Mehmet Necati GÜNGÖR Konutlar elde kalıp, beton ekonomisi iflasın eşiğine gelince ülkenin din kurumu olan Diyanet imdada yetişmiş. İşi, bir devlet kurumu olan Toplu Konut üzerinden götürerek: Din İşleri Yüksek Kurulu fetvası çıkarmış. Açıkça denilmiş ki; “TOKİ’nin faizli konut satışı  caizdir.” Karar, kurul üyelerinin çoğunluğu ile alınmış. Bu durum, vaktiyle bir Din İşleri Yüksek Kurulu üyesiyle yaptığımız faiz tartışmamızı aklıma getirdi: Demişti ki: “Emeksiz kazanç haramdır, dolayısıyla faiz de haram kılınmıştır dinimizce.” Ben de cevaben demiştim ki: “Bildiğim kadarıyla kirada bir eviniz var. O da emeksiz kazanç sayılmaz mı?” Ve şunu ilave etmiştim: “Faiz de paranın kirasıdır.” O arada, enflasyon kadar alınan faizin sakınca yaratmayacağına dair bir takım ilahiyatçı görüşleri de dile getirilmişti. Diyanet hep “zinhaaar” noktasında durdu. “Faiz dinimizce haram kılınmıştır!” Sonradan ortaya bazı gerçekler de ortaya çıktı: Türkiye Diyanet Vakfı’nın parası bankaya yatırılıyor, karşılığında faiz alınıyordu. Ayrıca 9 bakanlık bütçesine eşit olan Diyanet’in parası da bankalarda yatıyor, karşılığında faiz yürütülüyordu. Bunlara ses çıkarmayan diyanet rahatlıkla “faiz haramdır” fetvaları verebiliyordu. İş gelip, ekonomiye dayanınca; beton ekonomisi elinde birikmiş olan konutları satamayınca Diyanet basmış fetvayı: “Toplu konut idaresinden faizli ev almak caizdir.” Belli ki, öncelikli hedef Toplu Konut idaresinin elindeki konutların satışını sağlamak. Ardından Ağaoğlu’nun konutlarına da sıra gelir, merak etmesinler. Oysa, Diyanet’in bu güne kadar faiz hakkında bildiğimiz fetvası şöyledir: “İslâm’da faiz kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir.” Bu durumda Diyanet “hangi İslam?” ı temsil ettiğini de açıklarsa fena olmayacak.