Birsen GÜRDİL / Şimdiye kadar günlük gazetelerin tüm sayfalarını kaplayan her türlü yayım organında pek çok sayfaları süsleyen seyahat reklamları size dünyanın en güzel beldelerini, çok yıldızlı otellerini, doğa harikası plajlarını tanıtım, gezi programlarınızı mutlu, neşeli ve huzurlu geçirebilmeniz için her türlü vaatleri önünüze sermektedirler. Nitekim bu şaşalı reklamlar paralı gezer severlerin ilgisini çekse de, günümüzde gidilmesi ve görülmesi öyle yerler vardır ki, bu korku dolu bölgeleri ziyaret etmek yürek isteyen bir özelliktir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok yöremizde bulunan cesaret isteyen bu esrarengiz köşelerden birisi de “Herkül’ün canavarı öldürdüğü mağaradır.” Yunan mitolojisine göre Zeus’un oğlunun adı Herakles, Roma mitolojisine göreyse Herkül’dür. Karadeniz Ereğlisi’nde geçen mitolojik olaya göre cehennemin kapısını bekleyen üç başlı köpek Kerberos ile cehennem ağzı mağarasında karşılaşan Zeus’un oğlu Herkül, bu canavarı öldürür. Eski adı Herakleia olan Ereğli’de bulunan bu mağara bugün koruma altına alınmış olup, ziyarete açık bir yerdir. Sahilde ise Herkül’ün üç başlı köpeği öldürdüğü sahneyi anlatan heykel bulunmaktadır. Giden gelmiyor, birçok efsaneye konu olan “Giden gelmiyor” bilindiği gibi Antalya’nın Akseki ilçesine sırtını dayamış olan Giden Gelmez Dağları da esrarengiz ir oyuktur. Yıllardan beri turistlerin ilgisini çeken bu kaya arası yarıktan kim içeri girmişse bir daha geri gelmemiştir. Görüntüsü bile insanı korkutan bu esrarengiz yerde toprağa bile basılsa insanı yutan bir özelliği vardır. Giden Gelmez Dağları bu değişik tabiat olayına ev sahipliği yaptığı için çevrede bu adla bilinmektedir. 1400’lü yıllardan kalan zindanın esrarı, bilindiği gibi Fatih Sultan Mehmet zamanında Eflâk’ı zapt eden ünlü padişah esir aldığı “Drakula” olarak tarihin tozlu sayfalarında da yer alan Eflak Voyvodası III. Vlad’ı bir süre Tokat Kalesi’ndeki zindanda esir tutmuştur. Rivayete göre iki yıl yaşadığı bu yerden sonra İstanbul’a saraya getirilen Vlad, daha sonra ülkesine gönderilmişti. İktidarı eline geçiren vahşet delisi bu zat, Osmanlı’ya yapmadığını bırakmamış yüzlerce insanı akla hayale gelmeyen işkencelerle öldürtmüştü. İşte bu canavarın Tokat Kalesi’nde yattığı yerler ve zindanda yapılan restorasyonlar sonucu kent merkezinde bulunan Pervane hamamına ve askeri barınaklara uzanan gizli yollar ortaya çıkarıldı. Yetkililer bu yerleri turizme açmaya çalışırken, Vlad’ın yattığı zindanın ise müze olarak turizme hizmet vereceği kararlaştırılmıştır. Bilindiği gibi Drakula’nın Romanya’da yaşadığı şatosu bugün Roman turizmine milyon dolarlar kazandırmaktadır. Yer altı şehirlerinde korkulu yaşam, Ülkemizin gözde turizm bölgelerinden biri olan Kapadokya’da gerilerde bıraktığımız çağlarda Romalı gaddar askerlerin kılıcından kurtulmak için İç Anadolu’nun bilinmeyen yörelerine gelerek yerleşenler Kapadokya’nın yumuşak kayalıklarını oyarak kendilerine mesken yaparken pek çoğu da dağların altına derinlemesine kazıyarak adeta birer yer altı şehri yapmışlardır. Tarihçilere göre 100 odalı