Bir süreden beri özellikle Ankara ve İstanbul’da tarihi yapıların duvarlarına renkli spreylerle acayip yazılar ve de anlamsız resimler yapılmaktadır. Bir yurtdışı seyahatim sırasında Almanya’da, Fransa’da bu tip yazı ve resimlerle donatılmış duvarları görmüş bir anlam verememiştim. Özellikle Lyon’da bir binanın tüm duvarını kaplayan bir resim beni bir hayli şaşırtmıştı. Bir genç kızın duvarda asılı duruşunu işlemiş olan ressam, benim gibi yoldan gelip geçen herkesin dehşet, korkulu gözlerle bakmakta idi. Pek çok yerde gözümüze ilişen bu saçma yapıtların neden sonra ülkemize gelip güzelim yapılarımızın duvarlarına anlamsız yazı ve resimlerin yapıldığını da görür olduk. Yetkililere göre buna yasadışı sanat “Grafiti” denildiğini öğrendik. Nedir bu grafiti? Diye soracak olursanız, ne yazık ki bu çirkinliği ülkemize getirnlerde batının bir nevi dazlakları olduğu anlaşılmıştır. Yununca “Graptıein” kelimesinin “Yazmak” anlamına geldiği geçmişinin Roma krallığı yıllarında da bu çizimlerin yapıldığı tarihi kayıtlarda mevcuttur. Sanatçıdan ziyade yazar göze ile kendilerini kabul ettirmek isteyen bu kişilerin her birinin yazı ve yaptığı resimlerin birbirine benzemediği görülmektedir. Geçenlerde ünlü bir grafiti sanatçısı İngiltere’de okulun duvarına yaptığı resimle günün kahramanı olurken her grafitinin aynı ilgiyi görmediği de bir gerçektir. Kent sanatı olarak görülen bu akımın doğum yeri ABD’dir. Bu ülkenin sorumsuz gençlerinin başlattığı grafitinin hızla yayılmasına gerekçe olarak ta çizerler şu savunmayı yapmaktadırlar: “Grafiti yasal değil ve işin içinde kimseye zarar vermeden yasa dışı bir şeyler yapmak zevki vardır. Grafiti’cilerin kendi aralarında bazı kuralları da bulunmakta ve her çizer bu kurala uymak zorundadır.” Yani bir grafitici duvara veya yola çizdiği yazı ve resimlerin üzerine diğer bir grafitici kendi ideolojisini işleyememektedir. Umumiyetle varoşlardan çıkan bu çizerlerin hemen hemen hepsinin müşterek duygusu ülke yönetimini veya hoşlarına gitmeyen liderleri duvar veya yollara pek hoş olmayan şekillerde resmetmeleridir. Bu konuda bir grafitici “Bugüne kadar yaşadıklarımız her türlü eziyet ve dışlanmışlığın intikamını bu şekilde alıyoruz” demektedir. Grafiti çizerlerinin kim olduğu önemli olmamasına rağmen duvara işlediği yazı ve resmin izleyiciler tarafından merakla odaklanması önemli olmasıdır. Daha çok ideolojik şekil ve yazılarla kent duvarlarında yer alan bu çizerler aslında kendilerini sanatçı olarak tanımlamaktadır. Bu duvar resimlerinden memnun olmayanlar, yetkililerden önlem almalarını isterken, görevliler ise grafiticilerin bu çalışmalarına seyirci kalmaktadır. Son günlerde işi sıkı tutan İngiliz ve Fransız yetkililer her ne kadar bu sokak sanatçılarına müdahale etmişlerse de grafiticiler bu kez şehirlerin kenarlarındaki eski binaların duvarlarını tercih etmek durumunda kalmışlardır. Grafiticiler ideolojilerini resmettikleri duvarların ister özel mülk, ister kamuya ait olsun verdikleri zararı düşünmemektedirler. Umumiyetle pek çoğu kimliğini gizli tutmaktadır. Amerika’dan Avrupa’ya bulaşan bu alışkanlık İngiltere ve Fransa’da bir hayli ilgi örmesine rağmen, Alman Nazi hayranı gençler tarafından Avrupa’daki diğer ülkelere taşınmış en sonda ülkemizde boy göstermeye başlamıştır. Yetkililer suçu gurbetçi gençlere yüklerken İstanbul’da pek çok duvarlarda fesli Sadri Alışık resminin yanı sıra ne olduğu belli olmayan acayip yüzlü yaratıklarında resimleri bulunmaktadır. Daha önce satanistlerin duvarlara yazdığı kendi tarzındaki acayip yazıları görüp kızarken bu kez de turist kisvesi altında ülkemize gelen kafası bozuk çizerlerin, İstanbul ve Ankara’da pek çok duvarları ve de tarihi Ankara kalesinin asırlık duvarlarına kafalarındaki değişik duyguların eseri olan yazı ve resimlerli çizmekten geri kalmamışlar. Bu konuda Ankara kalesinin tarihi duvarlarına her türlü zararı vermeleri üzerine, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı tedbirler de bu kirlenmeye mani olamamaktadır. Başkentin yaşayan tarihi kalesi sırf duvar yazıları ile kirlenmeyip uyuşturucuların kafa buldukları bir mekân haline de getirilmiştir. Yapılan temizlikler sırasında bu tip uyuşturucu madde artıklarının yanı sıra yakılan ateşlerin duvarları da ayrıca kirlettikleri görülmüştür. Umumiyetle başkenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistler Ankara Kalesi’nden başkenti seyretmekten büyük zevk aldıkları bilinmektedir. MÖ 2.yüzyılda Ankara’yı ele geçiren Galatlıların zamanında kalenin var olduğu bilinmektedir. Bu durumda kalenin kesin yapım tarihi bu güne kadar tespit edilememiştir. Zaman akışı için kaleye Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve son olarak ta Osmanlılar sahip çıkmıştır. Günümüzde Ankara turizmine büyük katkıları olacağı düşüncesi ile Büyükşehir tarafından onarım çalışmaları yapılan çalışmalar süratle devam etmektedir. Tabi bu arada bu duvar manyaklarını da oradan uzak tutmak şarttır.