Yusuf KANLI Halen 11 Ekim günü gerçekleşeceği beklenen cumhurbaşkanlığı seçimi mevcut adaylar açısından giderek bunalımlı bir sürece dönüşmeye başladı. Seçimin Nisan ayından Ekim’e ertelenmesi ilk başlarda kendisini oldukça mutlu etse de, Anayasaya aykırı bir şekilde görev süresinin uzatılması Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sinirlerini bozmuş gibi görünüyor. Göreve geldiği günden bu yana “sen, ben, bizim oğlan” anlayışıyla sadece kendini destekleyen, her yerde ve her koşulda alkış tutan ve ortak özellikleri Kıbrıs Türk halkıyla değil de Kıbrıs Rumlarıyla empati kurma becerisi olan “arkadaşlar” ile görüşen, eleştiren, haşa hoşlanmadığı konuları gündeme getiren ya da ulusal duyarlılığı olan tüm kesimleri de dışlayan Akıncı beş yıl önce yaptığı gibi solu bölerek, sağda tartışma rüzgarıyla oluşan dalgalanmadan yararlanarak bir beş yıl daha görevde kalmayı planlamaktaydı. Nisan’da seçim olsa Akıncı için işler kolaydı. Ulusal Birlik Partisi (UBP) içindeki “Limasol” ekibi ile “istemezük” grubu 2015 seçiminde Dr. Derviş Eroğlu’na ihanet ettikleri gibi bu kez de Başbakan Ersin Tatar’a “tavır” alacaklar, kendi parti başkanı ve adayı yerine Akıncı’yı destekleyecekler, bu arada Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) içerisindeki “Akel ekibi” Tufan Erhürman hocaya ihanet edip, 2015’deki gibi partilerinin adayın yerine Akıncı’ya oy verecekler, böylece ikinci turda zafer çantada keklik olacaktı. Salgın planı bozdu. Seçim 28 Nisan’dan 11 Ekim’e ertelendi. Gerçi Anayasaya aykırı bir şekilde Akıncı’ya da koltukta oturma süresi uzatılarak cömert bir ödül verilmiş olsa da, bu uzatılmış seçim atmosferi, salgına rağmen, planların bozulmasına sebep oldu. Başbakan Tatar yönetimindeki UBP-Halkın Partisi koalisyon hükümeti parasızlık, imkansızlık, yetersiz sağlık kuruluşları ve tecrübesizlik gibi dahil dağ gibi sorunlara KKTC’yi kısa sürede salgından başarıyla çıkan ülkelerinden birisi haline getirdi. Kapanmak kolay, açılmak daha zor. Şimdi açılma sıkıntıları yaşanıyor. Turizm bakanının koltuğuna yol açan jet olayı, kumarhaneler, turizmcilerin, dükkan sahiplerinin baskıları gibi çeşitli fay hatları oluşuyor. Görevden almaya kalktığı bir bakanın bırakın koltuğunda oturmaya devam etmesi, bu zor dönemde salgın sonrasında Ankara’ya ilk giden bakan olması Başbakan Tatar’ın aklına, en azından, “Ankara ne yapmak istiyor?” sorusunu aklına getirmiş olmalı. Malum UBP sadece KKTC’yi kuran bir parti olmakla övünmüyor, aynı zamanda Ankara ile en köklü ilişki kuran partidir de. Eğer ister kurumsal ister siyasi Ankara’dan fark etmez adaya yönelik bir karar alınmış ise, UBP içerisinde önemli. Bir kesim sorgusuz buna uyar. Ankara’nın desteğini kaybetmek liderliğin de sonu olur. Öyle mi? Artık açıkça parti liderliğine aday olacağı konuşulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nun Ankara ziyareti böyle bir olasılığın gündemde olduğunu mu gösteriyor? Yakında daha net görmek mümkün olacaktır. UBP eski lideri ve önceki Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun Sucuoğlu’na “vize verdiği” iddiaları da var. Ancak, Eroğlu ile Ankara’daki güç merkezlerinin son birkaç yıldır ciddi frekans farklılığı içerisinde oldukları ve hatta son günlerde Sözcü gazetesinde mülakatı yayınlanarak bir anlamda Türk kamuoyuna ne kadar başarılı bir siyasetçi olduğu sergilenen Resmiye Eroğlu Canaltay’ın turizm bakanlığının “kabul görmediği” iddiaları da dikkate alınmalı. UBP eski liderinin partinin liderine ve cumhurbaşkanı adayına karşı bir duruş sergilemekte olduğu iddiasının doğru olduğunu zannetmiyorum. Zaten bu söylentilerin ortaya dökülmesinden kısa süre sonra bir etkinlik vesilesiyle, sosyal mesafe kurallarını da bozacak yakınlıkta bir arada görünerek Başbakan Ersin Tatar UBP’nin onursal lideri Eroğlu’nun kendisinin cumhurbaşkanlığı kampanyasına destek vermeyeceği iddialarını gözle görünür bir cevap verdi. Tabii ki Nisan ayında ikinci tura kalma ihtimali en yüksek adaylar tüm kamuoyu yoklamalarında Akıncı ve Tatar’dı. Tatar’ın aynı şansı devam ediyor mu? İkinci turda Tatar’a karşı hem soldan hem de UBP içerisinden destek bekleyen Akıncı zafer için ümitliydi. Duyduğum bu aralar çok endişeli olduğu. Niye? Basit, Tatar ikinci tura kalmaz ve Akıncı karşısında ya Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ya da CTP lideri Tufan Erhürman olur. Her iki durumda da seçimi kaybetmesi Akıncı için çok ciddi olasılık. Özersay olur ise Akıncı’nın işi zor. UBP’den beklediği “mutsuzların desteği” yanısıra diğer UBP’liler de Özersay’a yönelebilirler. Demokrat Parti’nin ikinci turda Özersay’ı desteklemesi zaten sürpriz olmayacaktır. Dahası Yeniden Doğuş Partisi (YDP) deki son gelişmeler, iki devletli çözümü destekleyen Özersay’a bu partiden de destek kayabileceğini sergilemekte.Üstelik CTP içerisindeki Akel grubu haricindekiler de Akıncı’ya oy vermemeyi düşünebilirler. Ama Akıncı açısından en korkunç olasılık ikinci turda karşısında kendisi gibi federal çözüm taraftarı ve CTP lideri Erhürman’ın olması olacak. 2015’deki gibi CTP adayına rağmen CTP’den kendisine oy gitmesi dışı yeşil içi kırmızı partinin bu kez çok daha ciddi bir yol ayrımına gelmesi ve KÖGEF (Kıbrıslılar Öğrenim ve Gençlik Federasyonu) ekibinin tümüyle tasfiyesi sonucunu doğurabilir. Kısaca, seçim sathı mealindeki KKTC’de durumu tek kelimeyle özetler isek, darmadağın.