Hayvanları şiddete karşı koruyacak olan yasa pandemi gerekçe gösterilerek erteleniyor. Ancak hayvanlar pandemi sürecinde de şiddete maruz kalmaya devam ediyor

KEVSER ÖZKAYNAK İSTANBUL-İzmir depreminde onlarca hayvan enkaz altından çıkarılırken onlarcası da enkazın altında kalanları yaşama döndürdü. ‘Köpekleri salın ben kedi sesi çıkarayım' diyen Buse 9,5 saat çalışmanın ardından enkaz altından arama-kurtarma köpeklerinin yerini tespit etmesiyle sağ olarak çıkarıldı.İzmir'deki depremden 7 saat sonra Ares isimli bir köpek, arama kurtarma çalışmalarının sonucunda 58 saat sonra kurtarıldı. Ares enkazdan sağ çıktı ama onu koruyacak bir yasa hala yok. Hayvanları Koruma Yasası’na göre hayvanlara karşı suç işleyenlere hala düşük idari para cezaları uygulanıyor. Mevcut yasayla Ares tacize ya da işkenceye maruz kalsa fail sadece para cezası ödeyerek hayatına devam ediyor olacaktı. 2019’un ekim ayında Meclis’te bilim insanları ve sivil toplum kuruluşlarının da yer aldığı bir Araştırma Komisyonu kurularak, hayvan haklarını daha kapsamlı koruyan bir rapor hazırlandı. Meclis’teki bütün siyasi partiler tarafından kabul edilen rapor yasalaşsaydı ‘mal ve eşya’ olarak tanımlanan hayvanlar ‘can’ olabilecekti. Ancak daha önce de defalarca ertelenen bu yasanın Araştırma Komisyonu Başkanı AKP’li Mustafa Yel tarafından pandemi gerekçesiyle ertelendiği açıklanan düzenlemenin ekim ayında Meclis gündemine geleceği belirtildi. Meclis’in yeni yasama yılının başlamasının üzerinden iki aya yakın süre geçmesine karşın Hayvan Hakları Yasası hala Meclis gündemine gelmedi. Pandemi sürecinde de hayvanlar işkence görmeye devam ettiler 6 Kasım’da Ankara Sincan Geçici Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde görevlilerin köpeklere tazyikli su sıkarak ve tekmeleyerek kötü muamelede bulunduğu güvenlik kameralarına yansıdı. 19 Ekim’de Çanakkale'de 2 kişi tarafından 16 köpek zehirlenerek öldürüldü. 13 Ekim’de Adana'da Halil Ç. isimli kişi sokaktaki kedilere iple işkence yaparak öldürmesinin ardından hayvana işkence suçundan sadece 947 TL idari para cezası uygulanarak salıverildi. 15 Ağustos’ta Antalya’da H.Y isimli kişi tarafından bir sokak köpeği arka ayakları hortumla bağlanarak tecavüze maruz bırakıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından i2020 yılının ilk 7 ayında Türkiye’nin dört bir yanında 297 hayvanın avlanması için 21 ihale ilanı verildi. Hayvanları Koruma Yasası pandemi gerekçe gösterilerek Meclis gündemine gelmedi ancak pandemi sürecinde de hayvana işkence ve katliam gün be gün katlanarak devam ediyor. Şiddetin önlenmesinde caydırıcı bir yasa olmasını isteyen hayvan hakları savunucularına göre 2004 yılında kabul edilen ve halen yürürlükte olan Hayvanları Koruma Yasası yetersiz. Eğer komisyon raporu doğrultusunda yasa değiştirilirse hayvana uygulanan şiddet, Türk Ceza Yasası kapsamına alınacak. Böylece hayvanların karşı karşıya kaldığı şiddet olaylarında faillerin cezalandırılabilmesi için önemli bir zemin oluşacak. Rapora göre hayvana şiddetin cezasının 2 yıl 1 ay olması, cezanın ertelenmemesi, para cezasına çevrilmemesi ve suçu işleyenin sabıka siciline işlenmesi öngörülüyor. Hayvana tecavüzü cinsel istismar kapsamına alan komisyon raporu, hayvanını terk edene de 10 bin liraya kadar para cezası verilmesini öneriyor. Ayrıca sahipli sahipsiz hayvan ayrımına son verilerek apartmanda hayvanla yaşama önündeki çeşitli engellerin de önüne geçilmiş olacak. ‘Bu seneki bahaneleri de pandemi oldu’ Hayvanlara Adalet Derneği Başkanı Avukat Hülya Yalçın “Bu sene pandemi var ama bundan önceki 10 sene boyunca da biz Meclis’e gittik. Bürokratlar değişti, vekiller değişti. O zaman pandemi yoktu. Bu seneki bahaneleri de pandemi oldu. Bütün siyasi partilerin ortak