Doğanın en acımasız bir kolu olan depremler, yani yer sarsıntıları yüzyıllar boyu insanoğlunun başına bela olmuştur. Son günlerde Japonya, Şili, Endonezya ve Türkiye de sık sık bu korkunç tabiat olayı ile yüz yüze gelmiştir. Türkiye depremler yüzünden çok canlar vermiş, çokta mal varlığı yerle bir olmuştur. İzmir, Malatya, Elazığ, Kars ve daha pek çok yerde meydana gelen bu acı ve hüzün veren depremler öncesinde de ülkemizde pek çok büyük depremler olmuştur. 17 Ağustos 1999 Gölcük, ardından 12 Kasım 1999 Düzce depremiyle sarsılan ülkemiz ne yazık ki can ve mal varlığımıza büyük zarar vermiştir. Gölcük merkezli depremde 17 bin 480 kişi yaşamını yitirirken, 23 binden fazla vatandaşımızda yaralanmıştır. 285bin ev, 42 bin iş yeri hasar görmüştür. Bu depremin acısı geçmeden bu kez de 12 Kasım 1999 Cuma günü 30 saniye süren bir depremle Düzce yerle bir olmuştur. 845 ölüm, 4bin 948 kişinin yaralanmasına sebep olan bu felaketler zinciri ne yazık ki son bulmamıştır. Çok değil geriler de bıraktığımız yıllar da 545 vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan Varto depremi de anılarımızda hala acısı ile anılmaktadır. Tarihin tozlu raflarına karışacak olursak yeryüzü asırlar boyu çok daha korkunç depremlerle yüz yüze gelmiştir. Doğanın acımasız bu dehşeti ne yazık ki bugün dahi teknolojinin son derece ilerlemiş olmasına rağmen hiç kuşu yok ki uyarıya fırsat vermemesidir. Bugün ülkemiz yüzde 95’i deprem felaketiyle yüz yüzedir. Yapılan gökdelenler, barajlar, viyadükler, tüneller, göletler ve daha pek çok yapı ne yazık ki deprem kuşağının üzerinde bulunmaktadır. 50-60 yıl içinde meydana gelen depremlere 60 binin üstünde can vermiş olan Türkiye bugün süratle bu felakete karşı dayanıklı konutlar yapmaya başlamıştır. Japonya da oynak bir fay üzerinde bulunmasına rağmen tüm şehirler de inşa edilen meskenlerin pek çoğu çok katlı binalardan oluşmaktadır. 1948 yılında Japonya’nın Fukui kentinde meydana gelen deprem şehri olduğu gibi haritadan silmiştir. Bir enkaz haline gelen Fukui’ de kalan canlı parmakla gösterilecek kadar azalmıştı. Meksika’nın yaşadığı ve ülkenin en büyük felaketi olarak kayıtlara geçen deprem 1985 yılında meydan gelmiştir. 10 bin kişiden fazla insanın öldüğü binlerce mesken ve işyerinin yerle bir olduğu Başkent Meksika uzun yıllar bu felaketin yaptığı tahribatın büyük acısını çekmektedir. Sık sık deprem felaketi ile yüz yüze gelen Türkiye tarihinde en büyük sarsıntıyı 1509 tarihinde yaşamıştır. Tarihe “küçük kıyamet- kıyamet-i suğra” diye geçen bu olay 10 Eylül’de gece 22.00’da meydana geldiği için can kaybı da çok olmuştur. O zaman ki verilere göre 23 binin üstünde ölüm vakası kaydedilmiştir. O zamanki sismik araştırmalar bugünkü kadar teknik yeniliğe sahip olmadığı için ulamalara göre depremin gücü 7,4 civarında imiş. Batılı tarihçiler o yıllarda nüfusu 160 bin olan İstanbul da 35 bin kişi bu deprem de can vermiştir. Depremden sonra meydana gelen tüm kurtarma çabaları deniz suyunun kabarması yani tsunami dediğimiz olayın gerçekleşmesi pek çok bölgenin sular altında kalması nedeniyle yarım kalmıştır. Bu deprem sonrası İstanbul ve adalarda bulunan pek çok tarihi binalar, saraylar, camiler, kiliseler ya yıkılmış ya da büyük hasar görmüştür. İstanbul buna benzer 23 Ekim 1509’da, 16 Kasım 1509’da, 10 Temmuz 1510 ve 26 Mayıs 1511’de de böylesi korkunç depremler yaşamıştır. II. Bayezid’in şahit olduğu 1488 depremi de İstanbul ve civarındaki yerleşim bölgelerini de etkilemiştir. 23 Ocak 1556’da Çin’in Shaanxi bölgesinde meydana gelen 8 büyüklüğünde olup 830.000 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Çin’in yaşadığı diğer büyük bir deprem ise 1920’de meydana gelen 8 büyüklüğündeki Gansu’dur. Şehir ve civarındaki tüm bölgeler haritadan silinirken 200-300.000 kişi can vermiştir. 28 Temmuz 1976 Tangşan ve 1975 Liaoning depremleri de Çin de çok can almıştır. 22 Mayıs 1960’da Şili depreminde yıkılan binaların enkazında kalanların yanı sıra deniz tabanında oluşan depremin yarattığı deniz dalgalarının (Tsunami) 25 metreyi bulması yerleşim bölgelerinde sağlam hiç bir şey bırakmamıştı. Dalgalar o kadar büyüktü ki Filipinler, Hawaii adası bile etkilendi. Amerikan tarihinin en büyük deprem felaketi ise Los Angeles depremidir. Kısacası depremler peşimizi bırakmıyor ö-ona göre bizler gereken tedbirleri almak zorundayız.