Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Tufan Tarcan, hamilelik boyunca çok fazla kilo almanın bebek ve doğumla ilgili pek çok riski beraberinde getirdiğine dikkat çekerek, kilo alımına bağlı gelişen ürolojik problemler hakkında bilgi verdi
NAZ AKMAN/ANKARA Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Tufan Tarcan, hamilelikte alınan fazla kilolarla beraber yaşanan ürolojik sorunlar hakkında açıklamalarda bulundu. Hamile kişinin bedeninde hormonal değişikliklere bağlı olarak ister istemez üriner sistemde de bazı değişikliklerin yaşandığını belirten Tarcan, bu sorunların başında böbreklerin idrar üretme kapasitesindeki yükselme hızındaki artış (glomerüler filtrasyon) ve hormonal değişikliğe bağlı olarak üriner sistemi oluşturan düz kaslarda gevşemeye yönelik bir değişimin meydana geldiğini söyledi. [caption id="attachment_193265" align="alignright" width="700"] Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Tufan Tarcan[/caption] Fetüs büyüdükçe fetüsün yaptığı pelvisteki bası, mesane ve üreterlerin fizyolojisini etkilediğine vurgu yapan Tarcan, “Hamilelikte bunlara bağlı olarak bazı ürolojik hastalıkları artmış olarak görüyoruz. Bunların başında da idrar yolu enfeksiyonu geliyor. Ayrıca fetüs tarafından engellenen böbrek ya da böbrekler idrarı mesaneye iletemediği için hidronefroz adı verilen böbreklerde şişme ortaya çıkabiliyor. Ek olarak idrar tutmada problemler yaşanabiliyor. İşeme sıklaşmasında hem artan idrar miktarı hem de mesanenin genişleyecek yerinin azalması rol oynayabiliyor. İdrar sıklaşıyor çünkü mesanenin genişleyecek yeri azalıyor. Fetüs büyüdükçe mesaneyi öne doğru itiyor. Böylece mesanenin mesafesi daralıyor” dedi. Tarcan, “Hamilelikte kiloya dikkat edilmeli” Hamilelikte işeme sıklığının arttığını ve bebeğin basısına bağlı olarak pelvik taban üzerinde de gevşemeler görülebildiğini ifade eden Tarcan, “Pelvik organ prolapsusu ve stres tipi idrar kaçırma durumlarını hamilelikte ve hamilelik sonrasında daha sık görüyoruz. Bunlardan korunmak için hastalarımıza tavsiyelerimizin başında hamilelikte aşırı kilo almamaları geliyor. Çünkü ne kadar kilo alınırsa o kadar karın içi basınç artıyor. Bu da pelvik taban üzerine zararlı etki gösteriyor” diye konuştu. Çocukluk çağlarında idrar yolu enfeksiyonu geçirmiş olan kadınların hamilelik sırasında daha sık idrar yolu enfeksiyonu yaşadığına dikkat çeken Tarcan, hamilelik sırasında saptanan her türlü idrar yolu enfeksiyonunun semptomatik olmasa dahi mutlaka tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Tarcan, “İdrar yolu enfeksiyonu hamilede tedavi edilmez ise daha ciddi problemlere sebep olabilir. Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu takibi çok önemli. Çocukluk çağında idrar yolu enfeksiyonu geçiren ve tekrarlayan kadınlarda hamilelik sırasında ürolojik yakınmaları daha sık görülüyor. Bir hamile kadının özgeçmişinde idrar yolu enfeksiyonu varsa, hamilelikte artan idrar yolu enfeksiyonuna özellikle dikkat etmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi. Böbreklerdeki şişmenin çoğunlukla fetüsün üreter üzerine yaptığı bası nedeniyle ortaya çıktığını söyleyen Tarcan, “İdrar kaçırma problemi çoğunlukla hamilelik sonunda kendiliğinden kayboluyor. Bazen böbreğin önünün tıkanması böbrekte ağrıya veya böbrekte