Barber’s For Men: Çevre Sokağın esnafı 

Ankara Çevre Sokak (Üsküp Caddesi)’nde hizmet veren berber dükkânı “Barber’s For Men” çıraklıktan ustalığa yükselerek, işinde ustalaşan Memiş Dengiz’e ait... Siyasetçiden gazeteciye, esnaftan öğrenciye kadar geniş bir müşteri portföyü bulunan bu butik berber salonunun sahibi Dengiz, meslekte başarılı olmanın kurallarını ve eski kuşak berberler ile şimdiki nesli 24 Saat Gazetesi için anlattı

SULTAN YAVUZ - “Barber’s For Men” Ankara Çevre Sokak’ta bulunan butik bir berber salonu... İngilizce tabelası dikkatimi çekerek, ayaküstü bir “Merhaba” dediğim dükkân sahibi Memiş Dengiz, tahminlerimi doğrulayarak, yabancı bürokrat ve vatandaşların çevredeki yoğunluğunun bu adı seçmesinde etmen olduğunu belirtiyor. Siyaset dünyasından medyaya, bürokrattan esnafa kadar geniş bir kitleye hizmet veren “Barber’s For Men”in hikâyesini, sahibi Memiş Dengiz’den dinledik. 1976 Ankara doğumlu olan Memiş Dengiz, aslen Çorum Sungurlu’nun Çukurlu köyünden olduğunu ve Mamak’ın Şirintepe Mahallesi’nde geçirdiği çocukluğunun güzel anılarla dolu olduğunu söylüyor. Lise mezunu olan Dengiz’in baba mesleği olan berberlik, daha çocuk yaşlarında Dengiz’in idealindeki meslek olmuş. Babasının Kolej’de bulunan berber dükkânında yaz tatillerinde yerleri süpürerek mesleğe adım atan Dengiz, “Gönülden gelen bir şey, abim de babamın yanına gelip gitti ama bankacı oldu, ben ise bakkala para bozdurmaya giderken, yerleri süpürürken sanırım çoktan karar vermiştim. İlkokul öğretmenime de berber olmak istediğimi söylemiştim” diyor. “Onlar bu mesleği yokluk içinde yaptılar” Babasının, Dengiz’in berber olmak istemesine sıcak bakmadığını ifade eden Dengiz, çırakken eline geçen az miktardaki paranın kendisini iyi hissettirdiğini, fakat bu durumun da onu okuldan uzaklaştırdığını belirtiyor. 1965 yılında Ankara’ya taşınan babasının dört çocuğunu da berber makasıyla büyüttüğünü kaydeden Dengiz, eski kuşak için şunları söylüyor: “Şimdiki berberlerle eski berberler arasında kuşak çatışması yaşanmıyor da değil ama onlar gerçekten yokluk içinde bu mesleği yaptılar, çok zorluk çektiler. Doğru düzgün makineleri, makasları, tarakları yoktu ya da kısıtlıydı. Usturaları tek tek elde bileye bileye bazı şeyleri günümüze getirdiler. Bu işin cefasını onlar çekti. Güzel paralar da kazandılar, kimseye muhtaç olmadan dört çocuğu okutup, bakmak güzel şey. Ama birinci kural da şu; bir işi severek yapıyorsanız, üstesinden geliyorsunuz. Ben çocukluktan beri işimi severek yaptım.” Büyükelçiler ve bürokratlar da hizmet alanlar arasında Dengiz, küçük yaşta başladığı meslek için, o yıllarda “Kolunda altın bir bileziği olsun” sözünün geçerli olduğunu ve babası her ne kadar mesleği öğretmek istemese de, onu gözlemleyerek müşterilerle nasıl konuşulması gerektiğini, ne zaman susulması gerektiğini kavradığını söylüyor. Berberlik mesleğinde çok çeşitli insanlarla karşılaştığını belirten Dengiz, “Hayata dair çok güzel bir okul diyebilirim” diyor. Askerden döndükten sonra 2001 yılında babasıyla çalışmaya başlayan Dengiz, babasının 2003 yılındaki vefatının ardından, 2005 yılında Çevre Sokağa gelmiş. Önce “eskilerden” Parisli Cemil Bey ile yedi yıl çalışan Dengiz, dükkân 2012 yılında kapanınca, sekiz numarayı tutmuş. 2016 yılında ise şimdiki dükkânını alarak hizmete açan Dengiz, “Her şeyin başı mesleğe erken başlamak ve çok çalışmak. Mesleği severseniz bir gün karşılığını alırsınız” diye konuşuyor. Yabancı müşterilerinin olduğunu ifade eden Dengiz, İngiltere, Almanya, Slovakya, Romanya gibi ülkelerin büyükelçilerinin ve Fransız, Yeni Zelandalı, Alman ve İngiliz vatandaşların gelenler arasında olduğunu belirtiyor. Dil bilmenin şart olmadığını vurgulayan Dengiz, “İstedikleri saçın ya da kendi saç kesimlerinin fotoğrafı yeterli oluyor. Bir de İngilizce olarak uzun, orta ya da kısa diyebiliyorsunuz. Çok gerektiğinde internet sayesinde çeviri yapabilirsiniz, bazıları yardımcılarıyla birlikte geliyor zaten” diyor. Belçikalı bir arkadaş grubunun da kendisini tercih ettiklerini söyleyen Dengiz, “Yaptığınız iş beğenildiğinde sizin de mesleğinize saygınız artıyor. Zaten yabancı müşterilerden kaynaklı olarak İngilizce isimde karar kıldım” diye ifade ediyor. On üç yıldır saç tıraşını yaptığı Agah Oktay Güner’in, dükkânının açılışını yaptığını belirten Dengiz, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’i