Temas Emzirme ve Anne Sütü Gönüllüleri Derneği Başkanı Melek Kılıç, bebeklerin anne sütü ile beslenmesinin önemine işaret ederek, Türkiye’de her 10 bebekten sadece birinin altı aydan fazla anne sütüyle beslendiğini söyledi. Anne sütünün yerini hiçbir gıdanın almadığını vurgulayan Kılıç, bu durumun nedenleri arasında ilk sırayı formül mamaların aldığını, söz konusu gıdaların ise anne sütü kadar faydalı olmadığını söyledi

SULTAN YAVUZ - Ankara merkezli Temas Emzirme ve Anne Sütü Gönüllüleri Derneği, bebeklerin formül gıdalar yerine anne sütüyle beslenmesi konusunda bilgilendirici çalışmalar yaparak, anne sütünün önemini vurguluyor. 2014 yılında kurulan derneğin Başkanı Melek Kılıç, aynı zamanda Bakanlık’ta “Bebek Dostu Hastaneler” programını da yürütüyor. Kılıç, özellikle topluma ulaşma çabaları aşamasında sivil toplum örgütü gücünü oluşturmak için söz konusu derneği kurduklarını belirtti. Kılıç, derneği kurarlarken Hacettepe Üniversitesi’nin nüfus araştırma belgelerini baz aldıklarını ve beş yılda bir yapılan bu araştırmanın çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğunu söyledi. Araştırmada, 2008 yılında Türkiye’nin, bebeklerin ilk altı ayında yüzde 40 emzirme oranıyla dünya ortalamasının üstünde olduğunu, ancak 2013 yılında oranın yüzde 30’lara düştüğünü vurguladı. Kılıç bu durumun başlıca nedeninin ise “mama kodu” denilen ve mamaların pazarlanmasına dair uluslararası yasanın Türkiye’deki mevzuatta tam olarak yer almaması olduğunu belirtti. Türkiye’nin de imzacı olduğu bu anlaşmanın, Tarım Orman Bakanlığı uhdesinde olduğunu kaydeden Kılıç, söz konusu yasayı şöyle anlattı: “Mama kodu yasası, 36 aya kadar olan ‘formül besin’ denilen bebek besinlerinin reklamını yapmayın, ailelere pazarlamayın, eğer bebeğin hakikaten ihtiyacı varsa, ihtiyaca binaen hekim yazsın, sağlık personeli önersin’ der. Eğer anne sütü yetersiz gelirse ya da annenin aldığı ilaçlar nedeniyle bir süre emziremezse bu mamalar alınmalı ancak kullanma mecburiyeti sona erdiğinde anne sütüne dönülmeli. Ne yazık ki bu tebliğlerle ilgili ülkemizdeki yasaklarımız 36 ay değil, ilk altı aya kadar… Altı aydan sonraki besinlerin reklamlarını sıkça görüyoruz. Anneler için çeldirici reklamlar yapılıyor, örneğin mavi hareler bebeklerin etrafını sarıyor. Anneler de ‘Benim sütüm bebeğimi korumuyor, bu gıda koruyacak’ sanıyor ve onu ilaç gibi düşünüyor. Anneler, komşusunun çok tombul bebeğini gördüğünde, kendi bebeklerinin de öyle olmasını istiyor ama biz onlara obez diyoruz. Bu formülle beslenen bebeklerde karşımıza çıkan en büyük sorun obezite, bebeklerin aşırı kilolu olması, ne yazık ki ileri yaşlarda da devam ediyor. Emzirme oranımızın düşme nedeninde ilk sırada tebliğlerimizin bu formüllerin pazarlanmasına dair çok yeterli olmaması geliyor.” Eğitimli kadınlar daha fazla emziriyor Kılıç, dünyanın en büyük ticari sektörü arasında olan mama sektörünün, ürünlerini satarken daha etik davranmaları gerektiğine dikkat çekerek, annelerin emzirmesinin önündeki bir diğer soruna da şöyle işaret etti: “Anneler eğer hastanelerde emzirme danışmanı bulamazlarsa doğru yönlendirilemiyorlar. Anne sütünün önemini ve neden emzirmeleri gerektiğini anlatacak kişilere ihtiyaç var. “Bebek Dostu Hastane” uygulamalarımız var ancak bu hastanelerin bazıları zamanla uygulamalarını devam ettiremez hâle geliyorlar. Personel azlığı ya da danışmanın aynı zamanda başka