Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında “Araştırmacı Gazeteciliğin Dünü - Bugünü” başlıklı online söyleşi gerçekleştirildi

NAZ AKMAN/ANKARA Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında gerçekleştirilen online söyleşilerin bu haftaki konuğu gazeteciler Burcu Karakaş, Hale Gönültaş ve Hazal Ocak oldu. “Araştırmacı Gazeteciliğin Dünü - Bugünü” başlıklı online söyleşide, Gazeteciler Cemiyeti’nin Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı (BIRN) ile ortak verdiği AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri’nin 2019 ve 2020 yıllarındaki sahipleri olan üç gazeteci, Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin durumunu M4D Proje Direktörü Yusuf Kanlı’nın moderasyonuyla tartıştı. [caption id="attachment_197838" align="alignright" width="330"] M4D Proje Direktörü Yusuf Kanlı[/caption] Söyleşinin katılımcıları olan üç gazetecinin 2019 ve 2020 yıllarındaki AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri’nin sahipleri olduğunu hatırlatan Kanlı, “Konuklarımızdan Burcu Karakaş, ‘Türkiye’de Kürtaj Hizmeti: Fiilen Yasak’ başlıklı haberiyle ödüle değer görülmüştü. Diğer konuğumuz Hale Gönültaş, ‘Ezidi Hadiya’nın Hukuk Mücadelesi’ ile yarışmaya katılmıştı. Gönültaş’ın haberi müthiş bir insanlık dramıydı, sıkıntılı bir dönemden geçen ailenin dramını kaleme almıştı ve ödül verildikten kısa süre sonra aile fertleri kavuşmuştu. Son olarak yarışmada birincilik ödülünü alan Hazal Ocak da Türkiye’de yerel seçimin kaderini belirleyen haberlerden birine imza attı. İstanbul’daki büyük ant vurgununu haberlerinde cesurca yazabilmiş bir meslektaşımız. Ocak, ‘Emsalsiz İhanet’ başlıklı haberinde İstanbul’daki 76 mega projede, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bakanlıklar tarafından imar planları değiştirilerek, şirketler lehine yaratılan ve toplamda 240 milyar 234 milyon lira haksız kazanç elde edilen imar usulsüzlüklerini belgelerle ortaya çıkarmıştı. Gazetecilerin soru sormaya bile çekindiği böylesi bir dönemde cesur haberlere imza atılması bizler için gurur verici, takdir ediyoruz” dedi.   [caption id="attachment_197839" align="alignright" width="333"] Hazal Ocak[/caption]  Ocak, “Her şeye rağmen mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz” Kanlı’nın araştırmacı habercilik konusundaki sorusuna “Emsalsiz İhanet” başlıklı haberin sürecini anlatarak yanıt veren Ocak, yaptığı haberler nedeniyle hakkında altı dava açıldığını ifade etti. Ocak, araştırmacı habercilik konusunda, “Gazeteci olmak çocukluk hayalimdi. Araştırmacı gazetecilik ise sonradan önüme koyduğum bir hedefti. Mesleğe gece muhabiri olarak başlamıştım. Gazetecilik mesleğini icra ederken kent ve çevre haberleri kon usunda uzmanlaştım. Ödül aldığım haberi nasıl yaptım? Öncelikle elime bir dosya ulaştı, tabi her zaman elinize böyle dosya ulaşamayabilir. Bu dosya dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’un kaderini tabloya döküyordu. TOKİ uzmanları özel bir dosya hazırlamıştı ve bu kamuoyuna sunulmamıştı. Dosyada hepimizin gördüğü ancak yasalmış gibi düşündüğü oysa yasal olmayan şeylerin nasıl kılıfına uydurulduğu ortaya konmuştu. Yasal olmayacak şeyler nasıl yasal hale getiriliri anlatıyordu. Dosyada 76 mega projenin imar planlarından söz ediliyordu. Bu imar planlarını zaten Meclisi 2014 yılından bu yana düzenli takip ettiğim için çoğu bilgiye hakimdim. Araştırma yaparken tek bir kaynağa bağlı kalmıyorum, mutlaka devletin kendi kurumları, yerel yönetimler, bölge sakinleri, yargı süreci gibi pek çok koldan araştırıyorum. Bu imar planları İstanbul’a nasıl ihanet edildiğinin özeti oldu. Para ve rant için devlet eliyle iş adamlarının her istediğini yapabildiği