Bir engelinizin olmaması hayatınızın geri kalanında engelli olmayacağınız anlamına gelmiyor. Mevcut engel durumu nedeniyle engelliler, toplumda çeşitli psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarla karşılaşıyor

[caption id="attachment_171408" align="alignright" width="286"] Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Avukatı Pınar Köksal[/caption] Büşra Taşkıran - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 1992 yılında aldığı 47/3 sayılı kararla ilan ettiği “3 Aralık Dünya Engelliler Günü”nde, yaşamda karşılarına çıkan ve kendilerinden kaynaklanmayan engelleri nasıl aştıkları, sorunları ve çözüm önerilerini, engelli bireyler ve yakınlarıyla konuştuk. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Avukatı Pınar Köksal, en büyük engelin insanların duyarsızlıkları olduğunu vurgulayıp duyarlı bireylerle birlikteliği ise en büyük şans olarak yorumluyor. Doğu Akdeniz Engelli Dernekler Federasyonu Başkanı Hatice Özenler, engellilerin eğitim alanında yaşadığı sıkıntılara işaret edip denetimlerin önemine dikkat çekiyor. Eskişehir İşitme Engelliler Derneği Başkanı Kadir Demir ise, engeli olduğu belli olmayan işitme engellilerin iletişim problemine değinip işaret dili eğitimlerinin yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çiziyor. Ben çaba gösterdim ama çevremdeki insanlar da çaba gösterdi Retina yırtılması sonucunda 11 yaşında görme engeli oluşan, 2002 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Avukat Pınar Köksal, lise okurken yaşadığı sıkıntıları unutamıyor: “Kaynaştırma eğitiminde engelli bireyseniz öğretmen ve velilerin inisiyatifine kalmış oluyorsunuz. Karşınızdaki iyi niyetli ise bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Benimle ilgilenen hocalar olduğu gibi ilgilenmeyen ve destek olmayan öğretmenlerim de oldu. Mesela lise son sınıftayken edebiyat öğretmenim edebiyat yapamayacağımı ileri sürerek eğitim hakkı mı engellemek istedi.” Engelli bireyler için çevresindeki insanların çok önemli etken olduğunun altını çizen Köksal, “Engelli bireylerin yaşadığı sıkıntılar insanların duyarlı ya da duyarsız olması ile ilgili” dedi. Devletin engelli bireylerin eğitim aldığı kurumlardaki denetimlerinin önemli olduğunu vurgulayan Köksal, “Kaynaştırma öğrencileri için devlet belirli düzenlemeler yapıyor. Mesela sorulacak sorulara dair usulen bazı kurallar belirleniyor. Ama bunların denetimi yapılmıyor. Engelli bireyin gelişimi ve öğretmenin ilgilenip ilgilenmediği denetlenmiyor” ifadesiyle üzüntüsünü dile getirdi. Her engel türünün farklı gereksinimlere ihtiyaç duyduğuna işaret eden Köksal, “Öğretmen tahtaya bir şey yazıyorsa benim bunu bilmem için sesli olarak söylemesi gerekiyor. Bu en basit sorun. Öğretmen sesli ifade etmezse neden söylemedin diyemezsin. Bunun bir yaptırımı da yok” diyerek duyarlı insan faktörünün önemine dikkat çekti. Hukuk fakültesindeki eğitiminden söz eden Köksal, “Hukuk fakültesi zor bir okul ayrıca hukuk kitapları çok kalın. Ailem çok destek oldu. Akrabalarımın ve ailemin desteği ile bunu başardım. Eğitim hayatında ailemin yanı sıra okul arkadaşlarım da dayanışma gösterdi. Ben çaba gösterdim ama çevremdeki insanlarda çok çaba gösterdi” sözleriyle başarısının arkasındaki duyarlı insanlara vurgu yaptı. [caption id="attachment_171407" align="alignright" width="273"] Eskişehir İşitme Engelliler Derneği Başkanı Kadir Demir[/caption] Engellilerin, ekonomik gücünün olması gerekiyor Teknolojinin gelişmesi ile birlikte birçok kolaylığın beraberinde geldiğini ifade eden Köksal, sesli bilgisayar kullandığını, bu sayede kolayca yazışmalarını yapabildiğini, okumak istediği kitapları tarayıcıdan geçirerek okuyabildiğini belirtti. Engel durumunun hayatın birçok alanında spesifik ihtiyaçları da beraberinde getirdiğini anlatan Köksal “Engellilerin ekonomik bir gücünün olması gerekiyor. Çünkü aldığın ve yaptığın her şey