olduğu da söylenen bu esrarengiz yerlere bir yabancının hele hele barbar Romalıların girmesinin hiç de mümkün olmadığı iddia edilmektedir. Aylarca bu dehlizlerde yaşama alışık olan insanlar ölülerini bile düşmanlarına karşı engel oluşturdukları bilinmektedir. Binlerce insanı barındıran bu labirentleri görmek için bu bölgemize her yıl yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda turist gelmektedir. “Caminin kubbesinde duran tabut” oldukça ilginç bir olay olarak yıllardan beri günün konusu olan caminin kubbesindeki tabut olayı İstanbul’da Beyazıt Kâtip Sinan Camii’nde vuku bulmuştur. Rivayetlere göre hayırseverliği ile herkesin sevgisini ve saygısını kazanmış olan Kâtip Sinan, camiye adını verdiği için ölümünden sonra caminin bahçesine gömülmesini istemiştir. Vasiyeti yerine getirilmiş rahmetli caminin sağ tarafında bulunan yere defnedilmiştir. Ertesi gün sabah namazı için camiye gelenler gördüklerine inanmak istemeseler de Kâtip Sinan’ın tabutunun caminin kubbesinde durduğunu dehşet içinde gördüler. Kubbenin kenarında duran tabutu yere indirerek eski yerine konan cenaze aynı günün gecesinde yine kubbenin yanına çıkınca ahaliyi bir korku ve bir endişe almıştır. Üç kez tekrarlanan bu esrarengiz olay üzerine, Beyazıtlılar bir tabut yapıp Kâtip Sinan Camii’nin kubbesindeki yerine koymuşlar. O günden bu yana tabutun o yerde durduğu görülmektedir. “İçeri gireni dışarı bırakmayan kara delik” Asur Kralı Asurbanipal’in mezarı olduğuna inanılan bu esrarengiz doğa harikası yer Tarsus Çay’ının doğusunda bulunan Donuktaş mevkiindedir. Dikdörtgen şeklinde uzunluğu 115 metreyi bulan bu kaya parçasına Jüpiter Tapınağı’da denilmektedir. Ana kütlenin tam ortasında yer alan duvarın dışarı ile hiçbir çıkışı olmayan bir delik bulunmaktadır. Yıllar önce yeni evli bir çift bu delikten içeri girdikten sonra bir daha gelmemeleri üzerine bir daha hiç kimse burada şans denemeye kalkmamış, girenin çıkmadığı kara delikle ilgili mazı yeni çalışmalar bu esrarengiz yerin sırrını ortaya çıkartacaktır. “Buna benzer yerler pek çok ülkede var” insana korku veren bu tip yerler bizim ülkemizin dışında pek çok ülkede yüzlerce çeşidi bulunmaktadır. Bir örnekte Fransa’dan verelim. Tanınmış Fransız yazar Marguis de Sade, yapıtlarında sert pornografik olayları işleyen birisi olarak Fransa’nın Provence bölgesinde bulunan Lacoste köyünde beldeye bir tepeden bakan bir ev satın alır. Genç ve güzel kadınları aldığı bu eve hapseden sadist yazar böylelikle sadizmin kavramının da doğmasına sebep olur. İşkence yaptıkları kadınların çığlıkları köyden dahi duyulduğu bu ev bugün müze olarak kullanılmaktadır. Ünlü modacı Pierre Cardin tarafından yıllar önce satın alınan Sade’nin bu işkence yuvası bugün Cardin ailesinin çeşitli sanatsal ve moda gösterilerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu arada bugün Paris’in altında 187 kilometre uzunluğunda yüzyıllardan kalma bir mezarlık olduğu da bilinmektedir. Sadece ufak bir bölümü ziyaret edilen bu mezarların duvarlarını milyonlarca kuru kafa süslemektedir. Zeminler ise insan kemikleri ile döşenmiştir.