ileri derecede hidronefroz yani böbrek büyümesine yol açabiliyor. Hatta bazen idrar yolu enfeksiyonuyla birleşerek böbrek iltihabına da sebep olabiliyor. Böyle tablolarda böbreğin ürettiği idrarın rahatlıkla atılabilmesi için üreter stenti adı verilen bir tür kateteri endoskopik olarak üriner sisteme yerleştiriyoruz. Bu stent bir ucu böbrekte bir ucu mesanede olan yaklaşık 26 ila 30 cm boyutta silikondan yapılmış bir malzeme. Vücut dışından görülmüyor. Hamilelik sonlandıktan sonra da bu stenti çekiyoruz. Böylece bu üreter kateteri hamilelik boyunca böbreğin ürettiği idrarı daha kolay ya da sorunsuz mesaneye iletebilmesini sağlıyor. Bu böbrekteki genişleme daha çok sağ tarafta oluyor. Çocuğun pozisyonuyla ilgili bir durum bu. Seyrekte olsa sol tarafta da gözükebiliyor” dedi. Taş hastalığı Hamilelikteki önemli bir diğer sorunun ise taş hastalığı olduğunu ifade eden Tarcan, “Böyle bir tabloda tanısal araçların ve testlerin kullanılmasında çok dikkatli oluyoruz. Çünkü bilindiği gibi taş hastalığının tanısında radyolojik yöntemler kullanılıyor. Bilgisayarlı tomografi taş tanısında çok önemli bir silah ama hamilelik sırasında çocuğun radyasyondan etkilenmemesi amacıyla kullanmak istemiyoruz. Dolayısıyla ultrasonografi gibi radyasyonsuz hamileye ve bebeğe zarar vermeyen radyolojik yöntemlerle mümkün olduğu kadar ilerliyoruz. Taş tanısı konulduğunda çok zorunlu kalmadıkça örneğin böbrekte ileri derece bir problem yaratan bir tablo oluşturmadıysa taşların tedavisinde de konzervatif gitmeye çalışıyoruz. Taş böbreğin önünü tıkıyorsa ya da hastada ciddi taş ağrısına yol açıyorsa elbette bu taşa bir şey yapmak gerekiyor. Taşı vücutta bırakarak taşın kenarından ilerletilen üreter kateteri ile taşı by-pass etmek ve böylece hem ağrıları geçirmek hem de böbreği korumak hamilelik sonlanana kadar güvenli bir yöntem oluyor. Çok seçilmiş vakalarda taşa yönelik cerrahi tedavide yapılabiliyor” diye konuştu. Kegel egzersizleri ve hijyenik mesane pedleri Hamilelik sırasında özellikle idrar kaçırmaya yatkın olduğunu düşündükleri kadınlara Kegel egzersizlerini mutlaka önerdiklerini belirtenTarcan, “Bunlar pelvik tabanı çalıştıran egzersizler. Böylece pelvik taban kuvvetini artırmayı hedefliyoruz. Hamilelik sırasında görülen idrar kaçırmaların bir kısmı geçici oluyor ve hamilelik ortadan kaybolduktan sonra ortadan kalkabiliyor. Ama bir kısmı da kalıcı olabiliyor” ifadesini kullandı. Hamilelik döneminde geçici idrar kaçırmalarda mesane için özel tasarlanan hijyenik pedlerin çok önemli olduğunun altını çizen Tarcan son olarak, “Özellikle minimal idrar kaçıran hastalarda mesane pedlerini kullanıyoruz. Aşırı aktif mesanenin tedavisinde kullandığımız ilaçları hamilelikte kullanamıyoruz. Hamilelikte bu ilaçlar kesildiğinde karşımıza bazen daha artmış aşırı aktif mesane tablosu çıkabiliyor. Bazen de hamilelikte değişen hormonal durum kendiliğinden aşırı aktif mesaneyi baskılayabiliyor. Stres tipi idrar kaçıranlarda ise hamilelikte herhangi bir cerrahi tedavi söz konusu değil. Onun yerine yine Kegel egzersizlerini önemsiyoruz. Bu tip idrar kaçırmalara önlem olarak da yine hijyenik mesane pedlerini öneriyoruz. Yukarıda belirtildiği gibi eğer hastanın daha önce böyle bir idrar kaçırması yoksa zaten hamilelik sonrası kendiliğinden kaybolabiliyor” dedi.