para. Mesela spor yapmak istiyorsun. Engelsiz bireyler gibi tek başına spor yapıyor sen yapamıyorsun. Özel hoca tutmak zorundasın” diyerek engellinin ekonomik gücünün diğer bireylere göre daha fazla olmasının gerektiğinin altını çizdi. Toplum, engellilere karşı cahil Meslek hayatında herhangi bir zorluk yaşamadığını kaydeden, sadece adliyenin fiziksel koşullarından rahatsız olduğunu belirten Köksal “Adliyenin fiziki koşullarının engelliler için çok uygun olmadığını düşünüyorum. Bu durumu duyarlı avukat arkadaşlarımla birlikte aşmaya çalışıyorum” dedi. Engelli raporu olan bütün bireylerin resmi kayıtlarda bilgilerinin olduğuna işaret eden Köksal, “Devlet, engelli raporu olan bireylerin okula gidip gitmediğini denetlemeli. Özellikle zihinsel engelli çocuklarda aileler zorlandıkları için çocukları ihmal edebiliyorlar. Bu çocuklar eğer okula gönderilmiyorsa bir yaptırıma bağlanmalı” uyarısında bulundu. Toplumun engellilere yönelik eğitilmesi gerektiğine, toplumdaki eksiklikleri analiz eden bireylerin, yaşadığı zorluklarla daha kolay başa çıkabileceğine değinen Köksal, “Sosyal ortamda çevrendeki insanların duyarlılığına bağlısın. Toplumun açıkçası engelli bireylere karşı cahil olduğunu düşünüyorum. Yaşadığım zorlukların aslında benden kaynaklanmadığını çoğu zaman analiz edebiliyorum. Bu aslında toplumun cahil olmasından kaynaklı. Kendimi, engelimle birlikte toplumu eğiten bir eğitimci olarak nitelendiriyorum” diyerek bakış açısını anlattı. Engelli olmayacağının garantisi yok Özel sektör ve devlette belirli oranda engelli çalıştırma zorunluluğu olduğunu hatırlatan Köksal, “Yasalarda belirtilen bu çalıştırma zorunluluğu çoğu zaman uygulanmıyor. Kurumlar engelli çalıştırmak yerine ceza ödemeyi tercih edebiliyorlar. Bunun önüne geçilmeli. Ceza ödeme yaptırımından ziyade engelli çalıştırasına yönelik yaptırımlar olmalı” ifadelerini kullanarak engellilerin çalışma alanında karşılaştıkları haksızlıklara değindi. Toplumun bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizen Köksal “İnsanlar şunun farkına varmalı bugün engelli değilsen yarın olmayacağının garantisi yok” dedi. Her insanda yetenek eksikliği bulunur Doğu Akdeniz Engelli Dernekler Federasyonu Başkanı Hatice Özenler ile engellilerin eğitim hayatını ve engelli derneklerinin faaliyetlerini konuştuk. İki çocuğunun engelli doğmasıyla birlikte engelli bireyler için dernek çalışmalarına başlayan Özenler, “Gönüllü olarak engelliler için çalıştım. Sonrasında dernek ve federasyon yönetiminde yer aldım. Ulusal ve uluslararası alanda şu anda engelliler için birçok çalışma yapıyoruz. Engelli kavramı, bir yetenek eksikliği olarak tanımlanmakta. Aslında her insanda bir yetenek eksikliği bulunur” diye konuştu. Zihinsel engelliler en zor durumda olanlar Engellilerin, engellilik durumunun çeşidine göre farklı zorluklar çektiğine değinen Özenler, zorluklar konusunda şunları söyledi: “Ortopedik engelliler ulaşımda ve özellikle toplu taşıma araçlarına binerken zorluk çekiyorlar. Körler ise dünyayı göremiyorlar. Onlar, kalp gözüyle bakan bir grup. Görünmeyen engelliler de var. Bunlar işitme engelliler. Dışarıdan bakıldığında engeli belli değil. Ancak bu insanlar duymadığı için şiddete uğrayabiliyorlar. İşitme engelliler eğitim alanında büyük hak ihlallerine uğruyorlar. Zihinsel engelliler, en zor durumda olanlar. Sadece kendilerine değil ailelere de yansıyan bir engel söz konusu. Engelli kişi ile birlikte ailenin de psikolojisi bozulabiliyor. Örneğin bir evde sürekli bağıran ve kontrolsüzce hareket eden bir çocuk düşünün ve aile yakınlarına şiddet uygulaması da sık görülen bir durum. Şunu açıkça belirtebilirim en zor durumda olanlar zihinsel engelli olanlar.” Türkiye’de kaynaştırma eğitiminden yararlanan çocukların yeterli eğitimi alamadığını bildiren Özenler, sözlerine şöyle devam etti: “Kaynaştırma eğitimi, engelli çocuğun diğer çocuklarla entegrasyonunu