Gençlerbirliği Eski Futbolcuları, anılarını canlı tutmak, kırmızı-siyah renklere olan tutkularını yaşatmak için, atmış yıl kulübe hizmet veren tarihi binalarında bir araya gelerek kurdukları derneklerinde, gerçekten zaman tünelinde yaşıyorlar. Acı tatlı anıların canlandığı, Başkentin ünlü futbolcularının bir toplantısına konuk olduk ve bu kez biz onların Zaman Tüneline girdik… Gençlerbirliği tarihini yazan Tanıl Bora’nın ‘Ankara Rüzgârı’ adlı kitabı, Ankara’da futbolun 1918 yılından itibaren oynandığını gösteriyor. Başta gayri Müslümler ve başka şehirlerden gelen öğrencilerin Ankara Sultanisi bahçesinde kuralsız top koşturmaları başkent futbol tarihinin başlangıcı kabul ediliyor. Başkentte 1920 yılında da; Sultanî İdman Yurdu, Ankara İdman Yurdu, Anadolu Sanatkârangücü, Talimgâhgücü, Bahriyegücü gibi ilk takımlar kuruluyor. Bu günkü Yüksek İhtisas Hastanesinin bulunduğu yerdeki, Ankara Sultanisi adı Taş Mektebe dönüşüyor daha sonra da adı Sıhhıyedeki binasında Atatürk Lisesi olarak değişiyor. Bu okulda Beden Eğitimi Öğretmeni Ekrem Bey de iddialı bir takım kuruyor. Altınordu takımında da futbol oynayan Ekrem Bey, takım kuruluşunda bazı hevesli ve yetenekli öğrencileri takım dışında tutunca, Gençlerbirliği’nin kuruluşuna giden ilk adım atılıyor. Takıma alınmayan gençlerden birisinin babası olan milletvekili, gençleri yüreklendirmek adına da yeni bir kulüp için önderlik yapıyor. Takıma giremeyen gençler, Anafartalar Caddesi üzerindeki spor malzemesi satan tek dükkândan, paralarını ödeyerek birer forma alıyorlar. Gençler, ileride kulüp rengi olacağı, kocaman bayraklar olup caddeleri binaları süsleyeceğinden, geniş bir taraftar kitlesinin boynunda simgeleşeceğinden habersiz, dükkânda buldukları Kırmızı-Siyah çubuklu formalarına sahip oluyorlar. Milletvekili, öncülük ettiği kulübe isim koyma aşamasında da “mademki gençler kuruyor takımı adı da Gençlerbirliği olsun” diyerek resmi başvuruyu yapıyor. Gençlerbirliği’nin resmi kuruluş tarihi de 14 Mart 1923 olarak tescilleniyor, yedi takımlı 1923-24 sezonunda Gençlerbirliği, kırmızı-siyah forması ile sahada yerini alıyor. 1925 yılında yapılan ilk kongrede, İzmir Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı Necati Bey fahri başkanlığa seçiliyor. 1928 yılında, okul takımından kulüp bilincine erişen Gençlerbirliği, Macaristan’ın Admira takımından Zinger’i 50 lira gibi yüksek bir aylıkla antrenör olarak getiriyor, 1929-30 sezonunda da şampiyon oluyor. Başkentin önemli bir takımı olan Gençlerbirliği’nin başkanlık koltuğuna da ilk yıllarda; Baro Başkanı Aziz Barıkan, Maliye Bakanlığı, Bütçe Mali Kontrol Şube Müdürü Saffet Gürol ve Dışişleri Bakanlığından Orhan Şeref Apak gibi isimler oturuyor. Gençlerbirliği 1935 yılında Macaristan’ın Ujpest takımını 5-3 yeniyor. Bir dizi karşılaşmalar yapmak üzere 1937 yılında ülkemize gelen Avrupa’nın ünlü Rapid Wien takımına da 8-5 yeniliyor. Bu karşılaşma, Rapid’in Türkiye’de en çok gol yediği maç olarak kayda geçiyor. İleri yıllarda Gençlerbirliği ülkemizde futbol okulu kuran ilk kulüp olarak da yine tarihteki yerini alıyor. HAYDİİİ GENÇLEER! Gençlerbirliği’ne en büyük desteği de İşadamı Vehbi Koç 1950’li yılların başlarında veriyor. Başkentteki büyük bir açığa cevap verebilmek için Maltepe semtinde kurduğu ‘Talebe Yurdu’ içinde önemli bir alanı kulübe tahsis eden Vehbi Koç, ‘Gençlerbirliği var olduğu sürece bu binada kalacaktır’ diyerek de misafirliğe sınır koymuyor. Beyin cerrahı Prof. Kemal Benli’nin kendine özgü temposu ve gür sesi