Mehmet Necati GÜNGÖR / Bu olayı eski yazılarımdan birinde anlattığımı hatırlıyorum. Devlet adamlığı açısından o kadar önemli bir örnek ki, tekrarlamadan edemedim. Olayın iki kahramanından birisi Milli Mücadelenin amansız düşmanı bir gazeteci. Ali Kemal. Asıl kahraman ise Milli Mücadeleyi yapan kahramanlardan biri. Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü. Mustafa Kemal’den de, İsmet İnönü’den de nefret ediyordu Ali Kemal. Her yazısında bu iki büyük devlet adamımıza ağza alınamayacak hakaretler ediyordu. Halk, cezasını linç ederek verdi. Linç edilmesini ise en çok hakaret ettiği Mustafa Kemal kınamıştı. Neyse; olanolmuş, Ali Kemal, tarihteki yerini günün iktidarına dalkavukluk döktürmeleriyle, tezviratlarıyla almıştı. Bu günün bazı kiralık kalemleri gibi... Annesiyle birlikte İngiltere’ye giden Ali Kemal’in oğlu, Üniversiteyi bitirince ailesinin bütün karşı çıkmalarına rağmen “memleketimde görev almak isterim” diye tutturmuş ve Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı sınava katılmış. Sınav sonuçları, Ali Kemal’in kaleminden hakarete uğrayan ikinci ismin önüne gitmiş. O ikinci isim İsmet İnönü’dür ve dönemin Cumhurbaşkanıdır. İnönü, listeyi incelerken, birinci sıradaki ismin altının kırmızı kalemle çizildiğini, karşısına bir de soru işareti konulduğunu görmüş. Nedenini sormuş. “Ali Kemal’in oğlu” demişler. “Devlete kin yakışmaz, biz bu Cumhuriyeti kanla kurduk ama, insanla büyüteceğiz” dedi ve altına “muvafıktır” notunu dışarak sınavı birincilikle bitiren o genci o zamanki adı “Hariciye Vekâleti” olan dışişleri kadrosuna kattı. O gencin adı Zeki Kuneralp’ti. Milli Mücadelenin düşmanı Ali Kemal’in oğlu. Devlet ona kinle yaklaşmadı. O ise Dışişleri Bakanlığı’nın en başarılı diplomatlarından biri oldu. Paris, Bern, Londra, Madrid büyükelçiliklerinde bulundu. Sonra, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı oldu. Oğlu Selim Kuneralp da babasının izinden gidip diplomat oldu. O da babası gibi başarılara imza attı. Ali Kemal’in torunu şimdi  İngiltere hükümetinin dışişleri bakanı. Bu yazı, “devlete kin yakışmaz” diyen bir devlet adamı ile, o devlete yıllarca düşmanlık içinde olmuş, linç edilmiş bir gazetecinin hikâyesidir. İbret alınsın diye yazıldı.