UTKU ŞENSOY / “Haberci olmak herkesin harcı değil, zor iştir. 7-24 hazır olacaksın, hafta sonunu, yaz tatillerini herkes gibi yaşamayacak, gündemi takip edeceksin, sosyal yaşamından taviz vereceksin, işini kaybetmemek için koşuştururken doğru habercilik yapacaksın. Üstüne üstlük bunları karı-koca olarak hem de aynı haber merkezinde yapıyorsan işiniz daha da zordur”. FOX Haber’in başarılı ekran yüzlerinden Burak BİRSEN ve yaptığı haberlerle birçok sosyoekonomik soruna dikkat çeken muhabir Gülşah İNCE BİRSEN ile “haberci aileyi” konuştuk. Başarılı haberci çift, bazen aynı anda ekranda birbirlerine pas atarak canlı yayın yaparken, yeri geldiğinde küçük kızlarıyla birlikte tek vücut, zor anlarda işlerinin başında oluyorlar. İKINIZ DE HABERCISINIZ.NASIL BAŞLADI BU SERÜVEN? B.B: 20 yıl oldu. TRT, CTV, Milliyet, Kanal D ve FOX... Zaman çok hızlı geçiyor. Ortaokul yıllarımda merak sardım gazeteciliğe ve sonra hayalimin peşinden koştum. Muhabirlik, istihbarat şefliği ve müdürlük yaptım. Şu anda spikerlik yapıyorum. Ankara’dan İstanbul’a 2008’de geldim. O tarihten beri de FOX ailesindeyim. Öylesine kurmuyorum bu cümleyi ama. Gerçek anlamda bir aileyiz. Doğan ŞENTÜRK yönetimindeki FOX Haber Merkezi’nin başarısının sırrı da bu zaten. G.B: 2005 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde MİHA (Marmara İletişim Haber Ajansı) adıyla bir ajans öğrencilerle çok güzel işler yapıyordu, bir çok gazeteye ve dergiye fotoğraflar çekip yazılar yazdık. Bir yandan öğreniyor, bir yandan da harçlığımızı çıkarıyorduk. Ardından 2006 yılında haberi mutfağında görmek adına bir aylık bir serüven olarak Doğan Haber Ajansı’na girdim. Ama bir ay değil tam iki sene çalıştım. Dönemin en iyi kameramanları ve muhabirlerinden sokakta, bizzat haberin içinde öğrendim bu mesleği… ve yine şanslıydım hızla pişip, bir çok meslektaşıma göre kısa sürede basın kadrosuna dahil oldum.  Ardından FOX TV ailesine katıldım 2008 yılında. Ve hala bu ailenin bir parçasıyım.  PEKİ SİZİN YOLLARINIZ NASIL KESİŞTİ? B.B: FOX’ta tanıştık. Kader işte (gülümsüyorlar). Aynı iş yerinde ilişki yürütmek kolay olmadı elbette. Hatta 3 yıl herkesten gizledik ilişkimizi. Sonra evlendik zaten. G.B: Hatta düşünüyorum belki başka bir haber merkezi olsaydı belki çok daha zor olurdu ama aile gibi olduğumuz için artık damat bizim, kız bizim dediğimiz birçok çiftimiz var. Mesleki anlamda güç olsa da hem özel hem de iş hayatı dengesini oturtmak bir yandan insanın içini ısıtıyor bu durum.  AYNI İŞİ YAPAN EVLİ BİR ÇİFT OLARAK ZORLANDIĞINIZOLUYOR MU? İŞ VE İLİŞKİ DENGESİNİ KURMAK KOLAY MI? B.B: İlk başta yaptığın işi seveceksin. Her işin olduğu gibi bizimkinin de zorlukları kadar avantajı da var. İkimiz içinde gazetecilik, habercilik bir yaşam biçimi. Zaten iş yerinde neredeyse 12 saatimiz geçiyor. Eve gelince de şalteri tamamen indiremiyorsunuz. Algılarımız hep açık. Haberden uzaklaştığım tek an kızım Beren ile olduğum anlar. Günde 1-2 saat. Buna zorluk dersek avantajı birbirimizi her anlam da iyi anlayabilmemizdir. G.B: Aynı işi yapan bir çift olmak zor, aynı yerde aynı işi yapan bir çift olmak daha da zor. Belki başta bir meslek olsa (ki yine de zor olurdu) zorluk derecesi düşerdi ama habercilik denen şey evli ya da bekar fark etmiyor, 7 – 24 bu işle yaşamak demek. Bizim işimizin bir saati yok. Türkiye’de yaşanan gelişmelerin saati olmadığı gibi. O nedenle mümkün olduğunca algılarımız açık yaşıyoruz. Ama Beren hayatımıza dahil olunca hayata bakışın değişiyor, onun sayesinde bazen fişi çekip, dükkanı kapatmaya çalışıyoruz, birkaç saatliğine de olsa…  15 TEMMUZ'DA NE YAPTINIZ? DARBE GİRİŞİMİ OLDUĞU HABERİNİ NASIL ALDINIZ VE SONRASI NASIL GELİŞTİ? B.B: İnanılmaz bir 36 saatti. Ataşehir’ de arkadaşlarımızı ziyarete gitmiştik. Haberi alınca iş yerine nasıl gidebileceğimizi düşündüm. 