İSTANBUL - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daimi başkanlığını yürüttüğü İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) 34. Toplantısı'nın açılış oturumu Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen programdaki konuşmasının başında tüm katılımcıları selamlayarak, sözlerine İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Zirve Dönem Başkanı ve İSEDAK Başkanı sıfatıyla Türkiye'ye gelen misafirlere "hoş geldiniz" diyerek başladı. "Bünyelerini kemiren hastalıkları Ortadoğu'ya ihraç ettiler"  Batı başkentlerinde kotarılan, Lawrence gibi karanlık tiplerle hayata geçirilen bu dizaynın en büyük mağdurunun Filistinliler olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Milyonlarca Filistinli kardeşimiz, sadece topraklarını kaybetmemiş, aynı zamanda dünyanın en ağır haksızlıklarına da maruz bırakılmışlardır. İşte 1948'in Filistin'i ve 2018'in Filistin'i. 1948'in İsrail'i, işte 2018'in İsrail'i. Tam tersi bir şu anda yüz ölçümünü görüyorsunuz. Buralara nasıl geldik? Tüm insanlık bunlar karşısında ne yaptı? Bölgemizin tarihi ile sosyal ve beşeri dinamikleriyle bağdaşmayan politikalar elbette sadece Filistin'de değil, diğer yerlerde de acıya, yıkıma ve kardeş kavgasına sebebiyet vermiştir.  1. Dünya Savaşı ile beraber Batılı ülkeler, asırlardır kendi bünyelerini kemiren hastalıkları Ortadoğu'ya ihraç etmişlerdir. Bu alışverişte onların payına güvenlik ve refah düşerken, öteki tarafa çatışma ve sefalet kalmıştır. Kuşkusuz, tarihi geriye doğru saramayız. Maziyi inkar etmek, yaşanmış hadiseleri yok saymak da mümkün değildir. Öyleyse Müslümanlar olarak yapmamız gereken nedir? 1. Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümünde yapmamız gereken tarihten ders almak, ders çıkarmaktır. Bize düşen maziden ilham alarak çok daha aydınlık bir geleceği inşa etmektir. 'Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir' mantığı ile hareket edenlerin kurduğu tuzaklara artık düşmemeliyiz. Sınırları kanla çizilmiş olan bu coğrafyada, gönüllerimize yeni hudutlar yeni duvarlar örmemeliyiz. Farklılıklarımızı kaşıyarak bizleri birbirimize kırdırmaya çalışanların oyunlarına artık gelmemeliyiz." "BM sisteminin reforme edilmesi şart" BM'nin yapısına ilişkin eleştirilerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5 tane daimi üye, 15 tane geçici üyeyle kusura bakmayın, kimse kimseyi aldatmasın. 15 tane geçici üyenin orada bir kıymeti harbiyesi var mı? Yok. Kaldır elini, indir elini. Yaptıkları iş bu. Her şey, o 5 üye, hatta hatta onların içinde bir üyenin iki dudağı arasında. Böyle bir dünyada adalet bekleyebilir misiniz? Beklemeyin. Hep bunları yaşadık. Görüyoruz ve bundan sonra da böyle olacak. Değişmedikçe, reforme edilmedikçe bu böyle olacak. Birleşmiş Milletler sisteminin reforme edilmesi şart." ifadelerini kullandı. Bunun için dönem başkanlığı sırasında İslam İşbirliği Teşkilatı'nı daha aktif, hadiselere daha müdahil hale getirme mücadelesinin de bunun için olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu: "Artık bizim mevcut uluslararası yapıların acziyetini, sorunlara çözüm yolu üretme noktasındaki çaresizliklerini dikkate alarak kapsamlı bir politika belirlememiz gerekiyor. Hep ifade ettiğim gibi kendi göbeğimizi, bizzat kendimiz kesmeliyiz. Suriye'deki krizi bu ülkenin toprak bütünlüğü temelinde başkaları değil biz hal yoluna koyacağız. Yemen'de binlerce çocuğu açlığa ve ölüme mahkum eden çatışmaları inisiyatif alarak bizzat biz bitireceğiz. Afganistan'da camide namaz kılanlara yönelik kalleş eylemleri önce biz lanetleyeceğiz. Berlin'den Paris'e, Brüksel'den Moskova'ya kadar nerede olursa olsun teröristin kimliğine bakmadan, masumların öldürülmelerine önce biz karşı çıkacağız. Filistinli sivilleri tüm dünyanın gözleri önünde katletmekten çekinmeyen haydutluğa, devlet terörüne herkesten önce biz tepki göstereceğiz. Lübnan ve Ürdün'deki kamplarda 70 