Başakşehir'in 23 yaşındaki Ganalı oyuncusu Attamah, 2013'te U20 Dünya Kupası'nda Türkiye ile tanıştı ve bronz madalyayı boynuna taktı. Ertesi yıldan itibaren Adana Demirspor formasıyla izlediğimiz genç oyuncu bir istikrar abidesine dönüşünce Süper Lig'in kapısından Başakşehir formasıyla girdi. Futbolcu olabilmek için baba evinden ayrılan, kariyerinin kırılma noktalarında tırnaklarıyla futbol topuna tutunan "joker", hikâyesini anlattı Futbol için tahsilini bile geride bırakan Ganalı futbolcu, neden Medipol Başakşehir’i tercih attığını açıkladı. 22 Mayıs 1994 tarihinde Gana'nın Başkenti Akra'da doğdun. Nasıl bir çocukluk geçirdin? -Akra yakınlarındaki Tema'nın sokaklarında ufak çocuklarla futbol oynayarak büyüdüm. Futbol benim için o kadar öne çıkmıştı ki, annem yemeğe çağırdığı zaman bile "Ben yemeyeceğim" deyip gece yarılarına kadar futbol oynardım. İştahım sadece futboldu. Zor bir hayat mı vardı; yoksa nispeten daha mı kolaydı? -Baktığınız zaman bizim Ganalı eski futbolcular, yeni futbolcular, aktörler, aktrislerin hepsi Akra'da yaşıyor. Akra öyle çok da azımsanacak bir şehir değil. Bu sebepten dolayı Akra'da doğduğum ve büyüdüğüm için çok da sıkıntı yaşamadım açıkçası. Çünkü Akra yaşanabilecek güzel bir şehir. Aileni tanıyabilir miyiz? -Beş kardeşiz. Üç kız, bir erkek kardeşim var. Annem de babam da Akra'da yaşıyor. Ailende senden başka sporla ilgilenen birileri var mı? -Erkek kardeşim de futbol oynuyor. Şu an 19 yaşında. Akra'ya çok yakın bir yerleşim yeri olan Tema'da oynuyor. Gana'daki futbol günlerini anlatır mısın? -Aslında beni keşfeden kimse olmadı. Daha önce de söylediğim gibi biz sokaklarda futbolu keyif almak için oynadık. Tema'da da bizim genç takımımız vardı. Her idmana giderdim ama maçlara gitmezdim. Çünkü çok da ciddiye almıyordum futbolu. Futbola olan sevgim yüzünden gidiyordum. İnsanlar beni izlesin diye futbol oynamak istemiyordum o dönem… Keyif almak için oynuyordum. Beni keşfeden birisi olmadı. Cumartesi ve Pazar günleri kendi aramızda yaptığımız maçlar oluyordu. O maçlardan birisinde birisi beni gördü ve "Bu takımda lisansın tasdik edilmiş. Bu takımın oyuncususun, öyleyse neden oynamıyorsun?" diye sordu. O zaman kafamda bir kıvılcım çaktı ve kendi kendime, "Evet, neden ben bu takımın oyuncusu olmuyorum" dedim. Bu şekilde karar verdim. İlk defa oynadığımız o maçta birisi gelip bana futbolcu olmam gerektiğini hatırlattı. O günden sonra futbola tırnaklarımla tutundum. Hayatla ilgili ne gibi planların vardı? -Üzerimde biraz baskı vardı. Çünkü babam okulu bitirdikten sonra iyi bir işte çalışmamı istiyordu. Dişe dokunur bir iş yapmamı istiyordu. Bana sürekli, "Futbol oynayan çok insan var Gana'da. Ama birçoğu hiçbir şeyi başaramadı. Çok iyi para kazanamıyorlar. Senin de sonun onlar gibi olmasın. Elle tutulur bir iş yap. Futbol da neymiş?" diyordu. Bunlar istemediğim ve bana ters gelen şeylerdi. Ben de bunun neticesinde futbola devam etmek istediğim için, sonuna kadar gitmek istediğim için babamın evinden ayrılıp kendi başıma yaşayacağım ve kariyerimi sürdürebileceğim bir yol seçtim. Transfer hikâyeni anlatır