Utku ŞENSOY Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’de gözler, İngiltere’nin birlikten ayrılacağı Mart 2019’a odaklanırken, Büyük Britanya içten içe fokurdamaya başladı. İngiltere’nin AB’den ayrılmasına (Brexit) karşı olan ve ikinci bir referandum yapılmasını talep eden “Halkın Oyu” (People’sVote) adlı girişimin çağrısıyla yüzbinler Londra sokaklarında bir araya gelip hükumeti protesto etti. Londra’da Hyde Park’tan parlamento binasına kadar yürüyen göstericiler, ellerindeki AB bayrakları ile muhafazakâr Başbakan TheresaMay’i eleştiren sloganlar attı. 2016 yılındaki Brexit referandumuna karşı olan “Halkın Oyu”, hazırlanacak Brexit anlaşmasının son halinin İngilizlerin onayına sunulmasını talep ediyor. 2016 yılı Haziran ayında yapılan referandumla yüzde 52 oyla AB’den ayrılma kararının alındığı Büyük Britanya’da, 29 Mart 2017'de de Lizbon Anlaşması›nın 50'inci maddesi işletilerek ayrılık süreci resmen başlatılmıştı. Brexit referandumunun sonuçları konusunda aldatıldıklarına inanan göstericiler, ikinci bir referandum yapılması için hükumete baskı yapıyor. İngiltere, Mart 2019 sonunda AB’den ayrılmayı hedefliyor. Ancak Londra ve Brüksel arasında yapılan müzakerelerin tıkanması, İngilizlerin çoğunda ülkenin AB’den herhangi bir kurala bağlanmaksızın ayrılmak zorunda kalacağı ve bunun da ciddi bir karmaşaya yol açacağı endişesi yaratıyor. Brüksel yoğun biçimde, Brexit sürecinde Londra ile yaşanan anlaşmazlıklara çözüm ararken, TheresaMay hükumetine geçiş sürecini uzatmayı teklif etti. Brüksel, 21 ay olarak belirlenen ve 2020 sonunda bitecek geçiş sürecinin bir yıl daha uzamasından yana. İngiltere ise, geçiş sürecinin bir yıl uzatılmasına sıcak bakmamakla birlikte, geçiş sürecinin “sadece birkaç aylığına” uzatılmasına karşı değil. Başbakan May ise, söz konusu ertelemeyi lideri olduğu Muhafazakar Parti içerisindeki Avrupa karşıtlarına kabul ettirmekte çok zorlanıyor. Avrupa Birliği ise, İngiltere’ den özellikle “İrlanda sınırıyla ilgili somut bir çözüm önerisi” bekliyor. Londra-Brüksel arasında yürütülen Brexit müzakereleri İngiltere’nin bir parçası olan Kuzey İrlanda ile, Birlik üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınırla ilgili anlaşmazlık nedeniyle tıkanma noktasına geldi. İngiltere'nin AB'den ayrılmasının ardından, bu sınır üzerinden yapılacak ticaret ile ilgili görüş ayrılıkları bir türlü giderilemiyor. AB müzakerecileri, Kuzey İrlanda'nın Gümrük Birliği içerisinde kalmasını ve ürünlerde AB mevzuatlarının geçerli olmasını talep ederken, coğrafi olarak Büyük Britanya dışındaki İrlanda Adası'nda bulunan Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti arasında bir iç sınır uygulamasını kabul etmeye yanaşmıyor.Brüksel benzer tutumu Kıbrıs arasında da sergilemişti. Londra ise Brüksel'in bu tutumunun İngiltere’nin toprak bütünlüğünden vazgeçmesi anlamına geldiğini öne sürüyor.Brüksel, AB üyesi İrlanda ile Kuzey İrlanda arasında katı bir sınıra karşı. Başbakan May ise, hem partisindeki muhalifler hem de bazı kabine üyeleri tarafından kesin bir önerisi olmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Bu sancılı Brexitsürecinde Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan her an ciddi bir bağımsızlık talebinin gelmesi de beklenebilir. İngiltere'nin birlikten ayrılmasının ardından, İskoçya'nın Avrupa Birliği'ndeki yerini korumak için farklı bir yol izleyebilir. İskoçya, Brexit referandumunda, 28 üyeli birlik içinde kalmaktan yana oy kullanmış, İskoç halkının yüzde 62'si AB'de kalmaktan yana tavır sergilemişti. İskoçya’nın, İngiltere ile 300 yıllık ortak tarihine son verip vermeyeceği merak edilen konulardan biri. Keza Kuzey İrlanda’da da benzer bir tartışma içinde. Burada da seçmenlerin %52'si AB'ye “evet” demişti. Bir zamanlar “Güneşi Batmayan İmparatorluk” olarak anılan Büyük Britanya’nın hemen arka bahçesinde kaynayan cadı kazanının yakın bir gelecekte nasıl bir sonuç doğuracağı ve bunun yaşlı kıtaya ve AB’ne etkilerinin ne yönde olacağı merak konusu.