Birsen GÜRDİL Dünya tarihine eli kanlı diktatör olarak geçen Josef Stalin, iktidarda kaldığı sürece üç milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. 18 Aralık 1878 yılında dünyaya gözlerini açan Stalin, 5 Mart 1953’de ölünceye kadar kendi vatandaşları da başta olmak üzere kendisine muhalif herkesi kurşuna dizip, halkını aç bırakan, milyonlarca insanı çalışma kampları, Gulag’a sürgüne gönderen, yine yüzbinlerce insanın yollarda, soğuk ve açlıktan öldüğü, Kırım’da yaşayan Müslümanları bir gece içinde göçe zorlayan, Kafkasları kana bulayan, Tatarlara çok acımasız davranan Stalin, büyük oğlu Yakup’un Nazilere esir düşmesini bile affetmemiş. Stalin, Nazilerin oğlu için takas teklifinde bulunmasına rağmen bunu kabul etmemiştir. Naziler oğlunu kurşuna dizmiştir. 1917 Ekim Devrimi’nin öncülerinden olan Stalin, 1922’de Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri oldu. Lenin’in ölümünden sonra ipleri eline geçiren kanlı lider, 1927’de Sovyetler Birliği’nde söz sahibi hırslı bir lider olarak iktidarı yönetmeye başladı. Rus iç savaşında cephe komutanı iken, bir anda mareşal olup, ikinci dünya savaşında ordunun başına geçen Stalin, Gürcü kökenli bir askerdir. Savaştan sonra iktidarını kuvvetlendirmek için karşısına her çıkanı ve toplumları yok etmekten vaz geçmeyip, sadece kendi emri ile 1921-1953 yılları arasında 799 bin 455 kişinin bizzat yok edilmesini emretmiştir. Yine emri ile 2 milyonun üstünde insan esir kamplarında, Sibirya’nın gidenin bir daha dönmediği uçsuz bucaksız kamplarda ölüme mahkûm ettirdiği resmi kayıtlarla ortaya çıkmıştır. * Tarihte Osmanlı-Fransa ilişkileri Bugün Fransa’nın başında bulunan Macron, ne yazık ki tarihi bilgisi hiç olmayan bir yöneticidir. Siyasi tecrübesi ve devlet yönetiminin ne olduğunu da bilmediği için aylardan beri ayaklanmış halkının dertlerine çare olamamaktadır. Ülke genelinde sürüp gelen ayaklanmalar, ülke turizmine büyük darbe vururken, göstericilerin meydana getirdikleri zararlar ise ülke bütçesini sarsacak duruma getirmiştir. İşte bugünkü Fransa’nın bir de geçmişte yaşadığı günleri ele alacak olursan, Osmanlının daima elini gözlemişlerdir. 16. Yüzyılda Osmanlılar, Fransa’ya karşı çok cömert davranmış, paranın yanı sıra iş savaşlar, din çatışmaları ve de Roma-Cermen İmparatorluğu’nun baskılarından Osmanlıdan aldığı destekle karşı koymuştur. Tarihi kayıtlara göre Kanuni Sultan Süleyman, 1533 yılında Fransa Kralı, Şarlken’e karşı İngiltere ve Alman prensleri ile bir ittifak yaparak, 100 bin altın göndermiştir. Daha da cömert davranan Osmanlılar, Fransa’ya birçok konuda ticari imtiyazlarda vererek, bu ülkenin ayakta kalmasına yardımcı olmuştur. Bütün bunlara karşı Fransa, Osmanlılara ne yapmıştır? 16. Yüzyıldan, 17. Yüzyıl ortalarına kadar Osmanlının nimetlerinden yararlanan Fransa, daha sonra her fırsatta Osmanlının aleyhinde bulunan ittifaklara destek vermiştir. İşte o yıllardaki Fransa bugünde aynı ikiyüzlülüğü sergilemektedir. Bir yandan Türkiye’ye şirin görünmeye çalışan, diğer taraftan Türkiye’ye karşı girişilen her türlü kirli işlerin destekçisi olmaktadır. İnsanlık tarihinin yüz karası mekân: Auschwitz Ermeniler, Osmanlıların soykırım yaptığı yalanı ile ortalığı karıştırırken, asıl soykırımın yapıldığı Ausehwitz ölüm kamplarında öldürülen milyonlarca insanın katliamını görmezlikten gelmektedir. Nedir bu Auschwitz denilen ölüm kampı? Yahudilerin varlığından hoşlanmayan Adolf Hitler’in emri ile milyonlarca masum insan bu ölüm kamplarında yok edilmiştir. Polonya’nın Kataviçe kentinin hemen yanında özel olarak ölüm kampı şeklinde yapılmış olan bu mekânın komutanı Rudolph Höss adlı acımasızlığı ile tanınmış bir Nazi Subayı olarak görev yaptığı Auschwitz’de milyonlarca kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden milyonlarca Yahudi’nin asitli odalarda fırınlarda yok edilmesine hükmeden bir acımasız subaydı. Nitekim Kızılordu tarafından, daha sonra Amerikalılarında yardımı ile bu kamptan kurtulan Yahudilerin ihbarı ile Rudolph Höss yakalanmış, yargılanmış ve ölüm kampına tepeden bakan bir yerde asılarak idam edilmiştir. Adolf Hitler’e yaranmak için vicdanı titremeden katliamların en acımasız şeklinin yaşandığı bu yerde milyonlarca insan eziyet edilerek öldürülmüştü. Almanların daha doğrusu Nazilerin dünyanın gözü önünde işledikleri bu insanlık dışı vahşet pek çok filme konu olmuş, sayısız roman, sahne oyunu halen günümüzde de önemini koruyan bir gerçek olay olarak apaçık bilinmektedir.