ile statta yankılanan ‘haydii gençleeer’ sözü, Gençlerbirliği profesyonel futbol takımında oynamış veya kırmızı-siyah renklere gönül vermişleri bir araya toplamış. Kulübün Beştepe’deki modern tesislerine taşınmasından sonra atıl kalan bu tarihi mekân, 2011 yılından beri de Gençlerbirliği Eski Futbolcuları Derneği olarak hizmet veriyor. Dernek Başkanı, Gençlerbirliği’nin eski orta saha oyuncularından Cemalettin Sakallıoğlu dernek çalışmalarını şöyle anlatıyor:Gençlerbirliği her zaman arkadaş hatta kardeşe kadar varan dostlukların kurulduğu bir kulüptür. Futbolu bıraktıktan sonra da zaman zaman, değişik mekânlarda bir araya gelen bizler, Prof. Kemal Benli’nin sözü ile bir hareket başlattık, ‘haydi gençler’ dedik. Kulüpte görev almış herkesin anılarında ayrı bir yeri olan buranın atıl durumda olmasına da gönlümüz razı olmadı. Arkadaşlar toplandık, Kulüp Yönetimine durumu anlattık, dernekleştik ve anılarla dolu bu mekâna tekrar döndük. Burada Sayın Vehbi Koç’u rahmetle anmamız gerekiyor, bu bina olmasa, Gençlerbirliği bu günlere gelemezdi. Biz Vehbi Beye şükranlarımızı sunmak için salonda bir köşe yaptık, onu her zaman rahmet anıyoruz. Burası atmış yıldan fazla kulübe hizmet etti. Bizler gibi belki yüzlercesi futbola burada başladı, burada sahaya veda etti. Aramızdan yine bu binaya yönetici, antrenör olarak girenler oldu, evimizden fazla burada olduk diyebiliriz. Bu binada; zaman oldu sevindik, şampiyonluk kutladık, zaman oldu küme düştük, gözyaşı döktük. Kulübün, sıkıntılı dönemlerinde, bakkaldan aldığımız malzemelerle burada ‘maç kahvaltısı’ yaparak stada gittik. Deplasmanlara gideceğimiz zaman, önce otobüs firmaları ile pazarlık yapardık, on sekiz bilet alacağız… Anlaşmamıza göre otobüs önce buraya gelir, malzemeleri yükler, bizleri de alır sonra terminalden diğer yolcuları da alarak yola çıkardık. Deplasman dönüşlerimiz gece geç saatlerde olurdu, kulüp bizi evlerimize gönderecek maddi güçte değildi, bizler de bunu hiç sorun yapmaz burada, koltuklarda, masaj masalarında sabahlardık. Arızalı bir merdaneli çamaşır makinamız vardı ve sık sık hizmet dışı kalırdı. Malzemecimiz Tavukçu Hüseyin ve bizler elimizle içindeki pervaneyi çevirirdik veya çamur içindeki formalarımızı duş sırasında ayaklarımızın altına alır temizlemeye çalışırdık. Ayakkabılarımızı kendimiz alırdık, İstanbul’da bir imalatçı vardı, Dinyakos denilen altı ve kramponları kösele olan ayakkabılar giyerdik, ıslandığı zaman tabi çok ağır olurdu. Hemen hepimiz toprak sahada futbol oynadık, vücudumuz, özellikler yanları her zaman yara bere içinde olurdu, tedavimizi de kendimiz yapardık. Malzemelerimizin onarımını da malzemecimiz ile birlikte bizler yapardık, yırtık sökükleri annelerimiz dikerdi, çünkü bizim için futbol önemliydi… Haftanın belli günlerinde yurttan sıcak su gelirdi, olmadığı zaman da tüple ısınan duşları kullanırdık. Çoğumuzun başına gelmiştir, duş sırasında tüp bitmesi olayı. Hava buz gibi ve tüpün gelmesini bekleyişimizi unutmak mümkün mü? Hele ikinci ve üçüncü lig dönemlerinde, Anıttepe stadına çalışmaya yürüyerek giderdik. Sırtımızda file içindeki toplarla, kar, yağmur demeden yürüdük, çünkü takım hakem parasını bulmakta bile zorlanırdı. Rahmetle andığım Avni Bulduk hoca çalıştırdı takımı bir dönem. Bize her zaman kalori verecek yiyeceklerle beslenmemizi önerirdi, ayakta kalabilmemiz için, ancak bu yolla enerji toplayabilirdik. GENÇLERBİRLİĞİ CAVCAV’A ÇOK ŞEY BORÇLU Burada Başkanımız İlhan Cavcav’ı saygıyla anmamız gerekiyor, kulübü bataklıktan