Ergun MENGİ Efendim, herkes konuya şöyle başlar, “ben Çorumluyum, Erzincanlıyım, ben İstanbulluyum” bir de başında “övünmek gibi olmasın” diye başlar. Bu gerçekten aidiyet duygusu bakımından çok güzel bir duygudur. Övünmek gibi olmasın memleketimiz çok güzeldir. Ancak memleketini ne kadar tanıyorsun, sokaklarını, meydanlarını bilmekle olmaz. Eğer Kadıköylüyüm diyorsan, Kadıköy’ün tarihini bileceksin, Nedir Moda Kulübünün tarihi, orası aslında İngiliz kulübüdür. Adı neden Kadıköy? Atı alan niçin Üsküdar’ı geçiyor. Bilmeden Üsküdarlı olamazsın Eğer bilmiyorsan, Çemberlitaş ve milyon taşını sen Çemberlitaşlıyım diyemezsin, eğer bilmiyorsan Ayasofya’yı, yere batan sarnıcı ve Sultan Ahmet Caminin tarihini, bilmiyorsan oradaki dikili taşın hikâyesini sen diyemezsin ki ben Sultanahmetliyim. Eğer sen Rumeli Hisarının gerçek adının Boğaz Kesen olduğunu ve Fatih Sulatan Mehmet’in İstanbul’un kuşatmasında bu koskoca kaleyi 4 ayda yaptırdığını bilmiyorsan, diyemezsin ki ben Aşiyanlıyım. Eğer sen bilmiyorsan en ince tarihiyle Yıldız Sarayını, Dolmabahçe Sarayını, Topkapı’yı, Galata Kulesini sen diyemezsin ki ben İstanbulluyum. Topal Osman’ı bilmeyen Giresunlu, Nene Hatun’u bilmeyen Erzurumlu, Sütçü İmam’ı bilmeyen Kahramanmaraşlı olamaz. Artvin Barı oynayamıyorsan, Artvinli, Zeybek oynayamıyorsan Aydınlı, Misget oynayamıyorsan Ankaralı, Ham Çökelek bilmiyorsan Mersinliyim diyemezsin. Bir yerin hemşerisi olmak bedavadan olmaz. Emek ister, bilgi ister, çalışmak ister. Sinop cezaevinde yatanları bilmez, Diyojen’i tanımaz, onun Büyük İskender’le muhabbetini bilmez seniz Sinoplu olamazsınız. Karya’yı bilmeden, Bitezli Halil’in Çökertme Türküsünü bilmeden, kolları semaya açıp iki dönmeden Bodrumlu Olamazsın. Mustafa Kemal Atatürk’ü Kuruluş ve Kurtuluşu iyi bilmeyen hemşeri hiç olamaz. Her yörenin ilkokulu, ortaokulunda bir öğretmen, yörenin tarihini en azından hala ayakta olanların bilgisini öğretemiyorsa öğrencilerine, ellerinden tutup götürmüyorsa, diyemez ki ben Çankırı’da Mehmetçik Ortaokulu öğretmeniyim. Ortaçağ’dan itibaren şehrimizi inceleyelim, ayakta kalabilmiş tüm tarihi eserleri öğrenelim, örf adetlerini geleneklerini, halk oyunlarını öğrenelim, öğretelim. Bunlar olmadan “Hemşerim neredensin” sorusuna cevap veremezsin.