Güray SOYSAL /Geçtiğimiz Cuma günü akşam üzeri evde otururken telefonum çaldı. Arayan, Habertürk’ün ve Spornova sitesinin can damarı Ünal Turaoğlu idi. Habertürk’ün acar spor yazarlarından Ünal Turakoğlu, Ankaragücü’nün Niğdespor maçı da dahil olmak üzere diğer karşılaşmalarla ilgili olarak görüşlerimi istedi. Başladı Ankaragücü’nün ilk maçına.. Niğdespor maçında Ankaragücü’ne üç puan verdim. Ünal kardeşim biran durdu ve söylediğimi teyit etmememi istedi. Evet, Niğdespor maçında Ankaragücü üç puan alacaktı. Alamazsa, bundan sonraki maçların kıymeti olmayacaktı. Israr ettim ve Niğdespor maçı için üç puan verdim. Sonunda da Ankaragücü 75 puan toplayarak Şampiyon olacaktı. O günkü gazetemiz 24 Saat’in başlığı da “Bayraklarınızı hazırlayın” şeklindeydi. Bu arada Gümüşhanespor’un sahasında Hatayspor’a yenilmesini düşünememiştim. Onlara da evinde oynadığı maçta Gümüşhanespor’a üç puan vermiştim. Lider, seyircisiz oynadığı maçta yenilmiş ve Ankaragücü ile puanlarını eşitlemişti. Demek ki bir doğru, bir yanlış tahminde bulunmuşum. İlk planda Ankaragücü beni mahcup etmedi. Niğdespor önünde alınan galibiyet bundan sonraki maçlar için yeni müjdeler getiriyordu. Bu hafta Sarıyer maçı var. Pazar günkü maçta, 19 Mayıs Stadı yine dolacak. Hem de birçok Süper Lig takımlarında görülmemiş bir şekilde. Eğer Ankaragücü sahasında oynadığı maçlarda Gümüşhane ve Kastamonuspor’a üçer, Kırklarelispor ile Tokatspor’a birer puan vermemiş olsaydı, mevcut 49 puana ilaveten 57 puanla daha çok keyifli olunurdu. Ancak mevcuda sarılıp, gelecek için iyi şeyler düşünmemiz gerekiyor. Öyle ise, bu kulübe gönülden bağlı olan insanlar, sandıktan çıkaracakları bayrakları ütüleyip, artık balkonlarına asmaya başlamalı. Zira, sezon sonundaki düğünün haberi Niğde’den geldi. BEN UTANIYORUM Sezon başından beri futbolda ortaya konulan çirkinliğe çeşitli kesimlerden sesler çıkıyor. Ama, o sesler nedense hep cılız kalıyor. Efendim, Süper Lig takımlarımızın içi yabancılarla dopdolu.. Hatta bazıları, bu görüntüleriyle taşkınlık bile yapıyorlar. Elimde, geçen haftaki Osmanlıspor-Olympiakos UEFA maçının kadroları var. Osmanlıspor’un kadrosuna baktığımda 9 futbolcu maçın başında sahada yer aldı, Yani, takımın yüzde 95’i yabancılardan kurulmuş. Buna birde sonradan kadroya 1 tane daha yabancı futbolcu girdiğini gördük. Bizimkilerden ise, önce Kaptan Numan Çürüksu, sonradan oyuna alınan Muhammed Bayır ve Mehmet Güven sahada boy göstermiş. Tabii bizimkilere verilen süre yeterli olmayınca, 90 dakikanın sonunda avucumuzun içini yalamak zorunda kaldık. Bu rezalet sadece Osmanlıspor’a ait değil. Diğer Süper Lig takımlarında da buna benzer durumu görebiliriz. Yabancıların takımlarımızda bol miktarda boy gösterdiği, ancak bizim futbolcuların ise, şöyle-böyle serpiştirilmiş olduğunu görünce, Türk futbolunun geleceği konusunda endişeye kapılmamaın mümkün olmadığı görüşüm ağırlık kazanıyor. Gerçi bu endişe karşısında, futbolumuz yönetenlerin kılı bile kımıldamayacağını da bilenlerdenim. Yabancıların futbolcuların çoğunlukta olduğu takımlarımızın, böylesine utanç verici durumu görünce, Milli takımımız veya Türk futbolu neden ileriye gitmiyor sorularının cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kulüplerimizde durum böyle olunca, Milli Takımızda da takımlarında oynamayanlara kalacağını görüyoruz. Durum böyle olunca, ben yine utançlığın perde arkasına sığınmak zorunda kalacağım. Her zaman yabancıların tercih edildiği kulüplerimizde, yerlilerin isyan çığlığını duymayanlar kervanına seslenmek için bu satırları yazıyorum. Tabii sesimi duyacak, bir nebze olsa dahi, utanmaları kalmış olanlar var ise, bu işe bir çare aranması gerektiğini bir kez daha sunmak isterim... Ama boşuna...