Ekonomi bakanı “dolar beni ilgilendirmiyor, ona bakmıyorum” deyince Dolar küstü, aldı başını gidiyor. Karadeniz fıkrası gibi: Adam “seni tanımayrum!” tavrını koyunca Öteki, “Ben de seni tanımayrum!” Bunun gibi oldu doların küsmesi. Dolar küsünce hırsını vatandaştan alıyor. Vatandaş, her dolar artışında yanıp yanıp tutuşuyor. Pazara çıkınca eli böğründe dolaşıyor. Doların rol almadığı hiçbir oyun yok. İşsizlik, açlık, yoksulluk.., Hepsi gelip doların küsmesine dayanıyor. Dolar küsünce, sanayii ithalata bağlı olan ülkenin sanayisi duruyor. İşsizliği artıyor. Maşallah, tarım ülkesiyiz ama; her şey dışarıdan. Et, buğday, vesaire… Bütün yiyecekler doların küsmesiyle can yakıyor. Evlere düşen et miktarı gramlarla ölçülüyor artık. 250 gram alan aileler biraz daha varlıklı. Ayda 100 gram eti selamlayan ailelerin sayısı milyonlara ulaştı. İpini koparan dolar olunca; ip hepimizin boğazını sıkıyor. İp, bütün denemelere rağmen gevşetilemiyor. Dolar satarak doları sindirmek istiyorlar ama; Dolar bu! Sinmiyor meret. Korkmuyor, sadece korkutuyor. Mahallenin kabadayısı gibi. “Heyttt! Var mı bana yan bakan!!!” Modunda. Öteki “estağfurullah ağam” diyerek gazını almaya çalışıyor kabadayının gazını almaya çalışıyor. Elinde bıçak; kabadayı kocalıyor, adam kaçıyor. Dolar bu! Onu doldurmaya gelmiyor.