Yıldızoğlu, "Sahnede, 'ben yanlış oynadım, baştan oynayalım' diyemezsiniz. Seyirciyle sıcak bir temasınız vardır. Neyi doğru neyi yanlış yaptığınızı hisseder anlarsınız" dedi

İSTANBUL - Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Kayhan Yıldızoğlu, "Sahnede, 'ben yanlış oynadım, baştan oynayalım' diyemezsiniz. Seyirciyle sıcak bir temasınız vardır" dedi.

İstanbulname isimli müzikalde tiyatro seyircisiyle buluşan Yıldızoğlu, müzikallerin, Türk tarihinin sayfaları olduğunu belirterek, "O devrin yaşantısını, insan ilişkilerini ve sevgisini yansıtır. Tabii teatral olarak bazı deformasyonlar, büyütmeler, küçültmeler, abartmalar oluyor. Çünkü o bir seyir işi ama ana fikir o devri ve devrin hoşluklarını, esprilerini, yaşam şeklini, dostluklarını yansıtmak ve yaşatabilmek. Bu yönden hakikaten önemli buluyorum bu tür eserleri" diye konuştu.

Başarılı sanatçı, Türk müzikallerinin sahnelerde sık görülmemesine de değinerek, şu bilgileri aktardı:

"Bu anlaşılır gibi değil. Bizde genellikle kendi kültürümüze, tarihimize ve geleneklerimize yabancılaşma vardır. Bir yabancılaşma oldu son 30-40 yıldır. Bundan kaynaklanan bir şey. Ben yaşım icabı, büyük Vasfi'lerle (Vasfi Rıza Zobu), büyük Behzatlarla (Behzat Haki Butak), Bedia Muvahhit Hanımlarla çalıştım. O zaman biz bunları çok yaşattık Şehir Tiyatroları'nda. Çok güzel oyunlar oynadık ve bunları çok güzel özümledik seyircilerimizle. Bu dediğim 40-50 sene önce olan olaylar ama sonradan bir yabancılaşma ve kopukluk oldu. Neden oldu bilmiyorum. Zaman değişiyor. İnsanların düşünceleri, yaşam şekilleri değişiyor. Ama değişmemesi lazım."

"SEYİRCİ İYİ VE DOĞRU OYUNU BİLİR, ONA GELİR"

Oyunculukta 69. yılını kutladığına dikkati çeken Yıldızoğlu, "69 yıl, benim yaşım değil, meslek hayatım. Yaşım icabı çok büyük sanatçılarla ve yabancı sanatçılarla da çalıştım. Çok mutluyum. 82 yaşındayım ama beni yaşatan bu güzel dostluklar, bu güzel sevgi" ifadelerini kullandı.

Kayhan Yıldızoğlu, Türk seyircisine her zaman saygı duyduğunu aktararak, "Bazı tiyatrolar diyor ki seyirci gelmiyor. Seyircinin kopmasının nedeni, yaptıkları yanlış işlerdir. Seyirci iyi ve doğru oyunu bilir ve ona gelir. Ben bunu hayatımda hep gördüm. Eğer doğru bir şey yapıyorsanız, emek verdiyseniz, doğrusunu yapıyorsanız, ucuzluklara gitmiyorsanız, o salonlar bir sezon değil, 2-3 sezon oynuyor. Kapalı gişe oynuyor. Peki nedir bu? O zaman niye başkalarına gidilmiyor? Gerekli şekilde üstünde durmuyorlar. Kadrolarını kurmaları yanlış. Senaryoyu yorumlamaları yanlış. Çabuk iş yapalım, parayı kapalım durumu var" dedi.

Bugüne kadar 150'den fazla filmde de rol alan sanatçı, oyuncuların tiyatronun yanı sıra dizi ve filmlerde rol almasına ilişkin de şunları söyledi:

"Tiyatro çok önemlidir. İngilizler derlerki 'Tiyatro sahnesi çiğnememiş insan sanatçı olamaz'. Çünkü tiyatroda sıcak bir ilişki vardır. Yani tiyatro, insanı pişirir ve yetiştirir. Sinema çok etkin bir sanat ve alanı çok geniş. Orada da çok büyük yönetmenler var. Çok güzel senaryolar üzerinde çalışılıyor. Bu iyidir, bu kötüdür diyemem. Hepsi kendi alanlarında başarılı. Bir bütün olarak bunları ele almak lazım. Diziler benim için biraz ticari olaylardır. Bu sene oynarsınız, herkes Ayşe ya da Fatma oynuyor der. Bir dahaki sene, 'ay bu kimdi, gözüm bir yerlerden ısırıyor' der. Suda yazı yazmak gibidir. Diziyle gerçek sanatçı olunmaz. Jeremy Irons, Anthony Hopkins, Al Pacino, Marlon Brando, Robert De Niro, Nichole Kidman, bunların hiçbirisi dizilerden gelmemiştir. Hepsi tiyatro kökenlidir."

Yıldızoğlu, sanat dünyasında yaşanan bazı sıkıntılara da işaret ederek, "Son zamanlarda görüyorum, bazı kıskançlıklar, dedikodular, çekememezlikler oluyor sanatçılar arasında. Bunları anlamam mümkün değil. Biz bu işe başladığımız zaman sevgiyle başladık. Gerek sinemada, gerek tiyatroda bir aile gibiydik. Bütün dertlerimizi bölüşürdük. Büyük bir sevgi ve sevgi bağı vardı. Nasıl oldu bilmiyorum bu yönden biraz şikayetçiyim" açıklamasında bulundu.

"SANAT BİR TUTKUDUR, ATEŞTİR. RUHU ATEŞLER, BESLER"

İlerleyen yaşına rağmen sahnelerden kopmayan sanatçı, emeklilik konusundaki düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi:

"Sanat bir tutkudur ve ölünceye kadar devam eder. Emeklilik son derece tehlikeli bir şeydir. Daima çalışacaksınız. 'İşleyen demir ışıldar' derler. 'Emekli olup da bacaklarımı uzatacağım' dediğiniz zaman, ruh diyorki 'Hadi eyvallah, ben gideyim o zaman. Artık işim bitti'. Bedeni bırakıp, uçup gidiyor. Daima aktif ve hayatla barışık olacaksınız. İç dünyanızı temiz ve iyi tutacaksınız ve bir şeyle uğraşacaksınız. Ayrıca sanat bir tutkudur, ateştir. Ruhu ateşler, besler. Hatta yemek yiyoruz. Et ve kemikten olan şu bedenimizi doyuruyoruz. Ruh isyan ediyor. Beni de doyur diyor. Ruh, sanatla, bilgiyle, kültürle doyar. Bunu vermediğiniz zaman, insanları oyalayacak iki şey vardır, vakit geçirmek ve bu ruhun isyanını durdurmak için; cinsellik ve alışveriş. Bu ikisi de insanları hiçbir zaman mutlu etmez. Devamlı canları sıkılır. Bıkkındırlar. Hayattan usanmıştır ve mutluluk nedir bilmezler."

Kayhan Yıldızoğlu, geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle ayağında platinler olduğunu ancak bunun kendisini durduramayacağını dile getirerek, "Dans bile ediyorum. Bende kertenkele geni var. Onun da kuyruğu kopar, yeniler. Bacağı kopar, yeniler" dedi.