İzmir Mağazama sabahın erken saatlerinde giren anne ve kızın yanına yaklaştım. İstedikleri buzdolabını incelemeye başla¬yan annenin yanındaki beş yaşlarındaki kız mavi gözlerini bana çevirmiş dikkatle beni inceliyordu. Uzun sarı saçlarını okşamaya başladığımda gayet kısık sesle, "Sırtından ameli¬yat olacaksın; ama korkma, iyileşeceksin!" dedi. "Ben mi ameliyat olacağım?" diye tekrarladığımda olayı fark eden anne hemen müdahale ederek küçük kızı azarladı. "Sana böyle konuşmaları yasaklamadım mı ben?" Küçük kızın istenmeyen şeyler söylemesi ilk defa olmuyordu anlaşılan. Annesinin, kolundan çekerek mağazamdan hızla götür¬mesine rağmen kapıdan çıkarken bana dönüp bağırdı. "Ameliyat olacaksın!" Annesinin yüzündeki ifade rahatsızlıktan korkuya dö¬nüşmüştü. Kaçarcasına uzaklaştılar. Kendi kızımın o yaşlarda ki halini hatırladım. Suna adını verdiği bir arkadaşı vardı. Ailemizin hiçbir ferdi Suna'yı göremiyordu ama onun varlığını görme sekte kabul etmiştik. Altı yaşlarında kızım ağır bir trafik kazası geçirmişti. Günlerce yo¬ğun bakım ünitesinde yattı. Koma hali olmasına rağmen za¬man zaman bir gülümseme ifadesi oluşuyordu yüzünde. Kendine geldiğinde zorlukla ilk söylediği cümle, "Suna hep yanımdaydı ama artık benimle olan arkadaşlığı bitmiş gökyüzündeki okuluna döndü," oldu. Gerçekten de kızım bir daha Suna'dan hiç bahsetmedi. Mağazama gelen küçük kız acaba duru görü yeteneğine mi sahipti? Ertesi gün kendime checkup yaptırdım. Doktorların. Teşhisi böbrek üstünde bir kistin oluştuğuydu. Hemen ame¬liyat oldum. Aradan on yıl geçmesine rağmen hiçbir rahat¬sızlığım yok şükürler olsun. Zaman zaman bazı çocukların. duru görü yetenekleri olduğunu düşünürüm. Biz büyükle¬re düşen ise onların bu yeteneklerini ciddiye alıp onları des¬teklemek olmalı. Mehmet ŞANLI