ANKARA - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler kurmuş olalım tüm dostlarımız, kardeşlerimiz için de aynı mücadeleyi vermekte kararlıyız. Bunun adı Türkiye modelidir. Başka bir yerde insani değerler üzerinde bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsınız." dedi. Erdoğan, video konferans yöntemiyle düzenlenen 140'ıncı AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda katılımcılara hitap etti. "Bunun adı Türkiye modelidir" Günümüzde Avrupa ve Amerika coğrafyasının lafzı dışında demokrasi ile uzaktan yakından ilgileri kalmadığını dile getiren Erdoğan, "Kiminde faşizm, kiminde sömürgecilik, kiminde başka hastalıklar, ülkenin yönetimlerini ve toplumsal yapılarını tıpkı kanserli hücrelerin bünyeye yaptığı gibi hızla işgal etmektedir." ifadelerini kullandı. "Biz, ülkemizi başkaları öyle istediği veya sadece onlardan öyle gördüğümüz için değil, milletimiz layık olduğu için kalkındırmaya, geliştirmeye, hak ve özgürlüklerin en geniş manada tesisi için çalışıyoruz." diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Bunun adına demokrasi dememiz, tüm dünyadaki ortak kavram olduğu içindir. Avrupa ve Amerika, demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz, milletimizi her alanda kalkındırmaya, hak ve özgürlüklerini genişletmeye devam edeceğiz. Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler kurmuş olalım tüm dostlarımız, kardeşlerimiz için de aynı mücadeleyi vermekte kararlıyız. Bunun adı Türkiye modelidir. Başka bir yerde insani değerler üzerinde bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsınız. İnşallah 2053 vizyonumuzu işte bu model üzerinde inşa edeceğiz." "Evet cevabı verecek kimseyi görmedim" "AK Parti demek, bir yandan günlük işleyişi yürütür ve sorunları çözerken diğer yandan da böylesine kapsamlı ve köklü tasavvurların peşinde koşmak demektir." ifadelerini kullanan Erdoğan, "Partimiz bu çizgiden ne kadar uzaklaşırsa o derece sığlaşır. Bu sığlık da beraberinde önce milletten kopmayı, ardından milletin desteğini kaybetmeyi getirir. Ülkemizde bir kesim, kendileri böyle fiziki icraat ve zihni derinlik sahibi olmadıkları için ısrarla bizi kendi sığ suların çekmeye çalışıyor. Hamdolsun 19 yıldır bu tuzağa düşmedik, hep kendi vizyonumuzun, kendi gündemimizin ve kendi projelerimizin peşinden gittik. Bugün de, yarın da aynısını yapacağız." değerlendirmesinde bulundu. Karşılarındaki zihniyetin çapsızlığını anlamak için sadece son dönemde terör örgütlerine, sınırlara yönelik tacizlere, hava ve deniz haklarını koruma gayretlerine karşı verilen tepkiye bakmanın yeterli olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Ne diyorlar? 'Türkiye niye Suriye'de?' diyorlar, 'Türkiye niye Libya'da?' diyorlar, 'Türkiye niye Doğu Akdeniz'de?' diyorlar, 'Türkiye niye Afrika'da?' diyorlar, 'Türkiye niye Balkanlar'da, Kafkasya'da ve Orta Asya'da?' diyorlar. Velhasıl 'Türkiye bunca mücadeleyi niye veriyor?' diyorlar. Peki onların haklı olabileceğini varsayarak, soruları tersinden sorarak, Türkiye bu mücadeleleri vermezse ne olacağı üzerine gelin hep birlikte mantık yürütelim. Mesela, Türkiye tamamen çekilirse Suriye bir anda barışa, huzura ve özgürlüğe mi kavuşur? Mesela Türkiye orada kurulan tezgahı görmezden gelirse ertesi gün Kuzey Irak tüm teröristlerden mi temizlenir? Mesela Türkiye yaşananlara sırtını dönerse Libya'da darbeciler köşelerine çekilip ülkenin yönetimini meşru iradeye mi bırakır. Mesela, Türkiye her şeyden vazgeçerse, Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağ duyulu bir siyasete mi yönelir? Mesela, Avrupa Birliği, Türkiye tüm haklarından feragat ederse uzunca bir zamandır ülkemize karşı uyguladığı çifte standardı terk edip bize verdiği sözleri tutmaya mı başlayacak? Mesela, böyle bir durumda bölgede hesabı olan devletler her şeyi bir kenara bırakarak çekip gidecekler mi? Mesela, sürekli ülkemize ekonomik tuzaklar kurmak için çabalayanlar pişman olup bize destek mi verecekler? Şayet bu soruların hepsine gerçekçi ve samimi bir evet cevabı verilebilirse, izlediğimiz politikayı gözden geçirmek de üzerimize vacip hale gelir. Küçük bir kesim dışında Türkiye, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bu sorulara aklı başında olupta 'evet' cevabı verebilecek kimseyi görmedim, duymadım, tanımıyorum."
Editör: TE Bilisim