Diri diri toprağa gömülmenin kökeni neresi olursa olsun, buna benzer olaylar hâlâ yaşanmaktadır. 1988 Yılında Amerikalı Bili White 134 gün 2 saat beş dakika yeraltında kalarak Guinness rekorlar kitabına geçmiştir.

BİRLEŞİK BİLİNÇALTI

Bu kişilerin amacı bilinçaltı alanı oluşturmaktır. Böylece bedenlerinin, düşüncelerinin ve ruhsal güçlerinin kontrolünü kazanırlar. Bu uzun yıllar süren son derce disiplinli bir hayatın sonucunda elde ediliyor. Böylece sabır ve inatla bilinç kontrolünü ve otomatik sinir sistemi yönetimini öğrenirler.

Bu bizim iç fonksiyonlarımıza egemen olmamız demektir. Nörolog Dr. VV.Grey VValter "Yaşayan Beyin" adlı eserinde bilinç kontrolünün otomatik sistemleri yeterince etkileyeceğini kabul etmiştir.

1997 yılında Londra Kilburn›da Irlandalı bir barmen Mi- ke Meaney bu deneyi doktorların gözetiminde 61 tabutun içinde kalarak gerçekleştirmiştir. Bu durum Kataleptik ölüm durumudur. Gömülme süresi içinde kişi bilincini kaybetmez ama çok derin bir meditasyon durumuna geçer.

Babam Sami Olgun yüksek tansiyon rahatsızlığından üç yıldır tedavi görüyordu. O akşam rahatsızlanınca hastaneye kaldırdık. Kısa bir süre sonra da kaybettik. Babamı morga indirip işlemleri yapmak üzere eve geldim

Yurt dışında yaşayan kardeşlerime cenazeye katılmaları için Türkiye›ye çağırdım. Sabah ise onları karşılamak için büyük bir üzüntüyle havaalanına gidip onları aldıktan sonra hastaneye geldik.

İşlemleri yapmak üzere servise çıktığımızda bizi inanılmaz bir sürpriz bekliyordu. Babam eski odasında canlı olarak yatağında bizi bekliyordu. O sabah morg görevlisi babamın bulunduğu bölümdeki masaya yaklaştığında babamın gözleriyle onu takip ettiğini fark ederek görevlilere haber vermiş ve gereken müdahale yapılarak tekrar servise yatırılmış.

İlk şoku atlattıktan sonra babamın yanma gittik. Her şey normal gözüküyordu, ama babamda bir gariplik vardı. Konuşamıyor, yalnızca eliyle oval bir şeyi işaret ediyordu. Bütün ısrarlarımıza rağmen işaretle anlattığı oval şeyin ne olduğunu söylemiyor ve verdiğimiz kağıda da yazmıyordu.

Bir hafta sonra eve çıkardık. Başına gelenlerle ilgili konuşmamasını normal karşılayıp o konuyu açmamaya karar verdik. Artık yarım yarım da olsa konuşmaya başlamıştı. Kardeşlerimin yurtdışına gidecekleri o sabah babam bizleri yanma çağırarak şunları anlattı:

"Hastanede öleceğimi anladım. O an bütün gücümü toplayarak beynime yönlendirdim ve beynimin bu ölümü durdurması için komut vermesini sağladım. Adeta kendimi hipnoz ettim. Her şeyi duyuyor ama canlılık belirtisi gösteremiyordum. Geçen zaman içerisinde uzun oval bir borunun içine hızla giriyor ve aynı hızla geri dönüyordum. Bu durum, morgda fark edilmeme kadar sürdü. Aslında ben ölmemiş- tim. Ölüm korkusuyla kendimi farkında olmadan hipnoz etmiştim."

Bu anlatılar karşısında şoka girmiştik. Uzun bir süre bu olayın nasıl olabileceğinin araştırmasını yaptıysak da doyurucu bir cevap alamadık.

Bu olaydan altı yıl sonra babamı kalp krizi sonucu kaybettik. Daha önceki olay nedeniyle babamı üç gün defnetmedik ve bir çok doktordan kesin ölüm raporu almak zorunda kalarak sonunda defnedebildik.

Bekir OLGUN

İzmir