İSTANBUL - Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye'nin her yerinde arabuluculuğu tanıtmaya gücümüz var. Vatandaşımıza arabuluculuğun doğru, barışçıl bir çözüm olduğunu anlatmaya gücümüz ve inandırıcılık yetimiz var. Bunu arabuluculuk müessesinin arkasına koymaya da kararlılığımız var. Ancak arabuluculuğun özelleştiriliyor olduğu veya yargının arabuluculuk eliyle özelleştiriliyor olduğu iddialarını karşılayabilmek için sistemin bu şekilde kalması ve hukukçuların arabuluculuk yapması fevkalede önemli" dedi.

Feyzioğlu, Yargıtay, Adalet Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından düzenlenen "Uluslararası Arabuluculuk Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, Türk toplumunun artık toplumsal barış istediğini söyledi.

Günlük her türlü siyasi kaygının dışında ve ötesinde toplumun, anlamsız kutuplaşmalar ve çekişmeler yerine çözümler istediğini ifade eden Feyzioğlu, arabuluculuğa bakışlarının da toplumsal barışa katkı sunacak şekilde olduğunu bildirdi.

Feyzioğlu, arabuluculuğa, mahkemelerin ve Yargıtay'ın iş yükünü azaltılacak mucize formül olarak yaklaşılmasının çözüm yerine daha fazla sorun üreteceğini öne sürerek, yargının başa çıkılması imkansız hale gelmiş iş yükü sebebiyle adalette toplam bir kalite sorunu yaşadıklarını ifade etti.

"BUGÜNE KADAR TAM 3 BİN 500 ARABULUCU YETİŞTİRDİK"

Arabuluculuğa, ilgili herkesi tereddütsüz kucaklaştıracak, barıştıracak bir formül diye yaklaşıldığında hem güvenin test edileceğini hem de çok daha yaygın uygulanmasının mümkün olacağını ifade eden Feyzioğlu, "TBB olarak bugüne kadar tam 3 bin 500 arabulucu yetiştirdik. Halihazırda arabuluculuk siciline kayıtlı sayısından daha fazla arabuluculuk eğitimini vermiş durumdayız. Bu, bizim bu müesseseyi ciddiye aldığımızın ve bütün gücümüzle katkı sunduğumuzun en açık kanıtıdır."

TBB'nin arabuluculuk üst kurulunda 3 temsilciyle temsil edildiğini, bunun kanun koyucunun isabetli bir tercihi olduğunu dile getiren Feyzioğlu, arabuluculuk sınav kurumunda da temsil edildiklerini, bu sayede bu mülakatlarda bugüne kadar bir tek şaibenin çıkmadığını dile getirdi.

"ZORUNLU ARABULUCULUĞUN TÜRKİYE'DE GETİRİLMEK İSTENDİĞİNİ BİLİYORUZ"

Bunun el ele verildiğinde toplumsal kutuplaşmanın önlenebileceğinin ispatı olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, avukatlar, barolar ve Barolar Birliği olarak yapıcı eleştirici ve önerileriyle sistemin düzelmesini sağlamaya hazır olduklarını anlattı.

Metin Feyzioğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Zorunlu arabuluculuğun Türkiye'de getirilmek istendiğini biliyoruz. Bu konuya bizim temkinle yaklaştığımızı da bilmenizi arzu ediyorum. Çünkü çıkış noktası olarak toplumsal barış dediğimiz arabuluculukta, zorunluluğun bağdaşmasında sıkıntı görüyoruz. Onun yerine arabuluculuğun yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi noktasında el ele vererek, daha sağlıklı çözümler üretebileceğimiz kanaatindeyiz."

"Bugünkü sistemde arabulucuya giden vatandaşın, ilgili arabulucuyla yaptığı bir anlaşmadan sonra, o arabulucunun kendisine müracaat eden kişi adına uyuşmazlığın karşı tarafını arıyor olması" diyen Feyzioğlu, böyle bir durumda barıştırılmak üzere kendisine ulaşılan kişinin, arabulucuya güvenmesinde büyük sıkıntının olduğunu anlattı.

Bu konuda  basit bir önerilenin olduğunu belirten Feyzioğlu, şunları kaydetti:

"Halihazırda devlet dışında Türkiye'nin her ilçesinde örgütlü belki de tek yapıyız. Her ilçede barolarımızın temsilcileri var. Bugün her karakolda bir telefonla baroya ulaşıldığında o karakola avukat gönderecek ve üstelik baro başkanının takdiri dışında otomatik, el değmeden, bilgisayar sistemiyle belirlenen avukat tayini edecek alt yapıya sadece biz sahibiz. Bizim size teklifimiz; bu altyapıyı olduğu gibi arabuluculuk sisteminin hizmetine sunmak.

Türkiye'nin her yerinde arabuluculuğu tanıtmaya gücümüz var. Vatandaşımıza arabuluculuğun doğru, barışçıl bir çözüm olduğunu anlatmaya gücümüz ve inandırıcılık yetimiz var. Bunu arabuluculuk müessesinin arkasına koymaya da kararlılığımız var. Ancak arabuluculuğun özelleştiriliyor olduğu veya yargının arabuluculuk eliyle özelleştiriliyor olduğu iddialarını karşılayabilmek için sistemin bu şekilde kalması ve hukukçuların arabuluculuk yapması fevkalede önemli."

