İbrahim Düzyol, Başbakanlıkta çalıştığım yıllarda Teftiş Kurulu Başkanı idi. Ben de, ANAP Hükümetinin ağabey pozisyonundaki etkili Bakanı Kâzım Oksay’ın danışmanı. (Kendisiyle çalışmaktan onur duyduğum devlet adamı. Bunu ayrıca yazacağım.) Bir sabah, beni çağırdı: “Hazırlan, Hacca gidiyorsun!” Ne kadar sevindiğimi anlatamam. Birkaç gün önce de rüyasını görmüştüm. Rahmetli babama anlattığımda “Sen Hacca gideceksin” dediğinde inanmamıştım. Diyanet İşleri Başkanlığı benim çalıştığım Devlet Bakanı’na bağlı. O tarihlerde Hacca karadan da gidiliyor. Bize bir görev verildi. “Hac organizasyonunu yerinde inceleyip, aksaklıklar hakkında rapor düzenleyeceğiz.” Üç kişilik heyetin Başkanı, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı İbrahim Düzyol. Bakanlığı temsilen ben, Başbakanlıktan ayrı bir bürokrat: Bayburt’un güzel insanı Personel ve Prensipler Genel Müdür Yardımcısı Atilla Değirmencioğlu. Bir otobüs tahsis edildi, düştük Kâbe yollarına. Düzyol’u o yolculukta yakından tanıdım ve çok sevdim. Dürüst ve ilkeli bir insan. Çocuklarını da kendisi gibi yetiştirmiş. Cüneyt ve Saltuk Düzyol kardeşler. Kız kardeşleri avukat. İkisi de bürokrasinin tepe noktasındalar. Cüneyt, DPT Müsteşarı, Saltuk TANAP Projesinin başında. Daha önce de BOTAŞ Genel Müdürlüğü yaptı. Cüneyt, aynı zamanda eski Milli Eğitim Bakanlarından Metin Emiroğlu’nun damadı. İbrahim Düzyol’un dürüstlüğü, adaleti dillere destan. O tarihlerde Başbakanlıkta gece mesaileri var. Devlet, koşuşturma içerisinde. Tabii, dışarıdan yiyecekler getiriliyor. Bir, ya da iki tavuk artıyor. Düzyol, tavukları zapta bağlıyor, buz dolabına koyduruyor. Diyelim ki muz aldık, bir tanesi arttı; santimi santimine üçe ayırıp bölüştürüyor üçümüze. Bir hurma maceramız var. Türkiye’ye döneceğiz, ikramlık hurma lâzım. Hurma pazarından bir çuval hurma aldık. Üçe bölünecek. İbrahim ağabey, o kadar hurmayı üşenmeden tek tek sayarak üçe bölüyor. Bu arada biz, seyrederken baygınlık geçiriyoruz. Tamam abi, göz kararı olsun, bırak bu işi diyoruz ama anlatamıyoruz. Geçen gün Kumrular’da rastladım. Gününü, DPT kütüphanesinde okuyarak, yazarak geçiriyormuş. İktidar, iki Düzyol’a görev vererek iyi bir iş yapmış. Keşke bütün bürokratları Düzyol’lar gibi olsa. Emaneti ehline verse…