EMİNSU’lar olayı, 27 Mayıs darbesi sonunda emekliye sevkedilen 7200 askerin hikâyesidir. Üç aylık Genelkurmay Başkanı olmak üzere, Ordudaki generallerin yüzde 90’ı, albayların yüzde 75’i, yarbayların yüzde 50’si, binbaşıların yüzde 30’u emekli edilmişti. Hemen parantezi açarak şunu söyleyebiliriz: Bu subaylar ordudan ihraç edilirken emeklilik hakları verilmiş, hiç biri maaş yönünden mağdur edilmemiş, hiç birinin çoluk çocuğu aç sefil bırakılmamıştı. Hatta atılanlar için lojmanlar yapılması bile düşünülmüştü. Ama yine de bu büyük çaplı tenkisatın kabul edilebilir yanı yoktu. İkinci Meşrutiyet’ın ilanından sonra yapılan büyük tenkisatın dahi “Tasfiye-i Rüteb” kanununa uygun, ordu bünyesinde kurulmuş tarafsız komisyonlarca yapıldığı hatırlatılarak, Cumhuriyet döneminde buna riayet edilmemesi  hazmedilemiyordu. Ordudan ayrılanlar arasında NATO karargâhlarında çalışmış, milletlerarası komitelerde uzun yıllar görev yapmış subaylar da bulunuyordu. Sadece subaylar mı? Sonradan, “147’ler” diye anılacak olan 147 öğretim üyesi de Üniversitelerden atılmıştı. General  Haris, İzmir NATO karargâhından ayrılırken, Milli Savunma Bakanı Fahri Özdilek’in huzurunda şöyle konuşmuştu: “Ordunuzda bu yapılan tasfiye yanlıştır. Müşterek düşmanımız olan Sovyet Lideri Kuruşçef memleketinize birkaç atom bombası atsaydı bu derece kıymetli subay ve generallerinizi bir hamlede imha edemezdi.” Bu arada başka bir parantezi de şöyle açalım: EMİNSU’ların emekliliği için gerekli tutarın Amerika’dan sağlandığı iddia ediliyordu. 5 Temmuz 1960 tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan bir haberde Amerika’nın 500 milyonun milli savunmaya, 200 milyonun da diğer işlere harcanmak üzere Türkiye’ye 1 milar lira yardım yaptığı yazılıyordu. Bu dönemde ilginç olan bir başka husus da Yunanistan’ın da ordusunu gençleştirme kararı alması idi. Ne yazık ki, atom bombası bile atılsa imha edilemeyecek ordunun bazı unsurları, yıllar sonra bir sümüklü vaizin içine sızmasıyla aldatılmış alçakların darbe teşebbüsüyle kendi Meclisini bombalayacak hale gelmişti. Bunların birçoğu halen yargı önünde hesap veriyorlar. Bazıları ise sıralarını bekliyorlar.