Mehmet Necati GÜNGÖR Domatesin çekirdeği ile soğanın cücüğü devr-i iktidarlarının sembolü oldu. Patatesi de yanına koydun mu, kadro tamam. Domates Türkleri vurdu, soğan Kürt kardeşlerimizi. Ne bol soğanlı salata, ne bulgur pilavı yanında bir baş soğan. Bazı yörelerde soğanın cücüğünü misafire ikram ederler. Yeni evli herif de karısına... Ege’de bir Pazar yeri. Akşam üstü. Satıcı tezgâhını toplamak üzere. Adam sordu: “Domates kaç para.” “5 lira.” “Hanım, bir kilo alalım mı, akşama salata yaparsın.” Satıcı üsteledi: “Abim, alacaksan birkaç kilo al. Yarın bu fiyata bulamazsan. Domates yakında 7 lira.” Adam, bir cüzdanına, bir domatese baktı, “bir kilo yeter” diyerek günü kapattı. Domates deyip geçmeyelim. Kantosu bile var. Nurhan Damcıoğlu söyler: “Domatesin çekirdeği kırmızı kırmızı.” Ve sonu şöyle biter: “Allah canımı almadı, almadı.” Kırmızı da önemlidir. Adam, “Benim Adım Kırmızı” diye kitap yazdı, nobel ödülünü kaptı. Ki içinde kırmızıdan başka anlaşılan kelime ve cümle yok. Bizim yörelerde torpil geçilen insanlar için şöyle de bir sitem vardır: “Onun kanı kırmızı mı?” İnsan kanı kırmızıdır da, bizim ülkemizde kanı daha kırmızı olanlar var. Meselâ vekillerimiz. Biz, asillere göre kanları daha kırmızı. Maaş eski para ile 20 milyar, Emeklisi 8 milyar. Üstüne üstlük, iki yılda emekli! Partilerin de kanı “daha kırmızı” olanlar var meselâ. AKP’nin kanı CHP’ye göre, MHP’nin kanı İYİ Parti’ye göre daha kırmızı. Patatese yer kalmadı. Ahlatlı patatese “kartop” der, Erzurumlu ise “kartol” Ahlatlı patates üreticisi, her sene binlerce ton patatesin pazarlaması konusunda yaşadıkları sıkıntıları şiire dökmüş. Bakın, ne demiş: “Sökerim sarı altınları sıradan/Gelecek haberi beklerim sıladan Kara haber tez yayılır ahlattan/ Boyun posun devrile kartop.” Hadi Ahlatlı kardeş, sen de köşeyi döndün. Patates artık altın fiyatına. Kürt kardeşim, Soğan sayesinde saçların dökülmedi ama, soğansızlık yüzünden dişlerin dökülecek. Sofranda soğan yoksa bahtına yan!