15 Temmuzun faturasında onlara da yer açılacağını düşünemezdim: Atilla Taş, Gökçe Fırat... İkisi de solcu. Öyle ki, biri sanatçı, biri Türk Solu dergisinin sahibi ve Sol Parti’nin genel başkanı. Muhafazakârlıkla ilgileri yok. FETÖ ile nasıl olmuş, anlayamadım. Herhalde, Türk adaletinin mümtaz tartıcıları bu hususu bütün açıklığı ile ortaya çıkarıp, ona göre cezalarını biçeceklerdir. Başka muzırlar da varmış meğer. Meselâ Türkiye’nin en çok okunan gazetesi SÖZCÜ. Adamlar komple FETÖ’cü sanılmış olmalı ki gazetenin kapatılması konuşuluyor. Gazete, günlerdir aksini ispata çalışıyor ama nafile. Bu kadar keskin muhalefet ödül(!)süz kalır mı? Zaten şu Bekir Coşkun’la Yılmaz Özdil’i hiç gözüm tutmamıştı. Atatürk’ün arkasına saklanıp, kimin türküsünü söylemişler yıllarca? Cumhuriyet demişler, Atatürk demişler, Laiklik demişler… Nankörler, bir kere olsun Hoca efendi dememişler. Nazlı hanım içerdeyken, bunlar neden dışarıda anlamak mümkün değil. En iyisi, bunları da O’nun yanına göndermek. Hoca efendi(!)yi bunlara O’ndan daha iyi anlatan olmaz. En iyisi bu olup bitenleri Türk basınının mümtaz karakteri Mehmet Barlas’a yorumlatmak. O olmazsa Engin Ardıç… Devirleri onlardan daha iyi yaşayan, bilen yoktur da ondan…