Rahmetli Turgut Özal, fukaralar için fon kurmuştu. Fon’un resmi adı “Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu” idi. Basınımız onu “fak-fuk-fon” diye alaya alınca adı öyle yerleşti. Bunlar da fukarayı fon yapıyorlar. Önce makarnaya, bulgura fon yaptılar. O fondan oy devşirdiler, Sonra da Mübarek Ramazan ayında fukaranın kendisini fon yaptılar. Bir yandan yoksul evlerine koliler gönderiyorlar, diğer yandan iftar yemekleri ve ev ziyaretleri ile siyasi propaganda yapıyorlar. Bir televizyon kanalında gözüm ilişti. Gaziantep’in bayan belediye başkanı kolunda yemek sepetiyle bir eve iftar ziyaretinde bulunuyor. Yanında kameralar, Taktı mutfak önlüğünü, servisi de kendisi yaptı. “Çat kapı ziyaret” denildi ama resmen haberli ve programlı bir ziyaret olduğu her halinden belli. Ev sahibi misafirini buyur ederken hayret ifadesi bile göstermiyor. Belli ki, misafirin kim olduğu ve nasıl geleceği önceden haber verilmiş. Kurgu tamam da, Yöntem yanlış. Hep İslâm’ı referans alıyorlar ya; biz de İslâm’ın “fukaraya yardım” kuralından gidelim: Bunun adına “infak” denir. Dinimiz yardım yaparken, yardım yapılan kişiyi teşhir etmemeyi, incitmemeyi aslî şart olarak ortaya koymuştur. Bunu da şu cümle ile kurala bağlamıştır: “Sağ elin verdiğini, sağ el bilmeyecek ve görmeyecek.” Bunların yardım tarzı değişik. Sağ el de görecek, sol el de. Mümkünse Türkiye’nin tamamı görecek. Nitekim öyle oluyor. Belediyelerin iftar yemekleri, çat kapı gidilen evler, yardım kolileri hep kamera eşliğinde. Ve bunlar İslâm adına yapılıyor. Binali bey de kalkmış “Allah bile bizden yana diyor.” Tamam da, Allah’ı ne zaman, nasıl yanınıza aldınız; işte bunu anlayamıyoruz.