çıkartarak bir imparatorluk kurdu, Gençlerbirliği ona çok şey borçlu… Ayrıca harap kalmış bu binayı yaşanır hale getirmemize katkıları olan başta sayın Cavcav olmak üzere herkese büyük teşekkür borcumuz var. Büyüklerimiz bize ‘Gençlerbirliği’nin temelinde sevgi, saygı, dostluk, arkadaşlık vardır’ derdi, biz böyle gördük, böyle eğitildik, bu ilkeleri de şimdi aynı şekilde sürdürüyoruz. Dernek olarak biz bu ruhu yaşatmak için çalışıyoruz. Sesimizi biraz daha duyurabilsek, gençlere çok iyi örnek olacağımızı düşünüyoruz. Ayrıca kulüp yönetimine de faydamızın olacağına inanıyoruz. Belirli günlerde buraya toplanan, hepsi isim yapmış futbolculardan yeterince yararlanılamadığını düşünüyoruz. Bizler Gençlerbirliği’ne gönül vermiş sporcular olarak her türlü yardıma hazırız. Gençlerbirliği yöneticileri de keşke buraya gelse! Bizler karşılık beklemeden her türlü yardıma hazır gönüllüleriz. Bu yolda kulüp ile yan yana yürüyoruz ama biz kol kola yürüyelim istiyoruz… Derneğimiz sadece kulüpte forma giymiş arkadaşlarımıza değil Ankara’nın tüm futbolcularına açık, Zeynel Soyuer ve Ertan Adatepe ağabeylerimiz başta olmak üzere Ankaralı futbolcu kardeşlerimiz her hafta sohbetlerimize katılırlar. Sohbetlerimiz yine futbol olur ama bu kez de anılar üzerinedir. Geçtiğimiz günlerde Erkin Şimşir arkadaşımız geldi, bacağını açmış bana ‘bak ağabey senin krampon izin hala duruyor’ demişti. O zamanki arkadaşlık gerçekten farklı idi, futbolcuların maç sırasında aralarındaki laf atışmalarına hakemler bile gülerdi. İşte bu nedenle yıllar sonra, farklı dönemlerde futbol oynamış onlarca insan bir araya gelebiliyor, sohbet ediyor.” CEMALETTİN SAKALLIOĞLU KİMDİR? 1955 yılında, Gençlerbirliği’ne gönül vermiş Mehmet Sakallıoğlu’nun ikinci çocuğu olarak Üreğil’de dünyaya gelen Cemalettin, kulübe 1972 yılında girdi. Mamak Lise takımındaki performansını gören Fehmi Baştüzel’in genç takıma aldığı Sakallıoğlu A, Genç, Amatör takımlarda 1,2 ve3 üncü liglerde Kırmızı- Siyah formayı 13 yıl giydi. Afyon Spor ve PTT’de birer sezon kalan Cemalettin Sakallıoğlu, Ankara’da çeşitli okullardaki Beden Eğitimi Öğretmenliğinin yanı sıra birçok da takım çalıştırdı. Pursaklar Sporu Ankara şampiyon yapan Sakallıoğlu Gençlerbirliği’nin Türkiye Kupasını aldığı 1986-87 sezonunda antrenör Metin Türel’in yardımcılığını yaptı. Halen Gençlerbirliği Kulübü Tesis Sorumlusu ve Amatör Branşlar Yöneticisi olarak kulübe hizmet veren Sakallıoğlu, 2011 yılında Gençlerbirliği Eski Futbolcuları Derneğinin kurulmasına önderlik yaptı ve kuruluşundan beri de Başkanlık görevini yürütüyor. RESİM ALTLARI Büyük fotoğraf: Ayakta duranlar soldan; dernek görevlisi Emrullah Özdemir, taraftar Ahmet Kudal, orta saha oyuncusu Saadettin Özkalender, dernek mali sekreteri santraf ve gol kralı Muammer Nurlu, orta saha oyuncusu Nevzat Suvak, Orta saha oyuncusu Nedim Yıldırım, orta saha oyuncusu Cüneyt Memişoğlu, Kaleci Turgay Keskin, eski futbolculardan Hasan Özcan ve taraftar Murat Bulgurcuoğlu. Oturanlar soldan; Taraftar Fevzi Şehirlioğlu, Rüzgârın oğlu Zeynel Soyuer, Dernek Başkanı, defans oyuncusu Cemalettin Sakallıoğlu, Kulüp eski başkanlarından Hasan Şengel, orta saha oyuncusu Kamil Karakoç ve eski futbolculardan Avni Özcan İkinci fotoğraf: Santraf Asım, gol kralı Muammer, santraf Nevzat, eski kulüp başkanlarından Hasan Şengel ile sol açık Osman ve savunma oyuncusu Osman. Üçüncü fotoğraf: Nevzat, Hasan Şengel, Cemalettin ve Saadettin. Vehbi Koç köşesi: Cüneyt, Saadettin, Cemalettin, Muammer, Turgay.