mısın? -Samsunspor ile iki kez görüştüm. Türkiye'de şöyle bir sistem var. Futbolun içerisinde olan insanlar bunu bilir. Böyle turnuvalarda ön plana çıkarsanız peşinizden bir çok menajer koşmaya başlar. Benim durumum da böyle oldu. Birçok kişi beni kulüplere söylemeye çalıştı. Benden habersiz birçok kişi kulüplerle irtibata da geçti. Samsunspor ile ilk görüşmemde de bir yanlış anlaşılma oldu. Menajerler arasında bir sıkıntı çıktı. Ben buraya kadar geldim. Samsunspor ile anlaşamadan geri döndüm. Bir sene daha Gana'da oynamam gerekti. İkinci sefer Samsunspor ile tekrar görüştüğümde bu sefer verdikleri teklif bana az geldi. Menajerim kendilerine daha iyi bir teklif vermeleri için süre tanıdı. Onlar da bu süre içinde gerekli cevabı vermeyince menajerim bir yandan Adana Demirspor ile görüşmeye başladı. Adana Demirspor'un da benim oynadığım pozisyonda eksiği vardı. Talihim yaver gitti. Adana Demirspor da beni istedi. Adana Demirspor maceram böyle başladı. Ama iki kez Samsunspor'un kapısından döndüm. Medipol Başakşehir ile sözleşme imzaladın. Transfer hikâyeni anlatır mısın? -Geçen yıl Süper Lig'e yükselme şansımızı Alanyaspor karşısında penaltılarda kaybettik. Benim de o dönem Adana Demirspor ile kontratım bitmişti. Kulüp aramak menajerimin işi. Ben de saha içinde yaptığım işten sorumluyum. O zamana kadar basında haberler çıktı. Trabzonspor'a 5 yıllık imza attığım yazıldı. Gençlerbirliği, Bursaspor gibi takımların bana talip olduğu iddia edildi. Bunlardan birisi Başakşehir değildi açıkçası. Ben de Gana'ya gitmeden bu işi çözmek istiyordum. Menajerim bana, "Bir-iki hafta Türkiye'de kalman gerekebilir" dedi. Türkiye'de bekledim. Gençlerbirliği'nin bir teklifi vardı. Menajerim bir gün beni aradı ve "Uçak biletini alıyorum, İstanbul'a geliyorsun. Senin için İstanbul'da çok güzel bir kulüp buldum. Kendini evinde hissedebileceğin bir yer" dedi. Başakşehir ile görüştüm ve anlaştım. İlk başta kafamda yoktu ama sonra bana en ciddi şekilde yaklaşınca teklifi kabul ettim ve Başakşehir'e geldim. TFF 1. Lig'den sonra Süper Lig seviyesi seni zorluyor mu? -Süper Lig'le TFF 1. Lig arasında çok fark var. Süper Lig'de her şey daha üst seviyede. Taktik çok ön plana çıkıyor. TFF 1. Lig'de açıkçası çok fazla taktik yok. Hakkını yemek istemem kimsenin. Hocalar orada da analiz yapıyor ve önem veriyor. Ama mesela benim burada gördüğüm fark şudur. Her hafta için farklı planlarımız var. Bunlar bize öğretiliyor. İyice kafamıza kazınıyor. İdmanlarımızı buna göre şekillendiriyoruz. Süper Lig ile TFF 1. Lig arasındaki farkı belirleyen bence bu taktiksel anlayış. Taktiksel anlayış Süper Lig'de çok daha fazla, TFF 1. Lig'de ise yok denecek kadar az. Yıldız futbolculardan neler öğreniyorsun? -Ben aslında iyi bir gözlemciyimdir. Takımımızda çok önemli isimler var. Bir çırpıda söylemek gerekirse Emre Belözoğlu, Adebayor, Mossoro, Doka, Visca gibi oyuncularla oynamak bir ayrıcalık. Hem oyunumu oynamaya çalışıyorum hem de her birinden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum ki futbolum gelişebilsin. Futbolum ancak bu şekilde gelişebilir. Çünkü halen