Ülkemiz, içte ve dışta dört koldan hayat mücadelesi veriyor. Dışta Suriye bataklığı, içeride terör belâsı. Nihayet, Moskova’daki üçlü zirveden sonra Suriye’de barışçı politikaya doğru bir evrilme iradesi görüyoruz. Bu anlaşma, başlangıçtan beri düşülen hatadan dönüş yolunu işaret ediyor. Ama içeride terör, devleti halâ büyük ölçüde meşgul ediyor. Kalleş pusularla ve patlatmalarla toplumda korku iklimi ve yılgınlık yaratmaya çalışıyor. Çok şükür, Türk milleti bunlara pabuç bırakmıyor. Bayraklarını ellerine alarak meydanlara çıkıyor, korkusuzca terörü tel’in ediyor. “Bölünmeye hayır” diyor. Terör, belki de bilmeden milli birliğimizin çelikleşmiş bir irade etrafında yeniden tahkimini sağlıyor. Onlar milleti birbirine düşürmeye çalışırken, millet sıkılmış bir yumruk gibi tekvücut oluyor. Birbirine sarılıyor, fitne ateşine karşı sağlam bir direnç gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet. Terörle de başa çıkacak. Güneydoğu’da kazılan hendekleri nasıl dümdüz ettiyse, hain unsurları da topyekûn yok etmeyi mutlaka başaracaktır. Daha önceleri mütereddit yaklaşım içinde olan bölge halkının, askerimizin ve polisimizin cansiperane mücadelesi sonunda devletin yanında vaziyet aldığını sevinerek izliyoruz. Diyarbakır, Van, Hakkâri gibi merkezlerde halkın kitle halinde teröre karşı yürümesi kayda değer bir gelişmedir. Ne var ki devlet organlarımız içerisinde yapılması gereken işler vardır. Liyakat ve istihbarat. İki konuda da zafiyet var. “Bizden olsun da nasıl olursa olsun” anlayışıyla yapılan atamalarla devlet, bazı kurumlarda kifayetsiz muhterislerin eline bırakıldı. Olaylardan sonra en ince detaylara kadar tespit ve analizler yapılıyor da, nedense, önleyici istihbarat açısından yeterli tedbirler alınamıyor. Ve ne hikmetse, bütün bu zayıflıklara karşı istihbarat kurumunun başındaki yöneticiler değişmiyor. Baştan beri savunuyoruz. İstihbarat, tedariki zor olan pahalı bir uğraştır. Halkı bu konuda motive etmek gerekir. Her vatandaş bir istiharat elemanı gibi kendini sorumlu hissetmedikçe terör belâsı ile başa çıkamayız. Bunun tek yolu, efektif istihbarattır. İstihbaratı gerekirse para ile tedarik etmektir. Özellikle terör ve uyuşturucu konularında verilen her bilgi, bu bilgileri verenler nezdinde maddi ve manevi karşılığını bulmalıdır. Burada dikkat edilecek husus; istihbaratı verenin kimliğinin hiç bir şekilde açığa çıkarılmamasıdır. Vatandaş, buna güven duymalıdır. Her vatandaşa isimsiz, numaralı görev kartları verilerek bu güven sağlanabilir. İstihbari nitelikli bilgilerin maddi karşılıkları, bankamatik sistemi gibi bir sistemle bu isimsiz, numaralı kartlara yüklenmeli, istihbaratı veren kişi kimliğini belli etmeden herhangi bir bankamatikten parasını çekebilme imkânına sahip olmalıdır. Efektif istihbarattan kastımız budur.