sağlamak için uygulanan bir eğitim sistemidir. Fakat zihinsel engelli çocuklar diğer çocuklar tarafından dışlanabiliyorlar. Sınıfta olması gereken kaynaştırma öğrencileri okulda, koridorda vakit geçirmek zorunda bırakılabiliyor. Aileler, eğitim görmesi için çocuğu okula gönderirken var olan psikolojisini daha kötü duruma geldiğini gözlemleyebiliyor. Bunların olmaması için engelli çocukların kaynaştırma eğitiminde yanında mutlaka gölge öğretmen olmalı.” Engelliler haklarından haberdar değil Engellilerin haklarından haberdar olmadığına dikkat çeken Özenler, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Engelli dernekleri vasıtasıyla engelliler haklarını öğreniyorlar. Bir araya geliyoruz ve çözüm önerileri bulmak için çalışmalar yürütüyoruz. Her engel türünün farklı bir sorunu var. Yerelde çözebileceğimiz meseleleri yerelde halletmeye çalışıyoruz. Örneğin, Fen Lisesi’nde okuyan engelli bir çocuğun okulundan dışlanması üzerine okulla temasa geçtik. Ve çocuğun okula dönüp uyum sağlaması için hem çocuk hem okul yönetimiyle işbirliği içinde çalıştık.” Yerelde çözemedikleri olayları konfederasyona taşıdıklarını ifade eden Özenler, “18 yaş üstü engellilerin engelli maaşı alabilmeleri için ailenin gelir düzeyine bakılıyor. Bunun için 48000 imza topladık ve bunu ilgili bakana ilettik” açıklamasında bulundu. Birleşmiş Milletler’e rapor sunuldu Var olan haklarının uygulanmasını talep ettiklerini vurgulayan Özenler, “Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde var olan hakların yürürlüğe girmesini istiyoruz. Birleşmiş Milletler’e sunmak üzere gölge rapor hazırladık. BM ile Cenevre’de görüşme gerçekleştirildik. Yazdığımız gölge rapora istinaden Türkiye’ye sorular sorulur soruldu ve bu Türkiye için önemli bir yaptırım” bilgisini vererek uluslararası camiadaki faaliyetlerinden söz etti. Konfederasyonlarının yaklaşık bir yıldır, “Türkiye Engelliler Meclisine Doğru” adı altında bir proje yürüttüklerini aktaran Özenler, açıklamalarını “54 ilde proje kapsamında meclisler kuruldu. Bu illerden temsilciler çıkarttık. Devam eden bu projemiz için Ankara merkezli bir meclis kurulacak. Amacımız, bütün Türkiye’deki engellilerin sorunlarını buradan sunabilmek ve daha hızlı çözüm bulmaya çalışacağımız bir mekanizma yaratmak” diyerek tamamladı. Dışarıdan engeli belli olmayan işitme engelliler Eskişehir İşitme Engelliler Derneği Başkanı ve işaret dili ve tercümanlığı eğitmeni Kadir Demir ise işitme engellilerin durumunu değerlendirdi. Dış görünüşünde bir engeli olmayan işitme engelliler konusunda Demir, “İşitme engelli olan insanların kelime dağarcığı diğer insanlara nazaran daha az oluyor. İşitme engelliler duymadıkları için birçok kelimeyi bilmiyorlar. Bundan dolayı sadece kalıp halinde bazı kelimeleri biliyorlar” diye konuştu. İşitme engellilerin sosyal hayatta karşılaştıkları engeller hakkında da Demir, şunları söyledi: “Banka, hastane veya karakola gittiklerinde yaşadıkları en büyük sıkıntı buradaki insanların işaret dilini bilmemesi. Ayrıca işitme engellilerin yazı dili ve gramer yapısı diğer insanlardan farklı. Türkçede yer alan ekleri kullanamıyorlar. Atasözü veya mecaz kullanımı konusunda bilgi sahibi değiller. Bu nedenle strese girip sinirlenen işitme engelliler bulunuyor.” Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin meclis kararıyla duyma engelli olan bireylerin cihaz ihtiyacı konusunda maddi destek verildiğinin altını çizen Demir, sözlerini şöyle tamamladı: “Diğer belediyeler tekerlekli sandalye veya baston yardımı yapıyor. Ama işitme cihazı konusunda destek olmuyorlar. İşitme engellilerin önemli statülerde yer alması için yeni düzenlemelerin yapılması gerekiyor. İşitme engelli bir genel müdür, belediye başkanı, meclis üyesi ya da bir milletvekili göremiyoruz. Bu konuda gereken prosedürleri devlet gerçekleştirmeli. İşitme engelliler, her alanda olması gerekiyor.”
Editör: TE Bilisim