düzenekle ihanet edildi. Ben bu haksız kazancı ortaya koydum, haberleştirdim. Haberin çarpıcı olmasının, gündemi belirlemesinin hatta seçimi bile etkilemesinin nedeni birilerinin detaylı incelemesiyle, araştırmasıyla bu kazancı ortaya koymasıydı. Aynı dosyada yer alan bir projede bir iş insanın aklanmasını yazmıştım, haberin ardından tehdit telefonları aldım. Halihazırda hakkımda altı dava açılmış durumda, hala da açılıyor. Birinden beraat ettim, bugün elime soruşturma kâğıdı geldi, kovuşturmaya yer yok kararı verilmiş. Yaptığım haberlerle ilgili ağır cezada yargılanıyorum. Bir mahkeme kovuşturmaya yer yok kararı verirken aynı suçtan ağır cezada başka bir mahkemede yargılanıyorum. Her şeye rağmen mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi. [caption id="attachment_197840" align="alignright" width="329"] Burcu Karakaş[/caption] Karakaş, “Araştırma yapmak için öncelikle merak etmek gerekiyor” “Türkiye’de Kürtaj Hizmeti: Fiilen Yasak” başlıklı haberi ile ödüle layık görülen Burcu Karakaş ise Türkiye’de 1983 yılından beri yasal bir hak olan kürtajın, pratikte uygulanamadığını ortaya koyduğu ve bu durumun yarattığı hak ihlalini belgelediği haberini anlattı. Gazetecinin haber yapmadan önce merak etme refleksine sahip olması gerektiğini ifade eden Karakaş, “Araştırma yapmak için öncelikle merak etmek gerekiyor. Vatandaş ve gazeteci olarak bir şeyleri merak etmeliyiz ki araştıralım. Hangi alanda uzmanlaşırsanız bir yerden o alanla ilgili haber kaynakları kendiliğinden size ulaşmaya çalışır. İddianame, kararlar, açıklamalar, raporlar veya kişiler gibi her şey haber konusu olabilir. Benim ilgi alanım toplumsal cinsiyet eşitliği, göçmenler ve insan haklarına ilişkin haberler. Ödül aldığım haberde, Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma vardı, raporda kürtajın bir şekilde engellendiği konusunda bulgular vardı. Sadece o raporu haber yapmak haberi eksik kılacaktı dolayısıyla ben de hastaneleri arayıp kürtaj olmak isteyen biriymiş gibi hastanelerin bu konudaki tavrın ı ölçmeye çalıştım. Bu telefon görüşmelerinde Türkiye’de kürtajın yapılmadığı konusunda geri dönüşler aldım. Ardından kürtaj yaptırmak durumunda kalan kadınlarla, jinekologlarla görüşmeye çalıştım. İsim vermeden görüş bildirenler oldu ancak bun un içinde haber kaynağınızla aranızda bir güven ilişkisi kurmanız gerekiyor, ardından haberi yazdım” diye konuştu. [caption id="attachment_197842" align="alignright" width="318"] Hale Gönültaş[/caption] Gönültaş, “Haber ayrıntıda gizlidir” “Ezidi Hadiya’nın Hukuk Mücadelesi” haberinde, Irak vatandaşı Ezidi Hadiya Hüseyin’in Türkiye’ye kaçırılan ve burada devlet korumasına alınan kardeşlerini bulma ve üstüne alma çabasını konu edinen Hale Gönültaş, Hadiya’nın Birleşmiş Milletler gündemine de taşınan mücadelesinde, ödül töreni sonrasında ailesine kavuştuğunu söyledi. Gönültaş mesleğe ilişkin “Gazeteciliğe Ankara’da belediye muhabirliğinden başlanır sonra adım adım farklı alanlara yönelinir. Ben 1998 yılında Sabah Gazetesi’nde TSK muhabirliği yaptım, başlarda TSK’nın alışık olduğu bir durum olmadığı için pek kabul edilmedim. Haber ayrıntıda gizlidir, doğru soruyu sormak lazım, habere gitmeden çalışmak, konuyu analiz etmek gerekiyor. 