"ARABULUCULUK EĞİTİMİNİN YÜZDE 50'SİNDEN FAZLASINI TEK BAŞINA VERİYORUZ"

Arabuluculukla ilgili toplumdaki bazı kesimlerin kaygısının "Yargı özelleştiriliyor" şeklinde olduğunu dile getiren Feyzioğlu, güvensizlikleri bertaraf etmenin arabuluculuğun yerleşmesi için zorunlu olduğunu anlattı.

" İYİ İŞLEYEN BİR HUKUK SİSTEMİ OLURSA TOPLUMDA GÜVEN DUYGUSU DA ARTAR"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da arabuluculuk sistemini desteklediklerini belirterek, "Biz de işverenlerimiz bu sisteme yönlendireceğiz. Bunun için adalarımızda Tahkim ve Arabuluculuk Merkezleri açmaya başladık. İnşallah 400 bine yakın bireysel iş uyuşmazlığı, işe iade davaları önce arabulucuya, eğer çözülmezse sonra dava yoluna gidecek" dedi.

Hukuk sisteminin ekonominin de direği olduğunu, hukukun güven anlamına geldiğini, güven olursa, reel sektörün önünü görüp, daha kolay risk alarak, yatırım ve üretim yapacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, hukukun en iyi şekilde işlemesini istediklerini vurguladı.

Hisarcıklıoğlu, "Zira iyi işleyen bir hukuk sistemi olursa, toplumda güven duygusu da artar. Kişilere ve kurumlarda güven varsa, ekonomi daha iyi ve adil işler. Güvenin olmadığı bir ülkedeyse, ne yaparsanız yapın, büyüme de istikrar da kalıcı olmuyor. Dolayısıyla su ve ekmek nasıl bir ihtiyaçsa, hukuk da aynen öyle bir ihtiyaç. Yani hukuk ekmektir." diye konuştu.

Türkiye'nin yüksek gelirli bir ülke seviyesine çıkması için hukuk devleti yapısının güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Türk özel sektörü olarak, yargı sistemini güçlendirecek, fiziki kapasitesini iyileştirecek, yargı mensuplarının özlük haklarını artıracak her düzenlemeyi desteklediklerini söyledi.

Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Zira mahkemelerimiz, hakimlerimiz, her gün artan büyük bir iş yükü ile karşı karşıya. Yargıdaki en önemli sorun iş yükü. Çünkü davaların görülme sürelerini uzatıyor. Öte yandan dava incelemelerinde kalite düşüyor. Vatandaşın adalete erişimini zorlaştırıyor. Bu durum, adaletin zamanında ve doğru tecelli etmesine de büyük bir engel oluşturup, insanların adalet sistemine olan güvenini de olumsuz etkiliyor. Avrupa ülkelerinde bir hakim yılda ortalama 200 dosyaya bakıyor.Ülkemizdeki bir hakim yılda ortalama 800 dosyaya bakmak durumunda. Mahkemelere her sene 6 milyondan fazla dosya geliyor. Bunların ancak üçte ikisi o sene karara bağlanıyor. 2 milyon dosya ertesi seneye kalıyor."

Hisarcıklıoğlu, iş davalarının mahkemeye gelişiyle, karar verilmesi arasında geçen sürenin son 5 yılda 200 günden 450 güne çıktığını belirterek, "Bazı mahkemeler duruşma tarihlerini 6 ay sonrasına bırakıyor. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre ticaret mahkemelerinde bir dava ortalama 231 gün, iş mahkemelerinde 417 gün, Fikri ve Sinai Haklarda ise 377 gün sürüyor. Bu kadar uzun süren yargılamadan da herkes zarar görüyor." değerlendirmesinde bulundu.

-"Arabuluculuğu adalete hızlı erişimin adı olarak kabul ediyoruz"

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, belli bir tutarın altındaki ticari davalarda tahkimi ve bireysel davalarda arabuluculuk sistemini zorunlu hale getirmeleri gerektiğini belirterek, iş davalarında uyuşmazlık olması durumunda, hemen mahkemeye gidilmesi yerine burada çözüm aranması gerektiğini vurguladı.

Yargıya gitmeden uyuşmazlıkların çözümünü sağlayan yeni mekanizmalara ihtiyaç olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, "İşte bu noktada "Arabuluculuk" son derece büyük önem arz ediyor. Arabuluculuğu, adalete hızlı erişimin adı olarak kabul ediyoruz. İşçi ve iş veren arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde, iş adamlarının arasındaki alacak verecek davalarında bu mekanizmanın kullanılmasıyla süreçler kısalacak. Mahkemelerimizin iş yükleri azalacak. Böylelikle on binlerce dosya önce arabulucuların marifetiyle çözümlenmeye çalışılacak. Eğer çözülemezse mahkeme yoluna gidilecek." diye konuştu.

Bu sistemin yaygınlaştırılması gerektiğini, iş verenleri bu sisteme yönlendireceklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, "Bunun için adalarımızda Tahkim ve Arabuluculuk Merkezleri açmaya başladık. İnşallah 400 bine yakın bireysel iş uyuşmazlığı, işe iade davaları önce arabulucuya, eğer çözülmezse sonra dava yoluna gidecek. Bu konuda yapılan çalışmaları çok önemli buluyor ve destekliyoruz. Arabuluculuk sistemini oturtmak için, İtalya gibi zorunlu olması da dahil tüm tedbirleri de mutlaka düşünmeliyiz" şeklinde konuştu.