yıldır vatan hasretiyle yanan Filistinli mültecilerin hak ve hukukunu başkalarından önce biz koruyacağız. Vatandaşlarımızın Kudüs'ü ziyaretlerini teşvik ederek, işgalcilerin Kudüs'ün kandillerini söndürmesine önce biz engel olacağız. Arakan'da Rohingya'ların evlerinin yakılması, kardeşlerimizin etnik temizliğe uğraması karşısında önce biz sesimizi yükselteceğiz. İslam medeniyetinin kadim şehirlerinin birer birer yok edilmesine, DEAŞ bahanesiyle bölgemizde yeni terör devletlerinin oluşturulmasına önce biz itiraz edeceğiz. FETÖ, PKK, El-Kaide, Boko Haram, Eş Şebab gibi proje örgütler üzerinden geleceğimizin karartılmasına önce biz 'hayır' diyeceğiz. Her yıl on binlerce Afrikalı umut yolcusunun, -yine söylüyorum- Akdeniz'in azgın dalgalarında boğulmasına önce biz karşı çıkacağız. Savaşın ve zulmün yerlerinden ettiği Suriyeli sığınmacılara başkalarından önce biz sahip çıkacağız. Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi gören bir inancın müntesipleri olarak yargısız infazlara, vahşi cinayetlere başkalarından önce biz itiraz edeceğiz. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın zulüm ve adaletsizliğe önce biz sesimizi yükselteceğiz. Emperyalistlerin çizdiği sınırlara aldırmadan, komşuluk hukukumuzu önce biz gözeteceğiz. Kardeşliğimizin zedelenmesine, etnik, kültürel ve mezhebi fay hatları üzerinden kan dökülmesine önce biz müsaade etmeyeceğiz. Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümünde bir daha benzer acıların yaşanmaması, benzer dizaynların yapılmaması için basiret ve ferasetle davranacak hep birlikte gereken dersleri çıkaracağız. Ancak bu şekilde acılarımızı bir nebze dindirebilir, çocuklarımıza barış ve huzur dolu bir gelecek hazırlayabiliriz." Kendi meselelerini kendilerinin çözebilmesi için ellerindeki platformları, araçları en iyi şekilde kullanmaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Aramızdaki ticarette milli para birimleri kullanmamız, kollarımıza vurulan emperyalist prangaları parçalamamız bakımından son derece önemlidir. İSEDAK'a üye ülkeler olarak birbirimize ne kadar çok yatırım yaparsak, ticaretimizi ne kadar artırırsak o kadar güçlü oluruz. İslam İşbirliği Teşkilatı içi ticareti yüzde 25'e çıkarmaya verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizmek istiyorum. İslam ülkeleri, tercihli ticaret sisteminin yürürlüğe girebilmesi için ilgili ülkeleri taviz listelerini güncellemeye ve diğer prosedürleri tamamlamaya davet ediyorum." diye konuştu. "Yerli ve milli paramızı kullanmaktan başka çıkış yolu yok. Aksi takdirde döviz kuru altında ezilmeye devam edeceğiz." diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Yine tüm üye ülkelerimizi İslam Kalkınma Bankası'nın ve alt kurumlarının ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik faaliyetlerine katılmaya çağırıyorum. Sizlerin de bildiği gibi Amerika'daki mevcut yönetimin gümrük vergilerini yükseltmesi, dünya ticaretinde korumacı eğilimleri artırmıştır. Ticaret savaşlarının küresel ticarete, üretime ve refaha ciddi zararlarının olacağı aşikardır. Tarife dışı engellerin azaltılması ve gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması dünya ticaretine yeni bir açılım sağlayacak ve bir can simidi olacaktır. Bunun yanında gümrüklerimizdeki altyapıları acilen modernleştirmemiz, bilgi teknolojilerini daha yaygın kullanmamız, gümrük işlemlerini daha da basitleştirmemiz lazım. Bu yılki İSEDAK görüş alışverişi oturumunda ticaretin kolaylaştırılması ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerde gümrüklerde risk yönetimi konusunun ele alınmasını son derece anlamlı ve isabetli buluyorum. Tercihli ticaret sistemi, altın borsası, gayri menkul borsası ve İstanbul Tahkim Merkezi gibi inisiyatiflerin bir an önce uygulamaya konulabilmesi için çalışmaları hızlandırmamız gerekiyor. Tüm bu konularda sizlerin kıymetli desteklerinizi beklediğimizi özellikle belirtmek istiyorum."