Tasarımcı Çiğdem Demir’in sorumlusu olduğu “Dikişsiz Desenler” projesinin ilk ayağı olan göçmen ve Türkiyeli çocukların desen çalışmalarından oluşan ortak sergi, Karikatür Atölyesi’nde açıldı. Göçmen çocuklar ile Türkiyeli gençler arasındaki önyargıyı tasarımla yıkmak isteyen Demir, projeyi ve sergiyi 24 Saat Gazetesi için anlattı
SULTAN YAVUZ - Türkiye’deki yetenekli ancak dezavantajlı çocuklar ile göçmen çocuklarını ortak paydada buluşturarak, kültürel önyargıları aşmak ve çocukların üretimlerini başarı ile taçlandırmak üzere yola çıkan “Dikişsiz Desenler” projesinin ilk ayağı tamamlandı. Tasarımcı Çiğdem Demir’in sorumluluğundaki projede, dört göçmen ve sekiz Türkiyeli çocuk bir araya getirilerek, desen çalışmalarından oluşan sergiyi Karikatür Atölyesi ev sahipliğinde hayata geçirdiler. Çiğdem Demir, hayattaki küçük karşılaşmaların büyük sonuçlara yol açtığını belirterek, kişisel deneyimlerinin onu bu projeyi yapmaya götürdüğünü belirtti. Projenin hikâyesini paylaşan Demir, Amerika Boston’da hak kazandığı profesyonel bir bursiyerlik programında bir ay çalışmış. “İnsanlık için Sanatçılar” isimli kurumda staj yapan Demir, bu program çerçevesinde bir proje hazırlamış. Program sonunda 287 bursiyerin hibe kazanmak için proje başvurusu yaptığını söyleyen Demir, Temmuz ayında kendi projesinin hibe kazandığını öğrenmiş. Boston’daki kurumun dezavantajlı ergenlik çağındaki gençlere istihdam yarattığını, bu gençlerin haftada üç gün okul sonrasında sanat tasarımı karşılığında ücret ve akademik destek aldıklarını belirten Demir, buradaki tecrübesini Türkiye’ye uyarlamış. Google’ın “tasarım sprint” olarak geliştirdiği, kısa sürede en az riskle ürün geliştirme programını bir istihdam modeli olarak kullanan Demir, şunları söyledi: “Türkiyeli gençler ile göçmenlerin arasındaki önyargıyı tasarımla yıkmak istedim. Yetenekli olup, kaynaklara erişemeyen gençlerimiz var. Bu gençleri üç mentorler eşleştirerek tasarım yapmalarını istedim. Bir sandalye ya da web sayfası yaptıramazdım, en uygun desen tasarımıydı.” Neden “Dikişsiz Desen?” Demir, sergiye adını veren “Seamless Patternes” yani “Dikişsiz Desenler” adının endüstriyel bir kavrama işaret ettiğini belirterek, “Gördüğümüz her desen, farklı modeli tekrarlayarak bir bütüne çevirebiliyor. Biz bir parçayız ama bir araya gelince bir bütün olup görünür olabiliriz düşüncesiyle bu ismi uygun buldum. Bir araya gelerek sınırları yıkacak, dikişsiz olacak be birbirlerini güçlendirecekler” dedi. Hayattaki küçük karşılaşmaların hayata yön verdiğini vurgulayan Demir, sergi açılışına gelemeyen çocuklar olduğuna işaret ederek, “Ne kadar doğru kişilere ulaştığımın bir göstergesi de bu” diye konuştu. Projenin ikinci aşamasında istihdam yaratmaya çalışacak Sergideki en küçük tasarımcının beş yaşında olduğunu kaydeden Demir, en büyük katılımcının ise 17 yaşında olduğunu ifade etti. 12 Ekim’de Karikatür Atölyesi’nde ilk atölye çalışması yaptıklarını dile getiren Demir, Bilkent’te de ikinci atölyeyi gerçekleştirdiklerini, katılımcılardan Hazal’ın ise “Ben nerede olmak istediğimi buldum” cümlesinin kendisini çok mutlu ettiğini belirtti. Demir, projenin ikinci aşamasına ilişkin de şunları söyledi: “Boston’daki gibi bu gençlere istihdam yaratmak, projemin ikinci aşaması... Markalara giderek, bu çocukların ürettiklerini almalarını ya da onlara burs vermelerini teklif edeceğim. Beni bu noktaya getiren günlük hayattaki karşılaşmalarım oldu, bu çocuklara da aynı şeyin olmasını istiyorum. Hazal’ın da dediği gibi, çocuklarda bir karar verme bilinci yaratmak da projenin etkilerinden biri oldu. Çocuklardan çok şey öğrendim, bu aslında onların hikâyesi…” Mariya, “Çizim yapmaya devam edeceğim” Projede serginin mentorlarından olan Erhan Muratoğlu çalışmada yer almaktan mutlu olduğunu, göçmen çocukların çabuk adapte olabilme ve dil bariyerini aşabilme yetenekleri olduğunu vurguladı. Muratoğlu, “Çocuklara fırsat sunulduğunda, o konuda hemen ustalaşıyorlar. Kendi aralarında iletişim sorununu çözmüşler ve yetişkinlerle rahatça çalıştılar. Çoğu çizgi film kültürüyle büyüdüğü için, çizim alanında kendi geleceklerini de kendileri belirlemişler aslında” dedi. Sergiye ev sahipliği yapan Karikatür Ayölyesi’nin kurucusu Emre Yılmaz, mekân olarak karikatür sergisi açan bir yer olduklarını, ancak böyle anlamlı bir projeye de ev sahipliği yapmaktan mutlu olduğunu kaydederek, “Hayır diyemezdik. Türkiyeli ve göçmen çocukların buluştuğu keyifli atölyeler gerçekleştirdik” diye belirtti. Serginin mentorlarından Aslı Alpar “Nasıl ki coğrafyada sınırlar yoksa çocuklar arasında da fark yok. Bu çalışma bize bunu gösterdi” dedi. Serginin katılımcılarından Özlem, çok güzel vakit geçirdiklerini ve üniversitede bölüm olarak tasarım ve çizimle ilgili bir bölüm seçeceğini söyledi. Ebru, bu süreçte Bilkent’i gezmelerinin idealini geliştirdiğini ve eğlenceli olan bu tanışmanın hoş bir deneyim olduğunu ifade etti. Mariya ise “Buraya gelmekten çok memnunum, çok güzel vakit geçirdik, eğlendik ve çizim yapmaya devam edeceğim” diye konuştu. Açılışın ardından, katılımcılara ve mentorlarına teşekkür belgesi sunuldu.