Utku ŞENSOY  Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın,“ABD merkezli uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar aldık”sözleri kamuoyunda tüm boyutlarıyla tartışılmaya devam ediliyor. Muhalefet bu duruma “Duyun-u Umumiye” benzetmesi yapıp, “Devlete ait en gizli bilgiler bir ABD’li şirkete teslim edileceği” iddiasında bulundu.CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak,McKinsey şirketi ile anlaşmayı “Yeni bir kozmik oda vakası yaşamak üzereyiz” diye değerlendirdi ve ekledi; “bu McKinsley IMF’den beterdir”. Ekonomi kaptanlarının gemiyi tehlikeli sulardan hangi manevralarla çıkaracağını, kılavuz kaptanların geminin yönetimine hangi aşamalarda ve ne kadar müdahale edeceğini önümüzdeki dönemde hep birlikte izleyip göreceğiz. Mevcut ekonomik sorunlar ve darboğaz giderek daha da ciddi biçimde hissedilmeye başlandıkça, toplumun her kesiminden eleştiri ve sataşmaların bir üst tondan gelmesi kaçınılmazdır. Şu an üzerimize düşen, sabredip geminin bu badireyi nasıl atlatacağını ve sonuçlarını bekleyip görmek. Ekonomimizde yaşananlar şüphesiz sadece yönetenlerin değil toplumun tüm katmanlarını yakından ilgilendiren bir sorun ve bu konuda hepimizin üzerine düşeni yapması gerekir. Zira,2019 için şimdiden çok daha karanlık tablolar çizip projeksiyonlarda bulunanlar bile var. Dileğimiz, bu sıkıntılı günleri ulusça en az hasarla atlatabilmemiz. Ekonomik sorunlar ve darboğaz, sadece günümüz ekonomik sistemleri ile ortaya çıkmadı. Geçmişte de benzer ekonomik sorunlar ve bunun sonucunda büyük kanlı çatışmalar yaşandı. Bunların ilki Haçlı Seferleri sırasındaydı. 1096-1272 yılları arasında, Avrupalı Katolik Hristiyanların, Papa›nın talebi ve bu savaşlarda öleceklere cennet vaadi üzerine, Müslümanların elindeki Kudüs’e kutsal topraklara Haçlı Seferleri düzenlediler. Haçlı saldırılarına ilişkin bilinen ana görüş din adına yapılmasıydı. Oysa olayın ardında çok yoğun ekonomik nedenler vardı. O dönem fakir olan Avrupalılar İslam dünyasının zenginliklerine sahip olmayı ve Müslümanların kontrolündeki İpek ve Baharat Yolu’nu ele geçirmeyi arzu ediyorlardı. Yani haçlı seferlerinin çok kabaca hedefi; “güç ve parayı ele geçirmekti”! İki asır boyunca Anadolu’ da ve kutsal topraklarda devam eden 8 büyük savaştan oluşan Haçlı Seferlerinin en önemli finansörlerinden biri olan Fransa Krallığı son dönemde ekonomik darboğaza girmişti.Hazine boşalıp ekonomik sıkışıklık baş gösterince Fransa kralı Philippe, çareyi din adına başlatılanbu koalisyondan çekilmekte buldu. Fransa Krallığı Haçlı Seferlerinden maddi manevi tüm desteğini çekti. Fransa’nın Champagne bölgesinde yer alan 12 kilisedeki Şövalye kumandanlık merkezlerindeki Tapınak Şövalyeleri, yün, şarap benzeri ürünler ile günlük ticareti ele geçirmişlerdi ve son derece masraflı olan Haçlı Seferleri için para temin ediyorlardı. Haçlı seferlerinin hüsranla sonuçlanmasının ardından Tapınak Şövalyeleri Kudüs’ten ganimetlerle apar topar kaçıp, Kıbrıs üzerinden Fransa’ya dönüp kiliselerine sığındılar. Ekonomik çöküş yaşayan Fransa Krallığı ise, beklenmedik bir girişim ile kutsal emanet ve hazinelere sahip olmak için, iki asırdır Fransa topraklarında son derece güçlü bir yapıya sahip olan Tapınak Şövalyelerini tutuklatıp hazinelerine el koydu. Fransa kralı Philippe, Papadan da aldığı destek ile, onları sapkınlık ve talan ile suçlayıp, saatler içinde o dönem dünyanın en güçlü askeri tarikatınıçökertip tüm varlıklarına el koydu. Böylece, 200 yıl boyunca var olan ve Haçlı Seferleri boyunca savaşan, Kudüs’ ün düşmesi, Akka’ nın düşmesi ile bile yok edilemeyen Tapınak Şövalyeleri,13 Ekim 1307’de Fransa’da yok edildi. Bu nedenle tapınakçıların katledildiği 13 Ekim Cuma gününden hareketle, ayın 13›üne rast gelen cuma günü veya 13 sayısını uğursuz kabul eder bazı Hristiyanlar. Yine bazı rivayetlere göre, Tapınak Şövalyeleri tamamen yok olmadı ve “Kutsal Kaseyi” saklamayı başardılar. Kutsal Kâse ya da Mukaddes Kâse ise, Hıristiyan mitolojisine göre;“İsa’nın son akşam yemeğinde şarap içtiği ve mucizevi güçleri olduğuna inanılan kap”. Bu arada yeri gelmişken, Haçlı Seferlerinin bilimsel sonuçlarını da göz ardı etmeyelim; O dönem ortaçağ karanlığında dini kısıtlamalar ve her türlü hurafeler altında cadı avlarının yapıldığı fakir ve geri olan derebeylikler ve krallıklarla yönetilen Avrupa, Müslümanlardan pusula, kâğıt, top, barut gibi yeni buluşlar öğrendiler. Bunun sonucunda Avrupa’da düşünce, bilim ve sanatta büyük ilerlemeler oldu. Yeniden ekonomiye dönelim, yine aynı dönemde ekonomik darboğaz sonucu yaşanan bir başka vakayı anımsayalım.1306 da Fransa Kralı Philippe, 100 bin Yahudi’yi din adına ülkeden kovdu. Kral halkına bunu din adına yapmış gibi gösterdi ancak esas neden boşalan hazineye kaynak bulmak içindi. Fransa Krallığı, ülkeden kovulan Yahudilerin tüm mal varlığına el koyup kasasını doldurmuştu. 7 asır önce Avrupa’da yaşanmış bu iki tarihi olaydan da görüleceği üzere, yönetimler ekonomik darboğazlarda her dönem din unsurunu kullanmayı bir alışkanlık haline getirmişlerdir.