İş bilmeyen yöneticiler, Bankamatik antrenörler, kulüp amigosu gibi davranan yazarlar ile yorumcular, yanlış kulüp yapıları tümüyle değişmediği sürece Türk futbolunun gelişimi mümkün görünmüyor

CÜNEYT MEMİŞOĞLU -  Ey, futbola olan ilgisini bilgi olarak değerlendiren “yönetici” kardeşim. Oyuncusunu satabilmek uğruna, yönetici kapılarında yatan, takla atan, “menajer” arkadaşım. Oynamayı beceremediği futbolu, yönetmeye talip olan “antrenör” kardeşim. Ete, süte dokunmadan yazan, doğrulardan kaçan “yazar” arkadaşım. Televizyon ekranlarında futbol yorumu yerine kulüp amigoluğu yapan “eski futbolcu” kardeşim. Ve, futbolun sadece kazanmak için oynanan bir oyun olduğunu düşünen “taraftar” arkadaşım. Futbolumuzu el birliği ile ne hale getirdiğinizi gördünüz mü? * * * Yukarıda okuduğunuz yazı, Türk futbolunun Avrupa’da küme düştüğü gün yazılmış bir yazı değil. 23 Ocak 2014 tarihinde kaleme aldığım bir yazı.. O günden bugüne değişen ne var? Hiçbir şey.. Daha da kötüye gitmişiz. Yönetici kadrolarımızın eksikliği kadar, “eğitici antrenör” kadrolarının yetersizliği, yarışmacı antrenörlerinin de bolluğu var. Futbol Federasyonunun eğitim kadrolarındaki antrenörlere bir bakın. Büyük çoğunluğu, 4 büyük takımımızda forma giymiş, antrenörlük hayatlarında başarısız olmuş, torpille federasyona girmiş, eğitime katkı verememiş ve maalesef “BANKAMATİK ANTRENÖRLER” olarak oraya çakılmış, kadrolaşmış kişiler. Yöneticilerde onlardan farklı değil. Kulüplerimiz ise, başlı başına rezalet. Birkaçı dışındakiler, asgari ücretli, yetersiz antrenör kadrolarından mucize bekliyorlar. Her şey yetersiz, karmakarışık ve tam bir kaos. Böyle olunca tablonun başarılı olması beklenebilir mi? Ben, kendi adıma “ne yapmalıyız” diye düşünüyorum da, bana göre tek yol, sil baştan, yeni bir “FUTBOL ANAYASASI” hazırlamak.. O bile başarılı olmayabilir. Eğer bugünkü başarısızlar, orada kalacaklarsa…(!)