Birsen GÜRDİL * Soyguncu-hırsız Heinrıch Schliemann Evet Alman amatör arkeolog bu eski eser kaçakçısı soyguncu Alman iş adamı 1870 yılında Türkiye’ye gelip, Troya kazılarına başladı. Hırsız Schliemann, 1873 yılı mayıs ayında Hisarlık Tepesi denilen tarihi yapıların bulunduğu en eski yerleşim yerlerindeki paha biçilmez eserleri yani, 8831 parçadan oluşan büyük bir hazinede 8700 boncuk altın, paha biçilmez 4 küpe, altın kolyeler, bilezikler, 56 tane küpe ve altından yapılmış vazo, kupa, çanakları gizlice ülkemizden kaçırıp, Almanya’ya götürüyor. Uyanık Schliemann, bazı parçaları Osmanlılara süs, görme anlamına gelen parçaları da veriyor. 2. Dünya savaşı yıllarında bu paha biçilmez Troya hazinelerinin bir kısmı kayboluyor. Bir rivayete göre Rusların eline geçtiği ve Rusya’da Puşkin Müzesi’nde sergilendiği söylenen hazinenin bir kısmı da ABD’deki Pennsylvania Müzesi’nde sergileniyor. Çift kulplu gümüş kupa British Museum’da, bazı parçalar St. Petersburg Hermitage Müzesi’nde, yine çok nadide eserlerden bazıları da New York’taki Metropoliten Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu tarihi parçaları geri almak için Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın yaptığı bütün istek ve taleplerini geri çevirmişlerdir. Yani bir soyguncu Alman’ın yurdumuzdan çalıp kaçırdığı paha biçilmez tarihi parçalar bugün dünyanın en önemli müzelerinde sergileniyor. * Firavun Tutankhamun laneti Ünlü Firavun Akhenaten’in oğlu olup, dokuz yaşında Mısır Firavunu olarak iktidara gelen ve ülkeyi dokuz yıl yöneten Tutankhamun”un (M.Ö. 1341-1323) mezarı 1922 yılında Mısır’daki krallar vadisinde bulunan mezarı, Howard Carter adlı bir iş adamı-arkeolog tarafından bulunarak açılmıştır. Mezar açılıp, Tutankhamun’un altın maskeli maskesi bulunduktan bir süre sonra Firavun ‘un laneti kendisini göstermeye başladı. Howard Carter, bir süre sonra hayatını kaybetti, aynı gün köpeği de öldü. Kahire’nin ışıkları söndü. Mumyanın keşfi ile ilgili iki düzine insan esrarengiz şekilde öldü. Her birinin korkunç ölümleri ve Tutankhamun’un lanetini konu alan pek çok eser yazılıp, filmlere konu oldu. Bilim adamlarının bazıları bu esrarengiz ölümlere neyin neden olduğunu araştırmak için Firavun ’un mezarında yaptıkları araştırmalar sonunda onlarda hayatlarını kaybetti. Dr. Mark Nelson, 2002’de yaptığı bir araştırmaya göre Şubat 1923’te mezarı açan, Şubat 1926’da Lahiti kırma sırasında orada bulunan, Ekim 1926’da tabutu açan ve Kasım 1926’da mumyayı inceleyen 25 kişi eşlerini de sayarsak 44 kişinin pek çoğu; hastalık, yılan sokması şeklinde öldükleri ortaya çıkmıştır. Yine de günümüzde Firavunların kimseyi lanetleme gücü yoktur dense de, geçmişte gerçekleşen bu olaylar yine de böyle bir lanetin gerçek olduğunu ortaya koymaktadır. * Muhteşem Süleyman ve İstanbul 46 yıllık saltanatının, neredeyse üçte birini at üstünde geçiren, 13 kez sefere çıkan Kanuni Sultan Süleyman, yine de İstanbul7un imarı ile yakından ilgilenmiş, gözde şairler, edebiyatçılar, bilim insanları bu devirde payitahta toplanmıştır. İşte bu muhteşem Sultan, Zigetvar’da otağında vefat etmiş, iç karışıklığa meydan vermemek için sultanın ölümü gizlenmiştir. İç organları tahtın altına gömülüp vücudu tahnit (mumyalandı) edildi. Zigetvar Kalesi fethedildi. Naaş ’ı giydirilerek tahta oturtularak muzaffer ordunun resmigeçidini selamladı. Dönüş yolunda askerin Rumeli’nin bozulup, çözülmeye meydan vermemek için, “Padişah hasta, arabasında seyahat ediyor” denilerek İstanbul’a getirilen Kanuni, Süleymaniye Camii’nin haziresinde defnedildi. Aynı hazirede eşi Hürrem Sultan’ında türbesi bulunmaktadır. 1 Mayıs 1566’da muhteşem törenlerle İstanbul’dan, Avrupa’ya doğru yola çıkan Kanuni’nin cenazesi, sanki yaşıyormuş gibi gelmişti. 1520’de tahta oturan Kanuni, o yıllarda dünyanın en ünlü Sultanı olarak tanınıyordu.