genç bir oyuncuyum. Bu oyuncularla oynadığım için şanslıyım. Bana ancak hatalarım söylendiği zaman ben bunun üzerine koyabilirim ve daha iyi hale gelebilirim. Çok şanslıyım bu oyuncularla oynadığım için… Sence 2018 Dünya Kupası'nda Gana'yı görebilecek miyiz? -Futbolda her şey mümkün. Her şey bir anda değişebilir. Bulunduğumuz pozisyonu değiştirmek bizim elimizde. Dünya Kupaları tarihine baktığımız zaman Afrika takımları olarak kendimize bir yer bulduk. Bence "Acaba gidebilir miyiz, olur mu, yapabilir miyiz?" deyip enerjimizi buraya harcayacağımıza, "Evet, bu kupaya gideceğiz" demeliyiz ve tüm gücümüzü buna harcamalıyız. A Millî Takım'ın geniş kadrosuna çağrıldım ama Afrika Kupası'na gidemedim. Millî Takımımızı nasıl buluyorsun? -Türk Millî Takımı çok iyi oyunculara sahip. İyi takımlarda oynayan futbolcular var. En son Avrupa Şampiyonası'nda izlemiştim. Millî Takım'ın şanssızlığı oldu. Bir üst tura çıkamaması bence büyük şanssızlıktı. Ama iyi bir takım ve iyi oyuncuları var. Hangi ligler ya da takımlarda forma giymek istersin? -Benim hayalim bir gün Premier Lig'de oynamak. Hangi oyuncuya sorarsanız sorun size bu cevabı verecektir. Ama biliyorum ki şu an Premier Lig'in yolu buradan geçiyor. Başakşehir'de iyi oynamam, üst düzey performans göstermem gerekir ki, bir İngiliz kulübüne transferim gerçekleşsin. Benim önceliğim Başakşehir. Buradaki hedefleri gerçekleştirmem gerekir ki ileride bir Premier Lig kulübüne gidebileyim. Orta sahada forma giyiyorsun. Pozisyonunda örnek aldığın oyuncular kimler? -Leicester City'de forma giyen Ganalı Daniel Amartey'i kendime örnek alıyorum. Çünkü baktığınız zaman ben joker pozisyonunda oynayan bir futbolcuyum. İhtiyaç duyulan pozisyonlarda forma giyebiliyorum. Daniel Amartey de ön liberoda oynayabiliyor, stoperde oynayabiliyor, sağ bekte forma giyebiliyor, takımın nerede ihtiyacı varsa orada oluyor. Ben de kendime onu örnek alıyorum. Abdullah Avcı çok deneyimli bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var? -Çok iyi bir ilişkimiz var. Baba-oğul gibiyiz diyebilirim. Sadece bana değil, herkese karşı yaklaşımı böyle hocanın. Öyle bir ilişkimiz var. Benim transferimi isteyen kendisiydi zaten. İstanbul'da nasıl bir sosyal hayatın var? -Adana'dan sonra hayatımda değişen çok fazla bir şey olmadı. Çünkü ben evcimen bir insanım. Evden tesise, tesisten eve gidiyorum. O yüzden değişen tek şey şehir oldu. Yaşam tarzımda çok bir şey değişmedi. Şöyle bir gerçek var. Adana'da dışarı çıktığınız zaman sizi kesinlikle rahat bırakmıyorlar. Adana'da yaşayan taraftarlar takımlarını ve şehirlerini çok seviyor. Yarım saatliğine bile dışarı çıksanız, en az iki saat kalabiliyorsunuz. Çünkü önünüzü kesiyorlar, herkes konuşuyor ve bir şey söylüyor. İstanbul'da rahat rahat yürüyebiliyorum ama Adana'da asla böyle rahat yürüyemiyorum. Peki, o zaman şalgam ve kebap diyelim… Bize ne söylersin? -Hem kebabı hem şalgamı çok seviyorum. Takım arkadaşlarımla sürekli dışarı çıkar ve kebap yer, şalgam içeriz. Adana'da bir arkadaşım daha var, o da beni sürekli kebap yemeye götürürdü. (Tam Saha dergisine teşekkür ederiz)