SARAT(Safeguarding Archaeological Assets of Turkey)’in kurucularından Dr. Işılay Gürsu, Türkiye’nin arkeolojik varlıklarının korunması için bilgi, kapasite ve farkındalık oluşturmayı amaçladıkları “Türkiye’nin Arkeolojik Varlıklarının Korunması” projesini Mimarlar Derneği 1927’de anlattı. Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü (BIAA) başkanlığında, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) ve Uluslararası Müzeler Konseyi İngiltere Şubesi (ICOM UK)’in destekleriyle hayata geçirilen projenin sunumuna, çok sayıda Ankaralı katıldı
SULTAN YAVUZ - Mimarlar Derneği 1927, “Türkiye’nin Arkeolojik Varlıklarının Korunması” anlamına gelen SARAT (Safeguarding Archaeological Assets of Turkey)’in kurucularından Dr. Işılay Gürsu’un sunumuna ev sahipliği yaptı. Konunun meraklıları tarafından ilgiyle dinlenen sunumda, SARAT’ın Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü (BIAA) başkanlığında, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) ve Uluslararası Müzeler Konseyi İngiltere Şubesi (ICOM UK)’in destekleriyle gerçekleştirdiği proje anlatıldı. Türkiye’nin arkeolojik varlıklarının korunması için bilgi, kapasite ve farkındalık artırmayı amaçlayan proje, British Council ve İngiltere Dijital, Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı’nın yönetimindeki Kültürel Koruma Fonu tarafından finanse ediliyor. 2017 yılında başlayan ve 2020 yılının Mart ayına kadar sürecek olan proje kapsamında, arkeolojinin Türkiye’de ne ifade ettiğini kamuoyu araştırması kapsamında anlatan Gürsu, amaçlarının hem kamuoyunda farkındalık yaratmak hem alanda çalışan ve çalışacak olan profesyonellerin kapasitesini artırmak hem de arkeoloji dolgusunun bir bütünlük içinde korunmasının önemini anlatmak olduğunu belirtti. Proje kapsamında online ders hazırladıklarını ve Koç Üniversitesi’nde konunun meraklıları için sertifikalı ve ücretsiz olarak iki aylık bir program oluşturduklarını kaydeden Gürsu, iklim ya da insan kaynaklı bir felaket durumunda müzelerde ve arkeolojik alanlarda neler yapılabileceği, afet öncesi, sırası ve sonrasında ne yapmak gerektiği gibi teorik bilgilerin yanı sıra, doğru fotoğraf çekebilmek gibi pratik bilgilerin de aktarıldığını kaydetti. Yeni teknolojilerin kullanılarak kültür varlıklarının korunmasının sağlanmasına dikkat çeken Gürsu, “Bu varlıkların korunmasının ve sürdürülmesinin neden önemlim olduğu, tehdit ve risklerin neler olduğu ve hangi kurumların bu anlamda çalışmalar yürüttüğünü anlatıyoruz” dedi. Eğitim programları içinde uzmanlarla da röportaj yapıldığını söyleyen Gürsu, arkeoloji ve toplum ilişkisini, arkeolojinin neden önemli olduğunu ana fikir olarak benimsediklerini hatırlattı. [caption id="attachment_149684" align="alignright" width="526"] SARAT (Safeguarding Archaeological Assets of Turkey)’in kurucularından Dr. Işılay Gürsu[/caption] Medya çalışanlarıyla atölye çalışmaları Proje kapsamında, insanların arkeolojik bilgileri en çok televizyon aracılığıyla edinmeleri sebebiyle, konuya dair doğru haberciliğin nasıl yapılması gerektiğini gazetecilerle yaptıkları atölye çalışmalarıyla ele aldıklarını kaydeden Gürsu, atölyelerin devam edeceğini söyledi. Gürsu, “Haberlerin