Başkent Toplum Eğitim Merkezi (TEM) Yürütme Kurulu Başkanı Yazar Müfide Ferit Tek’in girişimleriyle 1948 yılında İstanbul’da kurularak, Türkiye’nin 14 iline yayılan Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu’nun Başkent Toplum Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Başkanı Şule Çınar ile dernek çalışmalarını konuştuk

[caption id="attachment_188757" align="alignright" width="340"] Şule Çınar[/caption] NAZ AKMAN - Dünyanın farklı kıtalarından milyonlarca kadın üyeye sahip olan ve “en iyiyi hedefleyen kadınlar” olarak bilinen “Soroptimist Kulüpleri”, 1948 yılından bu yana Türkiye’nin farklı illerinde 40’a yakın kulübüyle kadınlarla dayanışıyor. Türkiye’de ilk kez 1948 yılında Yazar Müfide Ferit Tek’in girişimiyle ülkemize kazandırılan İstanbul Soroptimist Kulübü, 70 yılı aşkın sürede Ankara, Bursa, İzmir, Eskişehir, Denizli, Samsun, Gaziantep, Yalova ve Konya olmak üzere 14 farklı şehirde gönüllülük ilkesi doğrultusunda hizmet veriyor. Bulundukları illerde, kadınların güçlendirilmesi, ekonomik hayata kazandırılması, meslek edindirilmesi, kültürel ve sanatsal çalışmalara dahil olması, dünya kadınları ile dayanışma ve Türk kadınının sesini uluslararası arenada duyurma vizyonuyla hareket eden Soroptimist Kulüplerinin Ankara Kalesi’nde bulunan Başkent Toplum Eğitim Merkezi (TEM) Yürütme Kurulu Başkanı Şule Çınar ile kentteki çalışmaları konuştuk. Başkent Toplum Eğitim Merkezi nasıl kuruldu? 1994 yılında dönemin Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu ikinci başkanı Türkan Ögetürk tarafından Kültür Bakanlığı başvurusu ile federasyon projesi olarak, bakan Fikri Sağlar’ın, Ankara Kalesi içinde tarihi eski bir evin onarılarak eğitim kültür hizmetinde kullanılabileceği onayı ile restorasyon çalışmalarına başlanan Başkent Toplum Eğitim Merkezi (TEM) 1998 yılında açıldı. Yaklaşık 23 yıl önce harabe bir yapı olarak teslim alınan Başkent TEM, gönüllülerin desteğiyle restore edilerek hizmet vermeye başladı. Bugüne kadar binlerce kadının ve çocuğun hayatına dokunan Başkent TEM’de, okuma yazma kursundan, aşçılığa kadar eğitim, kültür, sağlık, sanat ve tarih gibi pek çok alanda çalışmalar yürütülüyor. Atatürk’ün hedef ve amaçları doğrultusunda kuruldu Dünyada milyonlarca kadının gönüllü olarak hizmet verdiği “Soroptimistler” hakkında bilgi veren Çınar, “Soroptimistler, adını Latince ‘soror-kız kardeş’ ve ‘optima-iyi niyet’ kelimelerinden almış olup, genellikle ‘en iyiyi amaçlayan kadınlar’ olarak biliniyor. Uluslararası Soroptimist Federasyonu her biri kendi içinde ünyon/bölge ve kulüplere ayrılmış, Amerika, Avrupa, Büyük Britanya -İrlanda ve Güney Batı Pasifik olmak üzere dört federasyondan oluşmakta. Biz Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu olarak Avrupa Federasyonu’na bağlıyız. Biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef ve amaçları doğrultusunda kurulmuş bir yapıyız. Türkiye’de 40’a yakın Ankara’da ise altı derneğimiz var. Her derneğimiz kendi içinde özerk ve farklı alanlarda çalışmalar yürütüyor. Köklü bir sivil toplumuz, bine yakın kadın gönüllüye sahibiz, üyelerimizin hepsi meslek sahibi. Temel vizyonumuz Türk kadınının hemen hemen her alandaki gücünü uluslararası arenada tanıtmak” dedi. Başkent TEM’de neler yapılıyor? Çınar, Ankara’daki altı derneğin çalışma merkezi olan Başkent TEM’in, kadınlara ve çocuklara yönelik yürüttüğü çalışmalar hakkında ise şöyle bilgi verdi: “Dernekte, bakanlıklar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, çeşitli kurum ve kuruluşlarla birlikte, okuma yazma, ahşap boyama, seramik, dikiş nakış, aşçılık, mozaik ve çini gibi kurs ve atölye çalışmalarıyla kadınlarımızın ve çocuklarımızın hayatına dokunmaya çalışıyoruz. Bu bölgede yaşayan, imkanı olmayan insanların bizlere ihtiyacı var, bu bilinç doğrultusunda yıllardır eksik bulduğumuz alanlarda yeni projeler üreterek bunları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Kadınlarımızı eğitim alanında geliştirmek için okuma yazma kursları veriyoruz, meslek edindirmek için dikiş nakış, ahşap, çini gibi beceriler kazandırıp ekonomik hayata dahil olmalarını sağlıyoruz. Aynı şekilde kültürel sanatsal faaliyetlerden geri kalmamak adına sık sık sergiler, konferanslar veya seminerler düzenliyoruz. Kız çocuklarına eğitim desteği Özellikle kadın üreme sağlığı, kadına şiddet, cinsel