Naz AKMAN / Kıbrıs seyahati sırasında tanışan kimyager Funda Hanım ve diş hekimi İhsan Bey yollarını birleştirir. Ankara’da yuvalarını kuran Sakallı çiftinin iki kızından biri olan, program sunuculuğu ve DJ’lik yapan Fulya Akbuga bu haftaki konuğumuz… 1977 yılında Ankara’da doğan Fulya Akbuga, çocukluğunu kolejde okuyabilmek için dershane köşelerinde geçirir. Okula başlamadan okuma yazma öğrenen Akbuga, girdiği sınav sonucunda TED Ankara Koleji öğrencisi olur. aaaabbbbcccc OKUL SIRALARINDA ÇOCUKLUK Erken yaşlarda eğitime başlayan Fulya Akbuga, çocukluğunu ve okul hayatını şöyle anlatıyor: “1983 yılında ilkokula başlayacağım zaman TED Ankara Koleji’nin hazırlık sınavları vardı, bu sınava girdikten sonra okula başladım. Çocukluğumu, okul kulüplerindeki sosyal faaliyetlere katılarak yaşadım diyebilirim. Lise bittikten sonra tercih aşamasında ne okumak istediğime yönelik bir fikrim yoktu, ancak sosyal bilimlerde daha başarılı olduğum için bu alanla ilgili bölümleri tercih etmek istiyordum. Babam diş hekimi olduğu için benim de bu mesleği seçmemi, hatta ileride onunla birlikte çalışmamı istiyordu. Ailemizde çoğunlukla fen ve teknik alanlarda çalışanlar vardı. Üniversitede seçtiğim iletişim bölümüyle zinciri kırmış oldum. 1994 senesinde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü kazandım. Annem ve babam, bu alanla ilgili bilgi sahibi değildi ve endişeleniyordu. İletişim hakikaten benim için çok zevkli bir bölümdü. Üniversite hayatım, kantinde -bizim deyimimizle- ‘kulis’te geçti. Dersler çok verimliydi. Hocalarımız kendi alanlarında uzmandı. Bu da beni daha çok mutlu ediyordu. bbaaaccc RADYOCULUĞA İLK ADIM Okulumuzun o dönemki adı ‘Radyo Radyo’ olan, günümüzdeki adıyla Ankara Üniversitesi Radyosu’nda çalışmaya karar verdim. İlk başlarda kapalı devre yayın yapan radyo, daha sonra Ankara’ya yayın yapmaya başladı. Prof. Dr. Sezer Akarcalı hocamız, radyo biriminde çalışan tüm asistanlara eğitimler vererek gerçek bir yayıncı olmayı öğretti. DJ nedir; radyoda müzik, haber, canlı yayın nasıl yapılır; mikser, mikrofon nasıl kullanılır derken, biz üniversite ikinci sınıfta her şeyi öğrenmiştik. O kadar hevesliyim ki, derslere girmeyerek, bütün zamanımı küçücük bir radyo stüdyosunda geçiriyordum. Günler geçtikçe, radyodaki yayınları aktif hale getirdik, haber birimi kurduk, canlı yayınlara telefon bağlantıları almaya başladık. Bir gün canlı yayında ilk telefonun çalmasıyla emeklerimizin boşa çıkmadığını anlamıştım… Bir dinleyicimiz istek parçada bulunmuştu.” Yerel yayın yapan Ankara Üniversitesi Radyosu’nda amatör olarak çalışan Fulya Akbuga, sektöre, profesyonelliğe doğru attığı ilk adımlarını da şöyle anlatıyor: ULUSAL YAYINA GEÇİŞ “Ankara Üniversitesi Radyosu’nda 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde muhabir arkadaşlarımız parti merkezlerinden son durumları bildiriyor, biz de bu sonuçları, partilerdeki durumu başkentli dinleyicilerimize aktarıyorduk. Gece saat üç civarında Capital Radio’nun sahibi İsmet Kalafatoğlu, okulumuza gelmiş, hocalarımızla tanışmış ve elemana ihtiyacı olduğunu söylemiş. Hocalarımız, benim