noktada buluşabildiği tek konu hayvan haklarıyken istense bugün bu yasa çıkarılabilir. Bu yasanın çıkmaması için hiçbir engel yok” diyerek tepki gösterdi. ‘Çocuk öldürenle hayvan öldürenin aynı cezayı alması istenmiyor’ Hazırlanan raporun hayvan lehine maddeler içerdiğini söyleyen Yalçın, ”Cezada bile denklik görmüyorlar. Bir insanı öldürenle bir hayvanı öldüren birinin aynı cezayı almasını insanlığa hakaret olarak algılayan bir anlayış var. Halbuki öldürülen üzerinden değil, öldüren üzerinden bakmak lazım çünkü fiil öldürmek. Hayvanlara kötülük yapanlara verilecek yüksek cezalar bir türlü insanların içine sinmiyor. Bu insanların prototipi de Meclis. Aslında toplum da bir çocuğu öldürenle bir hayvanı öldüren kişinin aynı cezayı almasını istemiyor” diye konuştu. ‘Eğer bir yasa varsa korumalı’ Mevcut yasanın hayvanları korumadığını vurgulayan Yalçın, “Eğer bir yasa varsa gerçekten korumalı. İşe yaramıyorsa bu kanun korumuyor demektir. Hayvana şiddet konusunda caydırıcı olması için hapis cezası olması lazım. Bir köpeğin üzerine kolonya mı döküp yaktı, hayvana tecavüz mü etti, arabasının arkasına bağlayıp sürükleyerek mi öldürdü? Bunlar saf kötülük. Ben bir hukukçu olarak faile hak ettiği cezayı mevcut yasa ile verdiremiyorum” dedi. ‘Yasanın önündeki en büyük düşman Av Kanunu’ Pandemi sürecinde sık sık gündeme gelen koruma altındaki hayvanlara av adı altında ihale açılmasını eleştiren Yalçın, mevcut Av Kanunu’na da tepki gösterdi: “5199 Sayılı Kanun’un karşısındaki en büyük düşmanlardan biri de Av Kanunu. Öldürmeyi meslek edinen kişiler canlı konusunda ayrım yapmıyor. Avcılık seri katilliktir. Eğer komisyon yasalaşırsa hayvan lehine olabilecek noktalar var. Yine de bütün hayvanların haklarından bahsedemiyoruz. Mesela o raporda av hayvanlarıyla ilgili bir madde var. Av hayvanları ve deneylerde öldürülen hayvanların korunacağına dair raporda bir ibare yok. Ya da kürkü, derisi için öldürülen hayvanların korunacağına dair. İyimser bakmaya çalışırsak rapor evcil kültüre daha yakın hayvanları, kedileri köpekleri korumak amaçlı ve hukuki alt yapının oluşturulması için bakarsak rapor hayvanları bir nebze de olsa korumayı amaçlıyor. Totalde hayvan hakları diye büyük bir başlık atarsak komisyon raporu tabi ki yeterli değil.” ‘Hayvanları tam anlamıyla koruyan bir yasa yok’ Dünyanın hiçbir yerinde hayvanları tam anlamıyla koruyan bir yasanın olmadığına dikkat çeken Yalçın, “Çünkü mezbahalar var, çünkü av var. İnsanlar kuşları, tavukları, kuzuları yediği sürece tam anlamıyla hayvanları koruyan bir kanun var diyemeyiz. Kedi ve köpekleri sahipli sahipsiz demeden özel olarak koruyan ülkeler var. Şempanzelere zekaları gereği kişilik hakkı tanıyan kanunlar var. Bunlar güzel ama yeterli değil. Bir hayvanı gerçekten korumak onun doğal yaşam şartlarına ölümcül müdahale etmemek, vücut ve akıl sağlığını ömrünün sonuna kadar korumak demek” diye konuştu. ‘10 yıldır yasanın çıkmasını bekliyoruz’ Pandemi sürecinde aktivistler ve birçok kurum olarak sokak hayvanlarını beslemeyi ihmal etmediklerini söyleyen Yalçın, yasanın bir an önce çıkarılmasını istedi. Yalçın, “Bu tavrın üzerine İçişleri Bakanlığı’ndan genelgeler geldi ve beslenme noktaları oluşturuldu. Hayvan beslemesi yapan insanlar iradeleri sayesinde sokağa çıkma yasağının istisnası oldu. O anlamda toplumun şiddete ve hayvan zulmüne karşı sessiz kalmaması çok önemli. Umarım hazırlanan rapor doğrultusunda yasa kasıma kadar çıkar. 10 yıldır yasanın çıkmasını bekliyoruz. Yasa çıktığında belediye usulsüz toplama yaptığında belediyeye dava açabilecek gücümüz olacak. Birisi hayvana tecavüz ettiğinde ya da öldürdüğünde failin hapis cezasıyla cezalandırılmasını sağlayabileceğiz. Suç oranları büyük oranda düşecek” dedi.
Editör: TE Bilisim