25 yılı geride bıraktım hala bir haberi yazarken derinlemesine analiz yaparım. Savunma alanında haber yaptım, İslami terör ağırlıklı çalışmalarım oldu. IŞİD haberimde, Ezidilerin katledilmesi, kadınların kaçırılarak tecavüze uğraması, İslamiyet’i kabul etmeyen erkelerin öldürülmesi yer alıyordu. Hadiya da köyü basılan bir ailenin ferdi, ailesinden 60’a yakın kişi katliam gecesi kaçırılıyor, Hadiya eşi, üç yaşındaki oğlu ve karnındaki bebeğiyle IŞİD tarafından alıkonuluyor. İki küçük kardeşi ise başka minibüse bindiriliyor ve bir daha haber alamıyor. B u haberde iki bölüm var, birincisi Hadiya’nın kurtarılması, ikincisi ise kaybettiği kardeşlerine kavuşması” sözlerine yer verdi. Ocak, “Eskiden gazeteciler yaptığı haberler dolayısıyla öldürülüyordu, şimdi hapse atılıyor, bu bir gözdağı” Yazdığı haberler nedeniyle yargı sürecine maruz kaldığını ifade eden Ocak, “Son bir yıldır ne yazsam hakkımda dava açılıyor. Berat Albayrak ile ilgili haber yazdım, hakkımda hakaret gerekçesiyle dava açıldı. Fahrettin Altun ile ilgili haber yazdım, sosyal medyada linç kampanyası başlatıldı, hakaretler, küfürler edildi, ardından hakkımda terör soruşturması başlatıldı, hapisle yargılanıyorum. Çalıştığım gazeteye Basın İlan Kurumu tarafından ceza verildi. Mesleğimi yaparken sürekli yargı süreçleriyle uğraşmak durumunda kalıyorum. Eskiden gazeteciler yaptığı haberler dolayısıyla öldürülüyordu, şimdi hapse atılıyor, bu bir gözdağı, korkutma meselesi. Haber yapmak, mesleğimi icra etmek istiyorum. Savunma yazmak, ifade vermek, sürekli adliyede bulunmak beni artık yoruyor. Önümüzdeki günlerde çevreyle ilgili yazdığım kitabı tamamlamayı planlıyorum. Bununla beraber kent ve çevre ile ilgili rutin haberlerimi yazıyorum” dedi. Yaptığı haberler nedeniyle sosyal medyadan tehdit mesajları aldığını söyleyen Karakaş, “Sosyal medyadan tehdit mesajları alıyorum. Ağza alınmayacak küfürler, tacizler, hakaretlerle dolu mesajlar alıyorum. Zaman zaman habere konu olan kişiler tarafından bu tarz tacizlere maruz kalıyorum. Ben gazetecilik mesleğimde toplumsal cinsiyet eşitliği, göç, kadınlar konusuna değinmeye çalıştım. Tüm baskılara rağmen haberlerimi yazmaya elbette devam edeceğim” diye konuştu. Gönültaş, “Gazeteci, gazeteci ölçülerinde yargılanmalıdır” “Ben gazeteciyim olanı yazıp, haberleştiriyorum. Yazdığım her IŞİD, İslami terör, Ezidi haberinden sonra evime terörle mücadele şubesinin geleceğini biliyorum, itibarsızlaştırma maksadıyla yapılıyor bu. Yazdığım her haberin bir bedeli var ancak ya yazacağım ya da yazmayacağım, iş bu noktaya geldi. Bu bir tercih meselesi, bunca şey yaşanırken sessiz kalmak bizim mesleğimize aykırı, sonucunun ne olacağını tahmin edebiliyorum ama yine de mesleğimi yapmaya devam edeceğim” diyen Gönültaş, gazetecilik mesleğinin önündeki engellere ve yakın gelecekteki çalışmalarına değindi. Gönültaş, “2012’den bu yana göç ve mülteciler konusunda çalışıyorum, önümüzdeki günlerde sınır bölgelerinde mülteci geçişlerine ilişkin haber dosyası hazırlayacağım. Genç meslektaşlarıma odaklandıkları konu üzerine bir alan seçmelerini öneriyorum, çünkü ancak bir alanda uzmanlaşırsanız araştırmacı gazetecilik yapabilirsiniz. Öte yandan gazetecilik layıkıyla yapılacaksa eğer çok zor bir meslek, ağır sorumluluk isteyen bir iş. Bu koşullarda maalesef mesleğimizi yapmak daha da zorlaştı, engellerimiz artı, risklerimiz çoğaldı, habere ulaşmamız bile zorlaştı. Yasadışı uygulamalarla, meslektaşlarımızın hapse atılmasıyla, mevcut basın kartlarımızın iptal edilmesiyle gazetecilik mesleğini imkansızlaştırmak için her türlü adım atılıyor. Gazeteciliğin suç işleme özgürlüğü ayrıcalığı yok ancak gazetecilik suç değildir. Ne askerin ne istihbaratçının ne de siyasetçinin suç işleme ayrıcalığı yoktur, suç işleyenlerin yargılanması gerekiyor. Ama bu yargılama adil şekilde yürütülmeli. Gazeteci, gazeteci ölçülerinde yargılanmalıdır, uydurma gerekçelerle özgürlüklerinden mahrum bırakılmamalı. Devlet aleyhine toplumsal olayları yazmak suç değil, bu gazeteciliğin kendisidir, doğasında olan bir şeydir. Biz bıkmadan ısrarla gazetecilik suç değildir demeye devam edeceğiz” dedi.
Editör: TE Bilisim