Afrika dahil dünyanın 27 ülkesinde 70 binden fazla çocuğu sünnet eden Dr. Mustafa Demirelli, şimdiye kadar birçok yöntem denediğini ancak bunlar içinde en sorunsuz yöntemin 2015’den beri üstünde çalıştığı “Stappler(Otomatik sünnet aleti)” metodu olduğunu söyledi

NAZ AKMAN / ANKARA - Kendi geliştirdiği yöntemlerle sünnette kesme, yakma, dikiş atma dönemini kapatan Demirelli'nin tek amacı başta Türkiye olmak üzere dünyada sünnet operasyonuna standart getirmek.  Demirelli, 29 yıldır yaptığı çalışmalar sonucunda "Sünnet komplikasyonlarını ve stresi azalttık, sünneti kolaylaştırdık, çocuğun hayattan kopmadan günlük yaşantısına devam etmesini sağladık. Bunu yaparken de tıbbi standartlardan kopmadık. Türkiye'deki sünnet anlayışını yukarıya çıkartıp, değişimin öncülüğünü yapıyorum" dedi. Mesleğe nasıl başladınız? 1990 yılında tıp fakültesinden mezun olduğumda hiç sünnet görmemiştim. Klinikte çalışırken sağlık memuru amca sünnet yapıyordu, ona yardım ederek öğrendim. 1992'de Çamlıdere Alıç Dağı’nda 3 kişi 1 günde 128 sünnet yaptık. O gün bu işin çok ciddi bir iş olduğunu anladım. Sünneti iyileştirmek ve belli bir standarda oturtmak için bu alana yöneldim. Baktım kötü görünüyor, biz bu işi kötü yapıyoruz, onu düzeltmek istedim. 2001’e kadar yaptığımız sünnetlerin hatalarını eksikliklerini toparladım. Klamp yöntemini Türkiye’ye getirdim. 4 binden fazla kişiyi eğitti Nasıl? 2001 yılında Almanya’nın Düesseldorf kentinde fuarda bir sünnet aleti gördüm. “İşte bununla bu işi çözeriz” dedim. Bunun distribütörlüğünü alıp, Türkiye’ye getirdim. Daha sonra aletin üretimine başladık. Klamp’a “akıllı kelepçe” ismini verdik. Türkiye’nin 81 ilinde dağ taş gezerek, bu tekniği anlattım. Dünyanın dört bir yanında 4 binden fazla insanı eğittim. Onlar da bu yöntemi kullanmaya başladı. 18 yıl önce başladığımda Türkiye’de hiç yapılmayan klipsli yöntem bugün yüzde 10’larda. Türkiye’de her yıl 650 bin çocuğun sünnet yapıldığı bir ortamda 65 bini klamp sistemiyle yapılıyor. Fakat benim kafamda sünneti hep daha iyiye taşımak ve geliştirmek var. Şimdilerde 2015’den beri üstünde çalıştığım “Stappler” yöntemine geçtim. “Stappler” dönemi başlıyor Özelliği nedir? Dikişsiz yöntem olan Klamp’ın iyi taraflarını aldım. Geleneksel yöntemle yapılan dikişli sünneti, teknolojiyle birleştirerek sünneti yeni bir noktaya getirdim. Bunun adı “Stappler” yani otomatik sünnet aleti. 2018’e kadar bunu deneyerek geliştirdik. 2019’a geldiğimizde artık bu yöntemle yapmamız gerektiğine karar verdik. Klamp yöntemi herkes için yeni ama benim için eski bir yöntem. Eskilerin bütün artılarını toplayıp, eksilerini azaltan bir sistem ortaya koyduk. Ağrının az olduğu, dikişin atıldığı ama dikiş izlerinin ve komplikasyonlarının olmadığı bir yöntem. Düşündüğüm farklı yöntemler de var, zamanla geliştireceğim. Aileler neden otomatik sünnet aletini tercih etmeli? Otomatik sünnet aleti Klamp gibi üzerinde bir koruyucu kalmadığı için çocuğu rahatsız etmiyor. Çabuk iyileşiyor. Silikonun üzerine dikiş atılıyor ve silikonla birlikte dikiş dökülüyor. Sağlık camiasının bunu kabullenmesi daha kolay. Kanama olmuyor. Çocuk tekrar kliniğe gelip stres yaşamıyor. Yatış yok, hemen ayağa kalkabiliyor Şimdiye kadar kaç sünnet yaptınız? Bugüne kadar 70 binin üzerinde çocuk ve erişkini sünnet ettim. Dünyanın 27 ülkesinde sünnet yaptım. Kendi çabamla gönüllü olarak ve Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmaları kapsamında bu ülkelerde eğitim verdim. Artık dünyada sünnet bir moda. Sünnet AİDS’in bulaşımını resmi olarak yüzde 82 civarında, bence yüzde 90’dan fazla engelliyor. Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü ile Afrika’da epey çalışma yaptık. Afrika’da sünnet çok kötü şartlarda yapılıyor, Malezya, Endonezya gibi 7 farklı ülkede 1 buçuk ayda 3 bine yakın sünnet yapıp, eğitim verdim. Daha sonra bu çalışmalarımı belgelemeye başladık. 