Mehmet Necati GÜNGÖR Hukukçu olmadığım için Barolar Birliği meselesiyle fazla ilgilenmediğimi söyleyebilirim. Burada karşımıza bir figür olarak Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu çıkıyor. Feyzioğlu’nu bir hukuk adamı olarak taktir ederim ve severim. Üzerine fazla gidildiği kanısındayım. Özellikle sosyal medyada linçe tabi tutulmasını tasvip etmiyorum. Benim de eleştirdiğim bazı kırılmalar yaşamış olabilir. Ancak, sayın Feyzioğlu’nu insafsızca eleştirmeyi hakşinaslıkla bağdaştıramıyorum. Ülkenin beka meselesinde fikren ayrıştığı eski arkadaşlarının hücumuna maruz kalıyor. Onları da anlamak lâzım. Çoklu Baro sistemine karşı çıkıyorlar. Bu sisteme Feyzioğlu da karşı çıkıyor. Belki, normal olanı yapabilmek için iktidara yakın durma ihtiyacını duyuyor. Bu bir strateji ise anlayışla karşılamak lâzım. Sayın Erdoğan tarafından azarlandığı o toplantıyı hatırlayanlarımız, şimdiki Feyzioğlu portresini hayretle seyrediyorlar. Haklı olabilirler. Ancak, Sayın Feyzioğlu’nun, saygın bir hukuk adamı olarak ana fikirlerinden sapma gösterdiği kanısında değilim. Bir kere Feyzioğlu’nun Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlılığını, vatanseverliğini tartışamayız. Ülke severliği de tartışma dışıdır. Eski arkadaşlarıyla ideolojik ayrılığa düşmesinin sebeplerini kendisi açıklamalıdır diye düşünüyoruz. Hukuk temelinde inandığı ilkeleri daha cesur bir şekilde öne çıkarması gerekiyor. İktidar bu konuda eleştirilecekse cesurca eleştirmelidir. O’na yapılan hücumlar, eski Feyzioğlu ile yeni Feyzioğlu arasındaki farkı kabul etmeyenlerdir. Sayın Feyzioğlu bu görüşlere de saygı duyarak hareket etmelidir. Düşüncelere saygılı olmak durumundayız. Fikir ve düşünce özgürlüğünü savunanların buna fazlaca riayet etmeleri gerekmez mi? Tekraren ifade etmek istiyorum: Görüşlerinden ve tutumundan dolayı sayın Feyzioğlu’na yapılan haksız yaklaşımları ve hakaretleri kabul edemiyorum. O da kendisiyle yüzleşmeli, karşıtlarını ikna edebilecek sözler söylemeli. Açıkça!