görevlerinin de olması bir dezavantaj. Çünkü danışmanlık zaman alan, anneye vakit ayırmak gereken bir iş...” Kılıç, emzirmenin Türkiye’de geleneksel olduğunu, annelerin yüzde 95’inin en az bir kere emzirdiğini ifade ederek, emzirmenin istenen bir olgu olduğunu ancak bu durumun sekteye uğradığını savundu. Eskiden kalabalık aile içinde kadınların birbirlerini görerek, akran eğitimi verdiklerini ancak günümüzde kadınların değişen koşullar nedeniyle yalnızlaştıklarını belirtti. Daha önceki araştırmalarda kırdaki kadınların daha çok emzirdiğinin ortaya konduğunu kaydeden Kılıç, günümüzde eğitimli kadınların daha fazla emzirme taraftarı olduğunu söyledi. “Bebek, mamanın tadına alışınca, anne sütüne tekrar dönmesi çok zor” Kılıç, formül mamaların 1860’lı yıllarda üretilmeye başladığını ve bu ticari ürünü satmak için firmaların önce az gelişmiş ülkelere bağış yaptığını, daha sonra da bu mamaya alışan bebeklerin süte dönmesi çok zor olduğu için pazarlamasının yapıldığını belirtti. Kılıç, “Bebek bir kere biberona alışınca, mamanın tadını alınca anne sütüne tekrar alışamıyor. Oysa anne memesinden emmek, bebeğin çene kasını geliştirir, konuşmasını dâhi etkiler. Anne sütü alanlar daha çabuk konuşurlar” dedi. Kılıç, 1981’de “mama kodu” yasasının Dünya Sağlık Örgütü toplantısında gündeme alındığını ve örgütün “Eğer bebekleri anne sütüyle beslersek yılda bir milyondan fazla çocuğu kurtarabiliriz” dediğini aktardı. “Bebek Dostu Hastane” uygulamasında Türkiye’nin iyi bir noktada olduğunu ancak sürdürebilme konusunda sıkıntı yaşandığını ifade eden Kılıç, “Biz sadece meslek örgütü olmak istemedik. Lider annelik hareketini oluşturmak istedik. Kuzey Avrupa’da uygulanan lider annelikte, toplumda sevilen ve eğitimli kadınlara emzirme eğitimi veriliyor ve halkla bir araya getiriliyorlar. Biz de bunu yapmak istiyoruz ama önce sağlık personeli oluşturmamız lazım” dedi. Emziren anneler doğum sonrası depresyondan daha az etkileniyor Anne sütünün hem anneye hem bebeğe hem de topluma faydası olduğunu savunan Kılıç, anne sütünün bebekleri hastalıklardan koruduğunu, anne sütünden alınan faydanın başka hiçbir besinden alınmayacağını ve formül gıdaları sadece ihtiyaç anında almak gerektiğini dile getirdi. Anne sütünde kanserden koruyucu maddenin bulunduğunu, tansiyon, şeker hastalığı ve astım gibi hastalıklara çare olduğunu kaydeden Kılıç, emzirmenin aynı zamanda anne ve bebek arasında bir bağlanma sağladığını vurguladı. Kılıç şunları söyledi: “Bebek, anne kucağında büyür. Ne kadar uzun kalırsa, o kadar mutlu, huzurlu ve güven dolu büyür. Emzirmek çocuğun ruhunu da doyururken, zekâsını da artırır. Anne ise meme kanseri, rahim kanseri gibi hastalıklara daha az yakalanarak, doğum sonrası depresyondan kurtulur. Ruhsal olarak daha huzurlu olur. Bunun yanı sıra anne sütü bedavadır, anne sütü alan çocukların hastaneye yatışlarında ise yüzde 72’lik azalma sağlar. Bir kilo mama için tonlarca su harcanıyor. Hazırı ve daha muhteşemi varken, biz para harcıyoruz. Bebeklerin emzirilmesine ülkenin de dünyanın da her açıdan ihtiyacı var. Anne sütü alan sağlıklı bireyler gelecekte bizi yönetecekler ve bizim sağlıklı bir topluma ihtiyacımız var. On bebekten sadece birinin altı aydan fazla beslenmesi, kötü bir rakam. Bunu anlatmalı ve farkındalık yaratmalıyız. STK’ların, Bakanlığın, devletin, medyanın bu konuda işbirliği yapması gerekiyor.”
Editör: TE Bilisim