Gençlerbirliği’ni ligde sırtlayan gol makinası Serdar Gürler, Trabzonspor’da geçen kötü günlerden sonra ulaştığı seviyeyi anlattı ANKARA-Serdar Gürler, Trabzonspor’da geçen kötü günlerinin ardından, hırsı ve çalışkanlığıyla kendini Gençlerbirliği'nde yeniden yarattı. Bu sezon gösterdiği çıkışla kariyerinin zirve noktasına ulaşan ve 10 gol, 2 asistlik performansıyla Gençlerbirliği’ni sırtlayan Serdar Gürler’le arkadaşımız Anıl Yazar keyifli bir röportaja imza attı. Serdar’la Fransa’dan Türkiye’ye geliş sürecini, menajerinden gizli Bulgaristan’dan Türkiye’ye kaçış hikayesini ve sınırda yaşadıklarını, bu sezonki performansını, kariyer hedeflerini ve daha pek çok şeyi konuştuk. Futbola nasıl başladığını ve Türkiye’ye geliş sürecini kısaca anlatır mısın? Futbola 4-5 yaşında sokakta oynayarak başladım. 6 yaşında Fransa’da yaşadığımız köyün takımına yazıldım. Hayalimde futbolcu olmak yoktu o dönemde. Zevk için oynuyordum. Daha sonra Sochaux’nun altyapısında oynamaya başladım, A Takıma da yükseldim. Türkiye’de ilk olarak Elazığspor’da forma giydim. Transferin son gününde gerçekleşmişti bu transfer. Elazığspor’a transfer olmadan önce Bulgaristan’dan Türkiye sınırına uzanan heyecanlı bir maceranız olmuş sanırım. Biraz ondan bahseder misin? Elazığ’a gelmeden önce bir Bulgar kulübüyle görüşmem oldu. Bulgaristan’a gitmiştik ancak tam o esnada Elazığspor’dan aradılar. 10 dakika süre istedik düşünmek için ve memleketim olduğu için Türkiye’yi seçtik. Kaçış sürecimiz biraz enterasan oldu. Menajerimden gizli Bulgaristan’dan Türkiye’ye kaçtık. Sınırı yürüyerek geçtik. Edirne’den İstanbul’a gittik ancak İstanbul’a vardığımızda pasaportumu takside unuttuğumun farkına vardık. Edirne’ye dönüp taksiyi bulmaya çalıştık. Bu arada uçağı kaçırdık. Çok büyük bir macera oldu. Sonunda pasaportu bulup İzmir’e gittim ve aynı gün akşamında bu uzun maratonun sonunda Elazığ’a imza attım. Fransa futbolunun tozunu yutmuş bir isimsin. Oradaki futbolu ve Türkiye’yi karşılaştırınca neler söyleyebilirsin? Farklılıklar neler sence? Fransa’daki futbol daha taktiksel ve fizik güce dayalı. Burada ise daha kalpten oynanan ve hırslı bir oyun var. Fransa’da kamp diye bir kavram yok maçtan önce mesela. Gençlerbirliği’ne gelmeden önce uzun süre düzenli forma giyemedin ama buraya geldiğinde de hazır gözüktün ve formayı aldın. Bu süreçte kendini nasıl hazır tuttun? Trabzonspor’da kadro dışı kalmıştım birkaç arkadaşımla. Genellikle kadro dışı kalan oyuncular kendini bırakı ve moral olarak çökerler. Ama ben öyle düşünmedim ve daha çok çalıştım daha çok motive oldum. Çok zor dönemlerden geçtim ve çalışmanın meyvelerini almaya başladığımı düşünüyorum. Şu anda Avrupa’da takımını sırtlayan futbolcular arasında üçüncü sıradasın. Bu sezonki yükselişini nasıl açıklamak istersin? Böyle bir çıkış ve performans bekliyor muydun kendinden? Benim için bu sezonun iyi geçeceğinin sinyalleri geçen sezondan belliydi. Bana inanmayan isimler vardı. Bu denli büyük bir çıkış beklemiyordum kendimden. Daha çok asist yapmaya yönelik bir oyuncuyum. Ama bu sene gol sayısında bir hayli öne çıktım. Bu kadar gol atmayı ben de beklemiyordum. Zaten Selçuk ağabeyle de iddiaya girmiştik, 10 gol atarsam bana saat hediye edeceğini söylemişti. Ben bu kadar gol atacağıma inanmıyordum ama iddiayı 21.haftada kazandığım için çok mutluyum. İrfan Can’ın ayrılmasının ardından takımın hücumdaki tüm yükü senin omuzlarına bindi neredeyse. Bu sende bir baskı yarattı mı? Herhangi bir baskı hissetmedim. Takımda çok kaliteli arkadaşlarımız var. Aydın, Rantie, Vedat var, yeni gelen transferlerimiz de çok kaliteli isimler. Onlar da önemli işlere imza atıyorlar. Takımın bütün yükü benim omuzlarımda değil. Takım olarak iyi olduğumuz için ben bu denli iyi bir performans yakaladım. İrfan Can benim kardeşim gibidir. Onun eksikliğini hissediyoruz tabii ki. Belki onunla birlikte daha çok gol atabilirdim. Saha içinde kendini oynarken en rahat hissettiğin bölge sağ kanat mı sol kanat mı? Dönem dönem forvet de oynadım. Hocalarımın