kalitesini artırmak için muhabirlere konuyu doğrulama ve uzmanlara sormalarını sağlamaları, arkeolojik terimler, kronoloji, mevzuat ve kurallar hakkında bilgilendirerek, bir kitapçık hazırladık” dedi. Eksik ya da yanlış haberlerin arkeolojik kazılara ve ören yerlerine zarar verebilme potansiyeline dikkat çeken Gürsu, “Tek bir haber deyip geçmemek lazım. Geçmişte ne yazık ki bu nedenle pek çok olumsuz durumla karşılaştık ve 20 yıllık bir kazıda verilecek bir zararı, 10 gün içinde defineciler tarafından almış kazı yerlerimiz oldu” dedi. Koleksiyonerlerle de mülakat gerçekleştirdiklerini belirten Gürsu, arkeolojik varlıkların sadece nesne olarak görülmemesi gerektiği konusunda farkındalık artırmayı amaçladıklarını ifade etti. Kamuoyu Araştırmasının Ortaya Koydukları Gürsu, Türkiye’de sekiz kentte atölye çalışmaları yaparak, toplumun arkeoloji ve arkeolojik varlıklara bakış açılarını ortaya çıkarmaya çalıştıklarını söyledi. Bu fikirden yola çıkarak KONDA Araştırma ve Danışmanlık’la birlikte 29 il, 126 ilçe ve 200 köydeki 3.061 kişiyle anket yaptıklarını ve sonucun, Türkiye için genel durumu ortaya koyduğunu ifade etti. Katılımcılara “Arkeoloji kelimesi duyduğunuzda aklınıza ilk ne geliyor?” sorusunu yönelttiklerinde, çoğunluğun fikir sahibi olduğunu dile getiren Gürsu, “Arkeolojik eserlere sahiplilik hakkı kime aittir?” sorusuna da, katılımcıların yüzde 85’inin “devlet” cevabı verdiğine dikkat çekti. Katılımcıların arkeolojik varlıkların değerleri konusunda, yüzde 65’inin manevi değer yanıtını verdiği ankette, sırasıyla sanatsal, bilimsel ve son olarak ekonomik değerin yer aldığını kaydeden Gürsu, bu cevabın toplumun bilinci konusunda önemli bir veriye işaret ettiğini söyledi. Önemli arkeolojik yerlerin bilinirliğine dair verilen yanıtlarda ise yüzde 78 Ayasofya, yüzde 70 Topkapı Sarayı, yüzde 32 Çatalhöyük, yüzde 27 Aspendos, yüzde 23 Zeugma, yüzde 17 Hattuşa, yüzde 16 Ani Harabeleri, yüzde 15 Göbeklitepe olduğunu söyledi. Yanıtların, eserlerin olduğu yerlerde değiştiğine dikkat çeken Gürsu, bilgi içeren sorularda yanıt alamazlarken, diğer sorularda yüksek oranda katılım olduğunu vurguladı. Gürsu, “Türkiye’yi hangi uygarlıklar meydana getirdi?” sorusuna, katılımcıların büyük kısmının “binlerce yıldır yaşamış medeniyetler” cevabını verdiklerini ve arkeoloji ile bilgileri en fazla bilgiyi de televizyondan aldıkları sonucunun ortaya çıktığını belirtti. Katılımcıların yüzde 70’inin yol ve baraj için tarihi eserlerin feda edilmemesi gerektiğini söylediklerini kaydeden Gürsu, yüzde 89’unun da yurt dışında bulunan eserlerin Türkiye’ye getirilmesi gerektiğini belirttiklerini dile getirdi. Türkiye’de arkeolojinin tanınan bir konu olsa da, bilgi seviyesinin düşük olduğunu vurgulayan Gürsu, katılımcıların arkeolojik varlıklara daha çok manevi değer yüklediklerini ve yüzde 70’inin defineciliği suç olarak gördüklerini belirtti. Hayat tarzı, eğitim, sosyoekonomik durum gibi göstergelerin arkeolojiye ve arkeolojik eserlere olan bakış açısını değiştirdiğini sözlerine ekleyen Işılay Gürsu, sonuçların umut verici olduğunu ve söz konusu projenin amacını büyük oranda tamamladığını söyledi.
Editör: TE Bilisim