4 uluslararası yayınım var. Tıp Fakültesinde bu işin eğitimi yok mu? Kültürel, dinsel ve sağlık nedenleri yüzünden dünyadaki 100 erkekten 35’i sünnet oluyor. En başta sünnet sağlığın bir gerekliliği. Dünya sünnete kozmetik olarak bakıyor. Tıp camiası da sünnete basit ve gereksiz diye baktığı için tıbbın içine girmemiş. Bu işi hep sağlıkla ilgisi olmayan kişiler yapmış. Tıbbın içine girmediği için insanlar bunun üzerine gidip geliştirmeye çalışmamış. Ben doktor sünnetçiyim Doktorlar bu işi neden üstlenmemiş? Doktor sünnet işini o zamanlar üzerine almak istemiyordu çünkü riskler çoktu, komplikasyonlar çok fazlaydı. “Sağlıklı çocuğu neden ağlatayım” düşüncesindeydi. “Bir şey olunca bana gelecek” bakış açısındaydı. Bana sünnetçi denmesi hiç umurumda değil. Böyle bir branş yok çünkü. Bu işin bir profesörlüğü varsa, ben sünnetin profesörüyüm. Ben doktor sünnetçiyim, övünerek söylerim. Bu işin kolay olmasını sağladığımız için doktorlar bu işe girdiler. Türkiye’de yapılan sünnetin yüzde 50’sini sağlıkla ilgisi olmayan kişiler yapıyordu. Bugün geldiğimiz noktada yüzde 10’unu sağlıkla ilgisi olmayanlar, yüzde 40’ını sağlıkçılar, yüzde 50’sini doktorlar yapıyor. Kliniğinizden bahseder misiniz? 2010’da kliniğimi tamamen sünnet kliniğine çevirdim. Sağlıklı bir çocuğu hasta olan bir çocuğun yanına koymamak gerekiyor. 1 dakikalık sünnet işleminde ameliyathaneye girdiğiniz zaman bu 45 dakikaya kadar uzayabiliyor. Dedim ki ben bunu muayenehane şartlarında ama ameliyathane şartlarına eşit sterilizasyonda ve güvenlikte yapmalıyım. Burası çocuklar için farklı bir klinik, içinde eğlencesi de kültürü de var. Sünnet, palyaço, oyun salonu ve resim işini birleştiren insanlardan biriyim. Top havuzumuz, oyun parkımız var. Elimizde sünnet kıyafeti de mevcut. Biz çocuğun bu kliniğe mutlu gelmesini, mutlu ayrılmasını ve sonraki hayatında da bu operasyondan dolayı travma yaşamasını istemiyoruz. İstanbul’da da kliniğimiz var. Haftanın 4 günü Ankara’da, 3 günü İstanbul’dayım. Sünnetin yaş aralığı ne olmalı? Uluslararası yayımlarda, çocukta cinsel tabular oluşmasın diye 2 ve 5 yaş aralığında olmasın diye yazar. Bizde eskiden çocuk sünnet kültürünü görsün diye yaş ortalaması 8 civarındaydı şimdi 3’e düştü. Bence 2 yaşına kadar yapılmalı ve lokal anestezi kesinlikle uygulanmalı. Mecburiyet varsa doğar doğmaz yaptırabilirsiniz. Bizce en güzel zaman 28 ve 40 günlük arası. Bu da yeni doğan ve halk dilinde 40’ı çıkma denilen döneme denk geliyor. 2 aydan sonra çocuk kilo almaya başlayınca kasık yağları artar ve pipinin görünüşü değişir. İlk 2 ayda çocuğun pisi erişkin penisinin minyatürü gibidir. Dolayısıyla müdahale daha kolay olur. 2 ayı kaçırdı mı o zaman nerde bulduk orda yapalım. 2 yaştan sonra çocuk için her günü zor. Önceden insanlar önemsemiyordu. Şimdi öyle değil. Ailelerin her abartısı, incelemesi, sünnete verilmiş bir değer olarak düşünüyorum. Yaz döneminde çok yoğun oluyoruz. Bunu aşamadık. Sıcak oluyor çocuklar bunalıyor ama bana göre sünneti 12 aya yayıp günlük belli standartlarda yapmalıyız. Çocuk bizde sünnetten sonra çıplak kalmıyor. Günlük hayatına geri dönüyor. En yaşlı sünnetiniz... 84 yaşında bir Ermeni’ydi. Tıbbi nedenlerden oldu, Stappler sistemiyle yaptık. Ondan önce de 76 yaşında birini sünnet etmiştim. O da “ölünce beni sünnetsiz görmesinler” diye bana gelmişti. 45 yaşında İngiliz bir öğretmen geldi onunda çocuğu olmuyormuş, sünnet olmadığı için sağlık sorunları vardı. Sünnetten sonra iki çocuğu oldu. 40 yaşında birini sünnet ettim. 3 çocuğu varmış. O yaşa kadar korkmuş sünnet olmaktan. Utanılan bir organ olduğu için gösterilmek istenmiyor, penisin bir burundan farklı olduğu düşünülüyor. Sünnet olmamış veya yanlış sünnet yapılmış sıkıntı çeken o kadar çok kişi var ki muayene olmaya çekiniyorlar.