Mehmet Necati GÜNGÖR Erken seçim üzerine faraziyeler geliştiriliyor. Kimi 2020’nin erken seçim yılı olduğunu söylüyor, kimi olmaz diyor. Biz ise, ikisi arasında bir yerdeyiz. Belki olur, belki olmaz yani. Zemheri kışı gibi bir yılı geride bıraktık. Ekonomide bütün göstergeler kötüydü. Pazar etiketleri kavurucu idi. Rahmetli Demirel’in tabiriyle: Mutfaklarda yangın vardı. Siyaseti “insana dokunma sanatı” olarak tarif eden Demirel, halkın nabzını çok iyi tutardı. İktidarı olduğu kadar, muhalefeti de etkileyici idi. Özgürlükçü idi. Meydanların diline inanırdı. Meydanları harekete geçirerek muhalefet yapardı. O’nun “şanlı muhalefet” dediği şey, aslında bundan başkası değildi. Şimdi gelin, erken seçimin olup olmayacağını bu noktadan irdeleyelim: Etkili bir muhalefet yapılırsa, sandık önümüze gelir. İktidar, bütün göstergelerin olumsuz seyrettiği bir dönemde seçim yapmak istemez. Hele, yetkinin tek elde toplandığı sistemlerde, bu asla olamayacak bir şey gibi de görülebilir. Bunu bozacak tek yol, etkili muhalefettir. Tarım ve köylü toplumu olduğumuz yıllarda seçimler hep Eylül, ya da Ekim aylarında yapılırdı. Köylü mahsulünü toplasın, dertlerinden kurtulsun, oyunu hışımla kullanmasın diye. Şimdi şehirli toplum olduk. Nüfusun çoğu şehirlerde yaşıyor. İbre pazarlarda atıyor. Pazar kötü ise, iktidarın durumu da kötü demektir. Yine rahmetli Demirel’den bir tespit: “Tencerenin düşüremeyeceği iktidar yoktur.” Elhak, doğrudur. Boş tencere önce yuvaya, sonra topluma zarar verir. Yuvalarda huzur kalmamışsa, pazarda etiket fiyatları cep yakıyorsa iktidarların işi zor demektir. Yapılacak bir seçimde, iktidar değişecek demektir. Bu sistemde gidilecek bir seçim iktidarı değiştirebilir mi? Gidilebilirse evet, ancak gidilmesi zor görülüyor. İş, muhalefetin hünerine kalmıştır.