TBMM - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hukukun her kararına elbette saygımız vardır ama bizim ve milletimizin gözünde, Gezi'nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir." dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Kimin ne olduğunu bilmeniz açısından bu çok önemli, bunlar, masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Bunlar, ciddi manada perde arkasında Soros türü, bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı, malum içerdeydi. Bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bu işin içerisinde." diye konuştu.  Gezi olayları boyunca 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulansın kullanılamaz hale geldiğini, 326 işyeri, 201 aracın tahrip edildiğini, 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağının yakıldığını, 697 güvenlik görevlisinin yaralandığını ve 1 polisin şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyetinin 1,4 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise yüzlerce milyar doları bulduğunu bildirdi. Erdoğan, faizlerin ilk defa Gezi olayları ile tırmanmaya başladığını, yüzde 4,6'dan yüzde 13 küsura ulaştığını, işsizliğin çift haneye çıkmasının da enflasyonun zıplamasının da aynı dönemde gerçekleştiğini anımsattı. "Suriye'de destansı bir mücadele yürütüyoruz" Son dönemde Türkiye'yi asıl gündeminden kopartarak, zamanını ve enerjisini boş tartışmalarla harcatmaya yönelik kasıtlı bir kampanyanın olduğuna işaret eden Erdoğan, bu kampanyanın da öncülüğünü CHP'nin yaptığını söyledi. Erdoğan, gündemlerinde bölgedeki gelişmelerden ekonomiye kadar nice hayati meseleler olduğunu ifade ederek, "Sadece sınır güvenliğimiz değil, aynı zamanda 83 milyon vatandaşımızın her birinin evinde huzurla uyuyabilmesi bakımından kritik öneme sahip Suriye'de destansı bir mücadele yürütüyoruz. Harekat bölgelerimize yönelik tacizlere en sert şekilde cevap veriyoruz. Şayet bu bölgelerde muhatap ülkeler, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını karşılayamazsa, kendi başımızın çaresine bakmak zorunda kalacağımızı, her fırsatta açıkça kendilerine söyledik, söylüyoruz. İdlib'de rejimin saldırganlığını sona erdirip, Soçi Muhtırası sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz. Artık son ikazlarımızı yapıyoruz." diye konuştu. "İdlib Harekatı, bir an meselesidir" Gerek Türkiye'de gerek Rusya'da gerekse sahada yapılan görüşmelerde arzu ettikleri neticeye ulaşamadıklarını bildiren Erdoğan, şunları söyledi: "Her ne kadar görüşmeler devam edecek olsa da masada bizim istediğimiz yerin çok uzağında olunduğu bir gerçektir. Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da 'Bir gece ansızın gelebiliriz' diyoruz. İdlib Harekatı, bir an meselesidir. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını hala anlamamış olan rejime ve onu cesaretlendirenlere İdlib'i bırakmayacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile bu konuyu görüştüklerini anlatarak, onunla da bu tespitleri paylaştığını aktardı.  Erdoğan, "Bu bölgedeki gelişmelerin, ülkemizin üzerine getireceği yükü göz göre göre omuzlamaya asla niyetimiz yoktur. Ne pahasına olursa olsun İdlib'i hem Türkiye hem de bölge halkı açısından güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız." diye konuştu. "AB'nin Libya ile ilgili olarak herhangi bir karar alma yetkisi yoktur" Libya meşru hükümeti olan Trablus yönetiminin yanında yer almayı sürdürdüklerini belirten Erdoğan, "Ülkemizin Libya'ya ayak basmasıyla birlikte darbeci Hafter'in ilerleyişi zaten durmuştu. Şayet uluslararası toplumun da dahil olduğu görüşmelerden adil bir anlaşma  çıkmazsa ki şu anda Trablus'un meşru yönetimi masadan çekilmiştir, ki olumlu bir karardır. Haklı, isabetli bir karardır. Çünkü tezgah farklı dolaşıyor. Farklı yöne doğru gidiyor." dedi.Meşru Trablus yönetimini ülkenin tamamında hakimiyet kurması için destekleyeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Akdeniz'de Libya ile yaptığımız anlaşmanın ardından ülkemiz lehine değişen dengeleri giderek güçlendiriyoruz. AB'nin, Libya ile ilgili olarak herhangi bir karar alma yetkisi yoktur. AB durumdan vazife çıkarmanın gayreti içindedir. Oradan da kendine bir vazife çıkarıyor. Neye göre? Bu yetkiyi nereden alıyorsun? Böyle bir yetkin yok. Ne kara ne deniz. Türkiye'nin konumu farklı. Bu konuda sergilediğimiz kararlı duruş sayesinde Akdeniz'de ilan ettiğimiz statü, Yunanistan başta olmak üzere konuya müdahil ülkeler tarafından yavaş yavaş kabullenilmeye başlamıştır."