3 yaşındaki kızımız Beren’ in bizimle olması en doğru karardı o an için. Zaten bırakacak kimsemiz de yoktu. Onu kucağıma aldım Gülşah’la metroya gittik. Marmaray’ a aktarma yaparken Gülşah ile vedalaştık. Ben kızımla Zeytinburnu’na FOX’a, o da haber için Boğaziçi Köprüsü’ne gitti. Hayatımdaki en zor vedaydı. Kazlıçeşme’ de kızımla Marmaray’dan indik yollar kesilmişti. Taksi yoktu epey yürüdük o karanlıkta. Beren şirkete geldiğimizde ilk başta oyun oynasa da sonra ev ve anne diye ağlamaya başladı. O gece yaşanan strese, gerilime küçücük yaşında şahit oldu. Gece saat 03 sularında zar zor Doğan ŞENTÜRK’ ün odasında iki sandalyeyi birleştirip uyutmayı başardım kızımı. Ardından o saate kadar yaşananlara göz atıp arkadaşlarımla toplantıya girdim. Sabah yayını için neler yapacağımızı konuştuk. Sabah 07:00›de de yayını devraldım. Ama açıkçası aklım hep kızımdaydı. Kendisine çok yabancı bir ortamdaydı. Sabah 9 civarında Haber müdürümüz Enis ERSOY kucağında Beren› le stüdyoya geldiğinde ve onu gülümserken gördüğümde gerçekten çok mutlu olmuştum ve rahatlamıştım. Ama kuşkusuz beni en çok huzurlu kılan Cuntacılara geçit verilmemesi ve kurşunlara hedef olan eşime bir şey olmamasıydı o gece. Zaten her şey bir kabus gibiydi. Akşam 19:00›a kadar kesintisiz canlı yayında gelişmeleri izleyenlerimize aktardıktan sonra görevimizi hakkıyla yapmanın huzuru içinde artık yavrumuz Beren ile evimize dönme zamanıydı. G.B: Boğaziçi Köprüsü’nde görevliydim, hayatımın en uzun gecesiydi. Hem olan biteni telefon bağlantılarıyla milyonlara ulaştırmak, hem kendimi korumak hem de kızım ve eşimle ilgili sürekli haber alma çabası… Gerçekten çok zordu. Mesleki anlamda ileride belki bir çok gence anlatacağım tarihi bir güne şahit oldum ama bir anne, bir eş olarak yaşadığım o hayati tedirginliği hatırlamak bile istemiyorum.  HIRSLI MISINIZ? B.B: Hırsım azdır. Fazla hırsın insanlara nasıl zarar verdiğini, vicdanlarını kararttığını, bencilleştirdiğine çok şahit oldum. İyi ya da kötü tecrübelerimin beni olgunlaştırdığını düşünüyorum. Bir de kızım Beren’ in. G.B: Hırslı değilim, hiçbir zaman mesleki anlamda kendime bir yer belirleyip oraya gelmek için çabalamadım, sihirli kutu malum bizim büyük sınavımız, kör ve sağır bile edebilir bir çok insanı… Ama azimliyim. İşimi, bana verilen vazifeyi, bir haberi en iyi şekilde yapmak, insanlara doğru bilgiyi ulaştırmak,  tek hedefim. GÜNÜMÜZDE GAZETECİLİK YAPMAK KOLAY MI? B.B: Hiç kolay değil aslında. Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Hem siyasi hem de ekonomik anlamda. Bu zamanda da birbirimize karşı daha anlayışlı olmamız, kenetlenmemiz gerekiyor. En başta bu birlik ve bütünlüğü siyasetçilerin sağlaması şart. Yaptığımız haberlere gelince, benim için değişen bir şey yok. Mesleğe başladığım günden bu yana aynı çizgideyim. FOX’ ta sadece habercilik yapıyoruz. Objektif ve tarafsızız. Herkese aynı mesafedeyiz. Tek farkımız yanlışları eleştirebiliyoruz. Bu özgürlüğümüzü de başta Genel Yayın Yönetmenimiz Doğan ŞENTÜRK olmak üzere tüm FOX yöneticilerine borçluyuz. G.B: Yaşım itibariyle, 29 ve birkaç yıl daha 29 kalacak :) yaşadığım dönemden başka bir döneme şahit olmadım bu nedenle bir kıyas yapamam ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bu işi yaparken evet, zorlanıyorum. Sevdiklerim, desteklediklerim bende gizli. Her durumu mutlaka sorgularım. Görünen ardına bakmaya çalışırım. Meslek büyüklerimden de bunu öğrendim. FOX Haber olarak da hep bu çizgide gittik. Bu işin mantığıdır bu, daha çömez bir haberciyken bir eyleme gitmiştim, orada bizzat deneyimledim. Eğer olayların ortasında kalırsan hiçbir şey göremezsin, aksine olayın mağduru bile olabilirsin, gaz yersin, atılan taş başına gelebilir, tazyikli su seni al aşağı edebilir ama öyle bir nokta belirleyeceksin ki kendine, olayların her saniyesine şahit olabilesin.  GELECEKTEN BEKLENTİNİZ NE? B.B: Bugünden daha iyi olmasını umut ediyorum. Daha güzel haberler verebilmeyi umuyorum ekrandan.  Özellikle de çocuklarımızın, kızım Beren’ in daha adaletli, huzurlu, güvenli bir ortamda büyümesini istiyorum. Kızım için isteğim ise cesur ve vicdanlı olması. G.B: Başta tüm çocukların güleceği özgür, vicdanlı, huzurlu, mutlu, renkli bir dünya… MESLEĞİ HEDEFLEYEN GENÇLERE NE TAVSİYE EDERSİNİZ? B.B: Eskisinden çok daha zor bu piyasada tutunabilmek. Daha fazla çalışmaları gerekecek. Korkmadan, pes etmeden yola devam etsinler. Kimsenin adamı olmasınlar, habercilik yapsınlar sadece. G.B: Vazgeçmesinler. Bir de unutmasınlar; gidilecek yol hep vardır, öğrenilecek şeyler de…
Editör: TE Bilisim