raporun, Siyasi Parti Genel Başkanlarına, Hükümete, TBMM Adalet Komisyonu Başkan ve Üyelerine ve Anayasa Komisyonu Başkan ve üyeleri ile TBMM Başkanına gönderileceği ifade edildi. Anayasa Mahkemesinin, 2015 sonu ve 2016 ortasında çocuğun cinsel istismarı konulu Türk Ceza Kanunu'nun 103. maddesi hakkında iki iptal kararı verdiği hatırlatılan raporda, mahkemenin 15 yaşını tamamlamamış çocuklara yönelik cinsel davranışların istismar kabul edilmesi kuralını ve istismarın nitelikli biçimde işlenmesi halinde öngörülen, 16 yıldan aşağı olmama cezasını yüksek bularak iptal ettiği kaydedildi. Raporda, "Kararlar henüz yürürlüğe girmiş değil ancak en geç 2016 Aralık başında yeni kanun düzenlemesinin yasalaşması gerekiyor. Aksi takdirde çocuk mağduriyetlerinin artacağı büyük bir kanuni boşluk doğacak" ifadelerine yer verildi. Çocuk Vakfı'nın, farklı disiplinlerin konuya yaklaşımını dikkate alarak, çocuğun cinsel istismarı suçuna ilişkin kanun maddesine yönelik raporda geliştirdiği önerilerden öne çıkan konular, şöyle anlatıldı: "18 yaşına kadar herkes çocuktur' temel kuralı, çocuklara yönelik cinsel istismar halinde de temel kural olarak kabul edilmeli ve suçun tanımlanması ile ceza oranlarının belirlenmesinde göz önüne alınmalıdır. Cebir, tehdit, hile yoluyla veya aile içinde veya eğitim kurumlarında veya bakım gözetim yükümlülüğü bulunan kişilerce veya fiziksel, ruhsal engeli olan çocuklara karşı işlenen cinsel davranışlar, ağırlaşmış çocuk istismarı olarak kabul edilmeli ve bu anlayış 18 yaşını tamamlamamış bütün çocuklara yönelik olarak geçerli olmalıdır. İletişim ve teknoloji imkanları kullanılarak, fiziksel temas olmaksızın da mağdurun vücudunu teşhir veya kendi vücudu üzerinde cinsel davranışlar yaptırılması yoluyla cinsel istismar suçunun işlenebileceği madde hükmünde kabul edilmelidir." Cinsel istismarın görüntü kaydının yapılması ve yayınlanmasının, ayrı bir suç olarak veya ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmesi gerektiğine dikkati çekilen raporda, şöyle denildi: "Kayıt ve yayının üçüncü kişiler tarafından yapılması ve yayınlanması cinsel istismara iştirak olarak kabul edilmelidir. Kurumsal ortamlarda işlenen çocuk istismarı suçlarının örtülmesi, üstünün kapatılması gibi eylemlerde bulunan görevlilerin, çocuk istismarına iştirakten veya ayrıca tahsis edilecek çocuk istismarı suçunu örtmek suçundan cezalandırılması gerekmektedir. Cinsel davranış mağduru çocuk ve davranışın suça sürüklenmiş çocuk tarafından gerçekleştirilmesi halinde bu çocuk için de Sosyal İnceleme Raporu alınması zorunlu olmalıdır."  "Ceza Kanunu maddesi tek başına yeterli olamaz" Mağdurun yaşına göre verilecek ceza konusunda kademelendirme yapılabileceğinden bahsedilen raporda, çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarında iyi halden yararlanma gibi indirim sebeplerinin uygulanmaması gerektiği vurgulandı. Cinsel istismar suçunu işlemiş kişilere yönelik sicil kaydı tutulması ve kurumlar arasında paylaşılabilmesinin gerekli olduğunun belirtildiği raporda, çocuğun cinsel istismarına karşı nasıl bir ceza kanunu maddesi sorusuna odaklanmakla birlikte, çocuğun cinsel istismarı suçunun engellenmesi için Ceza Kanunu maddesinin tek başına yeterli olamayacağına dikkati çekildi. Raporda, şunlar kaydedildi: "Suçu cezalandırmak mağdur için yeterli değildir, aslolan suçun ortaya çıkmadan engellenmesi ve mağdur oluşmamasıdır. Türkiye'nin bütün çocuk sorunlarında eksikliği hissedilen hak temelli koruma sistemi kurulmadığı müddetçe çocuk acılarının azalması maalesef mümkün olmayacaktır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, Ceza Kanunu ve çocukları ilgilendiren diğer yasal düzenlemeler Çocuk Hakları temelinde çocuğun öncelikli yüksek yararını felsefe edinmiş, Çocuk Hukuku Bakışıyla yeniden yazılmadıkça çocuk esenliğini ve mutluluğunu sağlamak mümkün olmayacaktır. Bunun için, Çocuk Haklarına dayalı bütüncül bir Türkiye Çocuk Politikası’nın belirlenerek ilk adımın atılması gerekir. İkinci adımda ise Çocuk Hakları ve Çocuk Hukuku ölçüt ve ilkelerini içeren Türkiye Çocuk Temel Yasası'nın hazırlanmasıdır."