görev verdiği yerlerde elimden geleni yapmayı çalışıyorum. İbrahim Üzülmez hoca döneminde sol kanat oynamıştım ama Ümit Özat Hoca geldiğinden itibaren sağ kanatta oynadım. Benim için fark etmiyor çok fazla. Kariyerinde ilk attığın golü hatırlıyor musun? Elazığspor formasıyla İstanbul BB(Başakşehir)’ye attığım gol. 90+1’te atmıştım. Unutamadığın golün? Gol değil, goller diyebilirim. Bu sezonun ilk yarısında Bursaspor’u yendiğimiz karşılaşmada, kariyerimde ilk defa iki gol birden atmıştım. Bu maçta attığım iki golün ben de yeri ayrı. Unutamadığın maç? Elazığspor forması giyerken Kadıköy’de oynadığımız Fenerbahçe maçı. 2-0 öndeyken uzatma dakikalarında yediğimiz golle maç 2-2’ye gelmişti. Bizim için yıkıcı bir sonuç olmuştu. Kendini birkaç sıfatla tanımlasan, bunlar neler olur? Hırslı, kaybetmeyi sevmeyen, sakin, espritüel ve çalışkan. Ankara senin için ne ifade ediyor? Ankara benim için çok şey ifade ediyor. Serdar Gürler burada yeniden doğdu. Eşimin hamileliğini burada öğrendik. Doğumu da inşallah burada olacak. İlk evimi de Ankara’dan aldım. Ankara benim için her anlamda çok şey ifade ediyor. En sevdiğin yemek? Kuru fasulye, pilav. Kendinde beğendiğin ya da eksik gördüğün kısımlar neler? Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi hariç her futbolcunun bir eksiği vardır büyük ihtimalle. Sol ayağımı biraz daha geliştirmem gerek diye düşünüyorum. Zaman zaman pozisyon kaybediyorum. Maçların son bölümünde yorgunluk nedeniyle oyundan düşebiliyorum, özellikle 80.dakikalar sonrası. Ama antrenmanlarla bunları gidermeye çalışıyorum. İdol aldığın, beğendiğin futbolcular? Çok beğendiğim bir futbolcu vardı ama futbolu bıraktı. Çocukluğumdan beri onun hayranıydım. Thierry Henry’ydi. Bunların dışında Fenerbahçe’deki Jermain Lens’i beğeniyorum. Benim stilime benzer bir oyuncu. Hızlı ve güçlü bir oyuncu. Tabii ki gururumuz Arda Turan ağabey var. Onu gördükçe hedeflerinizi yükseltmek istiyorsunuz. Türkiye’den ayrılırsan hangi ligde oynamak istersin? Kariyerinde gelecek planlarını sorsak? Türkiye’den ayrılmaya pek niyetim yok ama gidersem İspanya La Liga’ya giderim diye düşünüyorum. Oradaki futbolu kendi stilime uygun buluyorum. Ülke olarak da çok güzel bir yer ve sıcak. Beni soğuğu hiç sevmediğim için. İlhan Cavcav gibi duayen bir futbol adamını ve Gençlerbirliği’nin Baba’sını kaybettik. Teknik direktörünüz Ümit Özat her fırsatta onu çok aradıklarını ifade ediyor. Bir futbolcu olarak senin gözünden dinlesek bir de yaşadığınız durumu ve duyguları. Takım nasıl etkilendi? Öncelikle bir kez daha başımız sağ olsun. Çok büyük bir ismi kaybettik. Sadece biz değil bütün Türkiye. Durumunun ağır olduğunu biliyorduk ama yine de çok üzüldük. O haberi alır almaz maça çıkamazdık çünkü inanılmaz üzüldük. Vefat haberini alır almaz hocamızın odasında toplandık hepimiz. Herkes televizyona ve haberlere bakıyordu ve kimse bir şey konuşamıyordu. Gençlerbirliği olarak sezonun devamı için neler söylemek istersin? Her maçı tek tek düşünüyoruz. Konya’yı mağlup ettik artık sıradaki maçları kazanarak seriye bağlamak istiyoruz galibiyetlerimizi. İlk 5 sıraya oynamak istiyoruz. Ancak daha çok çalışmamız gerek. Önümüzdeki fikstürde zor maçlarımız var. Galatasaray ve Beşiktaş’la deplasmanda oynayacağız. Maçları geçtikçe hedeflerimizi de ona göre belirleyeceğiz. Yakın dönemde, eğer A Milli Takıma seçilirsem annem kurban kesecek diye bir açıklaman var. Sence son dönemde de iyice artan performansınla, önümüzdeki Moldova maçı için davet geleceğini düşünüyor musun? Tabii ki o formayı kim giymek istemez ki. Benim de hedefim bu. Bu durum Fatih Terim Hocamıza kalmış bir durum. Onun takdiridir. Ama bunu çok da düşünmemeye çalışıyorum. Sakatlık olabilir, çağrılmayabilirim. Sonunda üzülmek istemiyorum. Son olarak taraftara bir mesajın var mı? Onlara çok teşekkür ediyorum. Beni kendilerinden biri gibi gördüler. Kendimi onlara daha yakın hissediyorum. Onlara layık olmak için sahada elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Editör: TE Bilisim