taciz, istismar konusunda ilgili bakanlıklar ve kurumlardan getirdiğimiz uzmanlar aracığıyla bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Çocuklarımızın spor, sanat, kültür, tarih alanında gelişimi için bölgede bulunan müzelerin desteğiyle atölye çalışmaları, workshoplar gerçekleştiriyoruz. Burası müzeler bölgesi ancak Kale’de oturan çocukların çoğu müzeleri gezme imkanı bulamamış bizler, onlara yaşadıkları bölgeyi tanıtmaya çalıştık. Kız çocuklarımızın üniversite eğitimi için 10 yıl önce ülke genelinde başlattığımız ‘Kıvılcım Projesi’ ile eğitim öğretim hayatlarına devam edebilmeleri için burs imkânı sunuyoruz. Proje aracılığıyla 500’ü aşkın kız çocuğumuzun hayatına dokunuyoruz, bu anlamda Avrupa çapında en fazla burs veren federasyon biziz. Aynı şekilde ‘Görün Bizi Projesi’ ile şiddetle ve çocuk gelinlerle mücadele ediyoruz” diye konuştu. Ankara Kalesi’nin ilk çocuk kütüphanesi Dernek bünyesinde açtıkları Güler Velidedeoğlu Kütüphanesi ile bölgedeki ilk çocuk kütüphanesini hizmete sunduklarını belirten Çınar, “Kale halkı bizi sadece bir dernek olarak görmüyor, kimi sağlık ocağı, kimi kütüphane, kimi dikiş nakış kursu, kimi de çocuklarını ve eşlerini güvenle emanet ettikleri bir çatı olarak görüyorlar. Bizler de süslü, sosyetik kadınlar değiliz, buradaki kadınlarımızı, çocuklarımızı, halkımızı çok önemsiyoruz, sahip çıkıyoruz destekliyoruz ve geliştiriyoruz. Amacımız tüm dünyada olduğu gibi kız çocuklarımıza kadınlarımıza hizmet vermek. Bu nedenle tüm gönüllülerimiz kadınlardan oluşuyor, bu kadınlarımızın hepsi de meslek sahibi. Toplum dışına itilmiş, ötekileştirilmiş herkesi kucaklıyoruz, ayrım gözetmeksizin herkese eşit hizmet veriyoruz. Biliyoruz ki kadınlarımız güçlendikçe refah seviyemizde güçlenecek” diye konuştu. “Küresel dayanışmaya önem veriyoruz” Küresel ve ulusal sorunlarla mücadele için Avrupa Birliği destekli projeleri de hayata geçirdiklerini ve dünya kadınları olarak sorunlara karşı dayanıştıklarını söyleyen Çınar, “Uluslararası çalışmalar yapmamızın nedeni daha fazla destekçi bularak daha fazla insana fayda sağlamaya çalışmak. Dünya ile birlikte hareket etmek gücümüze güç katıyor, bu nedenle küresel dayanışmaya önem veriyoruz” dedi. Ailelere pandemi desteği Ankara Kalesi’ndeki en büyük sorunun işsizlik, kadına şiddet ve azınlık grupların hakları olduğunu belirten Çınar, dünya çapında etkisi devam eden Covid-19 virüs salgını nedeniyle yaşanan pandemi sürecinde de Kale halkına maddi anlamda destekler sunduklarını ifade ederek, “Bu bölge oldukça fazla göç alan bir yer. Her yıl verdiğimiz eğitimlerle Kale’de okuma yazma sorununu çözdüğümüzü veya kurslar aracılığıyla meslek edindirip işsizliği azalttığımızı düşünüyoruz ancak her dönem açtığımız kurslara gelen farklı kitle ile bu sorunları hala çözemediğimizi fark ediyoruz. Dolayısıyla temel eğitimleri veya kursları vermeye devam ediyoruz, eğer burası bu kadar göç almasaydı, yerleşik kemik bir yapı olsaydı biz de ona göre eğitimleri takip edip yeni kurslar açarak, kaldığımız yerden daha geliştirici projeler üretebilirdik. Ancak maalesef bunu yapamıyoruz. Ücretsiz verdiğimiz tüm kurslarımızı her dönem yeniden açıyoruz. Buranın en büyük sorunu her yerde olduğu gibi işsizlik, kadına şiddet, Suriyeli veya Romenler gibi azınlık grupların hakları. Bu noktada çeşitli derneklerle işbirliği yaparak bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Pandemi sürecinde bölgede yaşayan, işsiz kalan insanlara yönelik başlattığımız kampanya ile 110 aileye ikişer kez evlerine erzak alabilmeleri için alışveriş kartı hediye ettik. Esnaf ile dayanışarak mahallelinin üç kez veresiye defterini kapattırdık” sözlerine yer verdi. “Gençlere ihtiyacımız var” Meslek sahibi her kadının derneğe üye olabileceğini söyleyen Çınar, özellikle genç kadın gönüllülere ihtiyaç duyduklarını söyledi. Çınar, “Gönüllük kavramı ülkemize henüz yerleşememiş durumda. Oysa dünyada gönüllülük bir meslek yani bir sorumluluk olarak üstleniliyor. Biz de ise yoğun iş temposu olmayan, çoğunlukta emekli olmuş insanların hobi olarak yaptığı bir alan. Gönüllülüğün bir meslek bilinciyle yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle gençlerimizin sivil toplumda gönüllü olmasını istiyoruz. Genç, kariyer sahibi bilinçli kadınlarımızın da bizlere katılmasını isterdik. Çünkü gençlere ihtiyacımız var” dedi.