ve iki arkadaşımın ismini vermiş. İsmet Bey ve hocalarımız, beraber stüdyoya girip benden bir anons yapmamı diğer arkadaşlarımdan da haber metni okumalarını istedi. Bundan sonra beni ve arkadaşlarımı alarak Capital Radio’nun Ankara binasına götürdüler. Hiçbir şeyden haberimiz yok… Üniversite ikinci sınıfta Türkiye’nin en çok dinlenen radyolarından birinde mikrofon başındayım… Hafta içi her gün dinlenilirliğin en yüksek olduğu akşam saat yedi ve on bir arası programlar yapmaya başladım. ccccssss YOL AYRIMI Açıkçası, mezun olduktan sonra bir yol ayrımına girdim. Gazetecilik bölümünü okumuştum, fakat bu bölümle ilgili çalışmak istemiyordum. Öte yandan radyoyla sektöre giriş yapmıştım. ODTÜ’de Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans yapmaya başladığım sıralarda, Radyo ODTÜ’den program direktörü olmam için bir teklif aldım ve yolumu radyodan yana seçtim. Yerel bir radyo olmasına rağmen Türkiye’nin en prestijli yayın yapan kuruluşlarından biri diyebilirim… İlk ‘podcastlar’, yani internet üzerinden otomatik olarak indirilebilen ve dijital formatta yer alan, müzik veya konuşmadan oluşan programlar, ilk internet yayınları gibi büyük organizasyonları bu radyoda yaptık. 1998 yılında ‘Ofis Kaçkını’ diye bir program sunmaya başladım. Bu program ileride bir marka haline geldi.” DJ’lik yaparken aynı zamanda televizyon sektöründe de çalışmaya başlayan Fulya Akbuga, bu dönemi de şöyle anlatıyor: “2002 yılında TRT’de yayınlanan ‘Ezgi Günü’ adlı müzik-eğlence programıyla beyazcamla tanıştım. Bundan sonraki zamanlarda TRT 2’de ‘Üniversitem’ ve TRT 1 kanalında ‘Yarışalım Eğlenelim’ adlı programlarının sunuculuğunu yaptım. Bu sıralarda Radyo ODTÜ’de çalışmaya da devam ediyordum. Radyonun cıngıllarını seslendirmeye gelen, uçak mühendisi olup aynı zamanda müzisyenlik yapan Yusuf ile tanıştık. Ortak alanlarda sürekli karşılaşıp beraber etkinlikler yapıyorduk. Derken, 2003 yılında evlendik. 2004 yılında Kanal B’nin yayına başlamasıyla başvuru yaptım, seçmelere katıldım, benimle beraber on kişi eğitime alındık. Kanalda verilen kurslarda Jülide Gülizar başta olmak üzere pek çok önemli isimlerden eğitim aldım. Bunun bana büyük bir katkı sağladığına inanıyorum. Haber spikeri ve program sunucusu olarak bir yıl boyunca bu kanalda çalıştım. Kanal yeni kurulduğu için sistem tam olarak oturtulamamıştı. Bulunduğu yer çok uzaktı. Basın çalışanı olarak birtakım işlemlerimiz yapılamadığı için ayrılmak durumunda kaldım. 2005 yılında kürkçü dükkanım diyebileceğim Radyo ODTÜ’ye eğitim koordinatörlüğü ve program yapımcılığı görevime geri döndüm. Eğitim kısmına ağırlık vererek diksiyon, sunum teknikleri gibi alanlarda dersler vermeye başladım. 2008 senesinde ABD Büyükelçiliği bursuyla Washington ve Philadelphia’da başkanlık seçimlerini izledim. Bir yıl sonra da TRT Türk kanalının ilk yayın ekibinde ‘Haberdar’ programının sunuculuk ve editörlüğünü yaptım. Aynı zamanda TRT Ankara Radyosu’nda yayınlanan ‘Şehrin Nabzı’ adlı sohbet programını da hazırlayıp sundum. 