de yıllarca tıraş ettiğini ifade ediyor. Taşdelen’in hem babasını hem de oğlunu tıraş ettiğini ifade eden Dengiz, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın da Ankara’da bulunduğu sırada berberi olduğuna dikkat çekiyor. İş adamları ve bürokratların yanı sıra taksicileri, avukatları ve öğrencileri de tıraş eden Dengiz, “Ben butik bir berberim. Herkese eşit davranmam ve eşit hizmet vermem gerekir. Randevulu çalıştığım için bunu tüm müşterilerim bilir. Kişiye özel çalıştığım ve aynı özeni herkese gösterdiğim için ayaktayım” diye ekliyor. “Büyük salonlarda samimi ortamı yakalayamazsınız” Müşterileriyle diyaloğa çok önem verdiğini vurgulayan Dengiz, sınav dönemindeki öğrencilerin, iş alma ihtimali olan iş insanlarının veya gazetecilerin her biriyle ayrı muhabbeti olduğunu, aradaki sohbetin zaman içinde geliştiğini kaydediyor. Dengiz müşterileriyle olan iletişimini şu sözlerle anlatıyor: “Müşterinin ruh hâlinden iyi anlamanız gerekir. Bir de gerçekçi olmak ve belki de etrafındakilerin söyleyemediklerini söyleyebilmeniz gerekiyor diye düşünüyorum. Ayda bir ya da iki kez stres de attıkları berber koltuğunda bir iki laf etmek onlara iyi gelirken ben de bazı müşterilerimden edindiğim hayat tecrübesini geliştirmiş oluyorum. Büyük berber salonlarında ise bu tarz ikili diyaloglar kurmak çok zordur, sınırlıdır. Eğer dükkân sahibiyseniz ya da VIP odanız varsa olabilir ama orada çalışansanız, önceliğiniz kesim yapmaktır. İşte butik bir salon olmanın avantajı budur. Üçüncü bir insan sizi duymaz, kişiye özel çalışırsınız. Yeri geliyor abi gibi davranıyor, nasihat veriyorsunuz; yeri geliyor büyüklerinizden siz nasihat alıyorsunuz. Hiçbir yerde edinemeyeceğim tecrübeleri işimde edindim.” “Tıraş ettiğiniz insanlar, sizin sokaktaki mankenleriniz oluyor” Dengiz, güncel saç kesimlerini Instagram’dan takip ettiğini ve yurt dışındaki uygulamaları izlediğini belirterek, özellikle siyahların saç kesiminde bir sanat eserinden söz etmenin mümkün olduğunu savunuyor. Dengiz, “Aslında tıraş ettiğiniz insanlar, sizin sokaktaki mankenleriniz oluyor. Reklamımızı bu şekilde ve tavsiye ile yapmış oluyoruz” diyor. Müşterinin istediği saç eğer ona yakışmayacaksa bunu da uygun bir dille anlattığını ifade eden Dengiz, bu konuya ilişkin de şunları belirtiyor: “Berberler en iyisini biliyor diye bir şey yok. Müşteriyi iyi dinlemeliler. Sonuçta sen bir defa keseceksin, o adam her gün kullanacak. Bu yüzden günlük olarak rahat kullanabileceği ve ayna önünde az zaman geçirebileceği saç benim için düzgün demektir. Son dönemde sakal eğilimi var. Bu da dizilerden gelen bir moda... Bir de Uğurkan Erez’in bir saç kesimi vardı, o çok moda oldu. Bence insanın yüzüne ve kafasına yakışan her saç onun kendi modasıdır. Bizim yurt dışındaki berberlerden daha iyi olduğumuzu düşünüyorum, çünkü yabancı müşterilerim çok memnun ayrılıyor ve özellikle Alman bir doktor müşterim en son geldiğinde yardımcısına tıraşın videosunu çektirdi. ‘Bunu gittiğimde berbere göstereceğim’ dedi.” “20 yıl sonra çırak kalmayacak” Genel olarak çıraklığın tüm iş kollarında çok azaldığına dikkat çeken Dengiz, bunda eğitim sisteminin ve ebeveynlerin çocuklarının mutlaka beyaz yakalı olmaya teşvik etmesinin rolü olduğu görüşünde. Dengiz, “Bizim zamanımızda çocuk okumazsa bir mesleğe yönlendiriliyordu, usta ikinci baba olurdu. Oysa şimdi öyle değil, fakat okumayan çocuk için de bir kanal açılmalı. Liseden sonra o çocuğu bükemezsiniz. Türkiye’de 20 yıl sonra çırak olmaması durumu ile karşı karşıya kalacağız. Bu nedenle iyi usta yetişmeyecek” diyor. Dengiz, günümüzde eski ile modernin birleştirildiğini söyleyerek, yaşlı müşterilerine klasik kesim; gençlere de daha “uçuk kaçık” modeller yapabildiğini belirtiyor. Unısex kuaförleri ise desteklediğini belirten Dengiz, “Bence kadın erkek ortak olan kuaförlerin açılması bizde geç bile kaldı. Bence unisex kuaför çağ atlamak ve kadın erkek eşitliğinin bir göstereni olmak demek. Avrupa’da kadınlar da erkeklerin saçını kesebiliyor, biz belki 20 yıl önce başlamalıydık ama doğu yanımız ön plana çıktığı için ona daha yol var” diyor. Meslekte eğitimin önemli olduğunun altını çizen Memiş Dengiz, sözlerini, “Müşterinin ne dediğini algılamadan, kafasındaki kesimi yapmaya çalışan meslektaşlarım eğer müşterilerini iyi dinlerlerse, daha iyi geri dönüşler alırlar. Mesleğimi seviyorum” cümleleriyle bitiriyor.