Bir toplumda "dindarlık" ne kadar iyi bir şeyse, "dincilik" o kadar kötüdür.

Dindarlık, o toplumun insanlarına güven ve mutluluk verir.

Dincilik ise kan, gözyaşı, huzursuzluk, edepsizlik, güvensizlik…

Sevimli bir kelime değil ama; dinin inanç, ahlâk ve ibadet sistemi olmaktan çıkarılıp, dünyevi menfaatler için bir anlayış, ya da  "izm" halinde kullanılmasını ifade eder.

Gerçek dindarların oluşturduğu bir toplumda:

Hırsızlık olmaz,

Haksızlık, adaletsizlik olmaz,

Namussuzluk olmaz,

Yalan olmaz,

Riya olmaz,

Şiddet olmaz,

Zulüm olmaz,

Allah’ın dini şahsi ve siyasi çıkarlar için kullanılmaz.

  İşler, yandaş olanlara değil,  ehil olanlara verilir.

Masum çocuklar, kadınlar, fukaralar, çaresizler, dindar toplumun şefkat ve koruyucu eliyle sarmalanır.

İnsanlar, inançlarından dolayı kınanmaz, itilip kakılmazlar.

Zira, dindar toplumun insanları her gün beş vakit namazda okudukları Fatiha Suresi’nde "mâliki yevmiddin" diyerek Allah’ın mutlak gücünü ve yargı yetkisini bir iman akidesi olarak tekrarlar ve tasdik ederler.

"Yevmiddin!"

"Din günü" demektir.

Yani, kıyamet günü, yargı günü anlamındadır.

Demekki neymiş;  yargılama yetkisi yalnızca Allah’a aitmiş.

Hakim-i mutlak, yalnızca Yüce Yaradan’mış.

Allah, peygamberleri dahil, kimsenin eline "iman ölçer aleti" tutuşturmadı.

"Yargı yetkisi yalnızca bana aittir" dedi.

Böylece, kullarının inanç konusunda birbirlerine ön yargıyla bakmamaları gerektiğini bildirdi.

İnsanın içindekini de dışındakini de yalnızca O bilir.

İnandığınız mezhep,  görüş, ya da siyasi anlayış adına ona dinsiz, buna imansız diyerek toplumu kategorize edemezsiniz.

Bunu yaparak Yüce Yaratıcı’nın hükümranlık  alanına tecavüz ettiğinizin farkında mısınız?

İşte "dincilik" bu bakımdan da kötü bir şey.

Din üzerinden siyaset pazarlayanlar,

Siyasi liderlerini Peygamber seviyesinde görenler,

O’na dokunmanın bile ibadet olduğunu söyleyen zavallılar,

O’nun Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde topladığını iddia edebilecek kadar kendinden geçen şirk soysuzları,

Günahınızın ne kadar büyük olduğunun farkında mısınız?

" İyyâke na›budü ve iyyâke neste›în"

"Yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’ndan yardım dileriz."

Sahi, siz kimsiniz?

 Kimin kulusunuz?