2010 yılından 2015’e kadar yine TRT’nin farklı kanallarında, ‘Stüdyo Avaz’, ‘Yaz Sohbetleri’, ‘Spora Dair’, ‘Sporun Merkezi’ gibi programların sunuculuğunu ve moderatörlüğünü yaptım…” dddaaaaa YAYINDA OLMAK, DİŞ FIRÇALAMAK GİBİYDİ Yıllarca eş zamanlı yürüttüğü canlı yayın ve radyo televizyon programlarıyla bilim, sanat, siyaset ve spor dünyalarından birçok ismi ağırlayan Fulya Akbuga, yayıncılığı ve üniversite öğrencileri ile meslektaşlarına verdiği eğitimleri de şöyle anlatıyor: “Çok yoğun bir çalışma tempom vardı. Medya sektöründe çalışırken aynı anda birçok işi yürütme fırsatım oluyordu. İnanın, bir gün içinde üç farklı yere giderek yayınlara yetişmeye çalıştım. Yaklaşık 20 yıl boyunca değişmeyen tek işim Radyo ODTÜ’deki ‘Ofis Kaçkını’ programımdı. Bu program hayatıma o kadar çok oturmuştu ki, sabah uyanıp diş fırçalamak gibi bir şeydi. İşim ne olursa olsun, öncelikle sabah gidip iki saatlik yayınımı yapıyordum, ardından geri kalan işlere yetişiyordum. eeeeeeeddda Mesleğimden fırsat buldukça da diksiyon, spikerlik, beden dili, sunum teknikleri gibi eğitimler vermeye başladım. Türkiye’de herkes bir şekilde sunum yapıyor. Ancak her şeyden önemlisi, temel bir sorunumuz var: Bozuk Türkçeyi kullanmayı sürdürmek… Ben de bu alanda özel şirketlere belirli kurumlara eğitim veriyorum.” Fulya Akbuga yayın anılarını da şöyle anlatıyor: “Hayatımı özetleyen tek deyim belki de ‘canlı yayın’dır. Çünkü yaptığım her işin ortak noktası canlı yayındı. Sürekli canlı yayında olunca teknik aksaklıklar ve sıkıntılar yaşıyorduk. Durum ne olursa olsun, bir şekilde toparlamak zorundayım. Bir gece haber nöbetinde, spikere metni gösteren ‘prompter’ sistemini kullanan teknisyenin uyuması üzerine, kendi cümlelerimle haberi tamamlayışımı hala unutamam. Bir kış günü yoğun kar yağışı nedeniyle geciken program konuğumu beklerken, farklı konularda belki de gereksiz şeyler konuşarak seyirciyi oyaladım… ANNESİNDEN CANLI YAYINDA SÜRPRİZ TRT Avaz’da ‘Yaz Sohbetleri’ programımda her gün farklı alanlardan uzmanları konuk ediyordum. Kadın-doğum ve tüp bebek hakkında Prof. Dr. Timur Gürgan’ı konuğumdu. Gürgan tüp bebek alanındaki gelişmeleri anlatırken, bir telefon bağlantısı geldi. Reji kim olduğunu söylemedi, ancak monitörden bakınca annemin adını gördüm. Annem her programımı takip eder, çoğu zaman da arayıp görüşlerini belirtirdi. Ancak o günkü tüp bebek konusundan dolayı annemin araması beni çok şaşırtmıştı. Heyecanımı belli etmeden, durumu bozmadan konuşmaya başladık. Hayatımın sürprizini canlı yayında yaşadım. Annem, ‘Timur Bey, size çok teşekkür ediyorum. Yıllar önce Hacettepe’de benim doğumumu siz yaptırmıştınız. Böylesine güzel bir çocuğun dünyaya gelmesine vesile oldunuz. Bugün sizi aynı ekranda görmek beni çok duygulandırdı’ dedi. Konuğum Timur Bey ile yüzümüzde şaşkın bir ifade vardı. İkimiz de stüdyoda canlı yayında bunu öğrenmiştik. Açıkçası hayatımda yaşadığım efsane anlardan biri de bu olmuştu.” 2015 yılında mezun olduğu Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde radyo biriminde ders vermeye başlayan Fulya Akbuga, halen TRT Kent Radyo’da programlarını sürdürüyor ve seslendirme yapıyor.
Editör: TE Bilisim